Ramazan’ın en önemli fazileti, nefsi ıslah etmek.
Komşusu aç iken, tok yatanların, aç olan komşusunun hal-i pür mealini anlamasına katkıda bulunmak.
İnananlar arasındaki dayanışma, yardımlaşma duygusunu pekiştirmek.
O yüzden fitrenin, zekâtın verilmesi noktasında, Ramazan Ayı tercih edilir genellikle.
Geleneklerimizde, kardeşlerin, akrabaların, dostların, birbirlerini iftar sofralarında ağırlaması, bu vesile ile dayanışmanın ve birlikteliğin pekişmesine katkı sağlamak gibi güzel adetlerimiz de var.
Bunların hepsi de, sizlerin de benim de, bildiğimiz, imkânlarımız ölçüsünde de yerine getirmeye çalıştığımız İslam‘ın güzellikleri.
Ama Müslüman olmayan kalabalıklara İftar Daveti verilmesini bir türlü anlayabilmiş değilim ben.
Adamın dini kendine.
Ona ne benim Ramazanımdan.
Ben inancımı yerine getirmek için, tüm gün oruç tutup iftarımı açarken, az evvel buzlu viskisini yudumlamış bir adamın, o iftar sofrasında ne işi var, anlayamıyorum halen.
Müslüman Ülkelerin Misyon Şefleri’nin davet edildiği bir İftar Daveti değil kastım.
Papazın, Hahamın katıldığı iftarı da anlayamıyorum.
Bu minvalde değerlendirdiğimde, Başbakan’ın yabancı Misyon’a verdiği iftarın anlamını da çözebilmiş değilim.
Yalnız Başbakan Erdoğan değil, hafızam beni yanıltmıyorsa, Erdoğan’dan evvelki Başbakanların da sürdürdüğü bir gelenekti bu.
Başbakan’ın verdiği dün geceki iftarın, diğer zamanlarda verilen iftarlardan bir farkı vardı.
Başbakan, yabancı ülke Büyükelçileri’nden, bu referandumda oylanacak olan Anayasa değişikliği için, destek istedi.
Neden böyle bir destek isteme gereği duydu Başbakan, anlayabilen varsa beri gelsin.
Bu Büyükelçiler, referandumda oy kullanacaklar da, ben mi bilmiyorum yoksa!
Bir ülkenin kendi vatandaşları ile karşılıklı yaptığı bir akit olan Anayasa’nın değişikliği konusunda, yabancı Büyükelçiler, nasıl bir destek sunarlar?
Amerikan Büyükelçisi’nin, “Bu Anayasa değişikliği, Türkiye’nin iyiliğinedir” demesi, Türk Vatandaşı’nda nasıl bir etki uyandırır, anlatır mısınız bana!
Bir Amerikan Başkanı, kalkıp Türk Büyükelçisi’nden, Temsilciler Meclisi’ne getirdiği veya referandumda halkın oyuna sunduğu Anayasa değişiklikleri konusunda, destek ister mi?
İsterse, bu yardımı istenen ülkenin, o ülke üzerinde hükümranlığı olduğu kanaatini oluşturmaz mı?
Bizi, Türk vatandaşlarını, Amerika veya diğer ülkelerin Büyükelçileri, bu Anayasa değişikliğine ‘evet’ oyu vermemiz konusunda, nasıl ikna edecekler?
‘Evet’ kampanyası için, Başbakan’ın vekâlet verdiği, bu ülkelerin Büyükelçileri’nin, Türkiye üzerindeki hükümranlığını, res’en Başbakan kabul etse dahi, Türk Halkı‘nın kabul etmeyeceğini, Başbakan bilmiyor mu?