‘Bize ne‘ diyenleri duyar gibi oluyorum ama Washington‘un derdi bizi hayli gerdi. Dünyanın II. Dünya Savaşı sonundan beri topu topu 70 küsur yıllık macerasında nerdeyse Tanrı‘nın zâtî ve subûtî sıfatları yakıştırılan ABD’nin gidişatı hiç de iyi görünmüyor dostlar.
Obama ile başlayan dış politik gevşeme Trump döneminde de artarak sürmekte. 9 yıldır Amerika hem içerde hem dışarda güç kaybetmekte. İç meselelerde daha başarılı olmasına rağmen Obama; 2011 yılındaki Libya ve Suriye meselelerinde Bush‘ların Irak‘ta yaptığının tam tersine askerî koçbaşılık yapamadı, yapmadı.
2014‘te Rusya resmen Kırım‘a çöktü ve eski emperyal yöntemle Ukrayna‘dan toprak fethetti. Rusya’ya ceza kesmek adına eskiden olsa yeni bir Kırım Savaşı Koalisyonu‘na girişirdi; sadece ekonomik yaptırımlarla yetinerek petrol fiyatları üzerinden Rus GSYİH‘nı aşağı çekmeye çalıştı. Başardı da.
Fakat dünya ekonomik büyüklük listelerinde birkaç sıra geriye düşen Rusya, askerî operasyonların getirdiği moral motivasyon ve itibar patlaması ile Donetsk – Luhansk şehirlerinde paramilitarize ettiği Rus Ayrılıkçılar üzerinden resmen Ukrayna‘nın Doğu‘sunu Ukrayna’dan koparma aşamasına hız verdi; bu minvalde epey de yol aldı. ABD’nin ve AB’nin bu konuda ortak tavrı yine yaptırımlara sarılmak oldu.
Yaptırımlar bir şey yapmıyor; Rusların yiyeceği ekmeğin ebadı küçülse de Putin önderliğinde Çarlık zamanından bile daha iyi performans sergiliyorlar kolonyalizm yani yayılmacılık hususunda. Üstüne üstlük “Sıcak Denizlere İnmek” başlıklı geleneksel politikalarında ilk kez Akdeniz‘e yerleşmiş durumdalar.
Amerika‘nın hakkını verelim; IŞİD’le birlikte hem Irak hem de Suriye üzerinden Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmayı başardılar. Fakat tarihî süreç yeni dengelerle yeni güçleri ortaya çıkardı. Rusya’nın 2015‘ten beri hem Lazkiye hem Tartus‘da askerî üsleri vızı vızır.. Türkiye gibi gedikli Amerikan yancısı bir devlet bile Suriye İç Savaşı‘nı bitirmek için Astana Protokolleriyle 2 yıldır Rusya’yla birlikte hareket ediyor. 7 aylık Fırat Kalkanı Harekâtı‘mız da, şimdilerdeki İdlip Operasyonu‘muz da Amerikasızlığın ortak çalışma enstantaneleri..
ABD’nin bölgede açıktan sadece Peşmerge ve PYD / PKK’yı stratejik ortak görme pragmatizmi İran‘ı adeta bölgesel güç haline getirdi. Irak’ta Haşdi Şâbi üzerinden, Suriye’de Hizbullah üzerinden oldukça etkin olan İran; Yemen İç Savaşı‘nda bile Suudî Arabistan‘ı dengelemiş durumda. Katar ve Suriye‘de askerî üs kurmaları da cabası.. Ve üstelik Rusya örneğindeki gibi ekonomik yaptırımlara rağmen.
Tüm bunları Amerika Başkanları seyrediyor. Dahası Donald Trump‘un seçilmesi sona gidişi hızlandırmış gibi görünüyor. Ortadoğu‘daki inisiyatifi geri alamadıkları gibi Kuzey Kore gibi kukla bir devleti bile şu ana kadar halledemediler. Oysa Kovboy eski Kovboy olsa büyük bir askerî şovla ve acımasız bombardımanlarla bir itibar patlaması yaratırdı, biz istemesek de. Şimdiyse ABD Dışişleri Bakanı “İlk bomba düşene kadar diplomasi sürecek” demekte.
Amerika önce İrma ve Harvey Kasırgalarıyla boğuştu ve onlarca insanla 300 milyar dolar kaybetti. İşsizlik ve fiyatlar arttı; büyüme hızı aşağı çekildi. Sonrasındaki Yangın Felâketi‘nin etkileriyse daha büyük olacak. Halen söndürülemeyen yangında 40 ölünün yanında yüzlerce de kayıp insan var. Süper Güç artık bir yangını onca teknolojisine rağmen bir haftadır kontrol altına alamıyor. Dünya ülkeleri de yavaş yavaş kontrollerinden çıkıyor; Körfez Arap Krallıkları hariç.
Trump‘la birlikte dibi görme ihtimalleri Trump sonrası için yeni bir yükselişin psikolojik eşiği olarak kurgulanabilir. Türkiye dâhil halen dünyanın dört bir tarafındaki üst düzey beyinleri transfer edip Yapay Zekâ üzerinden Endüstri 4.0 gibi bir Devrim planlayan bir ülke asla küçümsenmemeli. Ancak şu anki zâhiri görüntü de bu!
Ne demiş şair: “Tarihin eşşek şakasıdır Amerika!“