Allahu Teâlâ’nın en önemli vasıflarından birisi de merhametli olmasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde Yüce Allah’ın rahmetinden ve çok merhametli olduğundan bahsedilmektedir. Bir ayette de “merhametlilerin en merhametlisi” olduğu bildirilmektedir.(A’raf, 7/151)Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim,Allah’ın merhamet sıfatını ifade için kullanılan ve O’nun güzel isimlerinden olan Rahmân ve Rahîm isimleri ile başlamaktadır.Bunlardan Rahmân ismi Kur’an’da 57 defa, Rahîm ise, 114 defa geçmektedir.Müslümanlar olarak bizler bu isimlerin geçtiği Fatiha suresini her gün kıldığımız namazlarda en az 40 defa tekrarlamaktayız. Ayrıca her işimizin başında mutlaka okuduğumuz besmele ile Yüce Rabbimizin merhamet sıfatını zikrederiz.
Rahmân ve Rahîm kelimeleri Allah’ın çok merhametli olduğunu ifade eder. Ancak her iki isim arasında bazı farklar bulunmaktadır. Rahmân sıfatı, Rahîm sıfatına göre daha kapsamlı olup, Yüce Allah bu sıfatının gereği olarak yarattığı bütün varlıklara merhametiyle muamele eder, insanlar arasında inanan-inanmayan, itaatkâr-günahkâr ayırımı yapmaz. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “O merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı.”(En’âm, 6/12, 54)
Rahîm ise Allahu Teâlâ’nın mü’min kullarına yönelik özel sıfatıdır. Allahu Teâlâ sadece iman eden, kendisine karşı gelmekten sakınan, salih amel işleyen, iyi ve yararlı davranışlarda bulunanları ahirette rahmetinin tecellisi olarak mükâfatlandırıp cennetine koyacaktır. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bildirdiğine göre, Yüce Allah cennete, “Sen benim rahmetimsin” buyurmuştur. (Buharî, Tevhid, 25)Bu bakımdan Rahmân sıfatı dünyaya, Rahîm sıfatı ise ahirete yöneliktir.Allahu Teâlâ’nın rahmetinin ahiret gününde sadece mü’minlere has olması O’nun ilâhî adaletinin gereğidir.
Yüce Allah, sonsuz merhamet sahibidir. O, bütün kâinata rahmetiyle tecelli eder, yarattığı tüm canlılara merhametiyle muamele eder. Allahu Teâlâ’nın rahmetinin genişliği hadis-i şerifte şöyle haber verilmiştir:Hz.Ömer (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.s.)’e bir grup esir getirilmişti. Bunların içinde bir kadın vardı ki, çocuğunu aramakta idi. Bu kadın (sağa sola) koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor, göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. Allah Resûlü (s.a.s.) bize: “Şu kadının, kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?” dedi. Biz de: “Hayır vallahi! Atmamak elinden geldiği sürece atmaz” dedik. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s): “Muhakkak ki,Yüce Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden fazladır” buyurdu.”(Buhari, Edeb 18; Müslim, Tevbe, 22)
Başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmuştur:“Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır.” (Müslim, Tevbe, 21)
Kur’an-ı Kerim’de; Allah’ın rahmetinin her şeyi kuşattığı ve rahmetinin tamamını ahiret hayatında sadece salih amel işleyen mü’min kullarına tahsis edeceği bildirilmektedir: “Allah şöyle dedi: “Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu, bana karşı gelmekten sakınanlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.”(A’raf, 7/156)
İlâhî rahmetin genişliğinden bu şekilde bahsedildikten sonra ayrıca, “De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir”(Zümer, 39/53) buyrularak, insanın her ne durumda olursa olsun, ne kadar günah işlemiş olursa olsun Allah’ın rahmet kapısına yönelebileceği, O’nun af ve mağfiretini ümit edebileceği müjdesi verilmiştir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın küfür ve şirk dışındaki bütün günahları affedebileceği haber verilmiştir. (Nisâ, 4/48)
Müslüman Allah’ın gazabının da olduğunu, günahkârları cezalandıracağını da bilir. Bundan dolayıdır ki; Müslüman daima korku ile ümit arasında bulunur, o Allah’ın rahmetinden asla ümidini kesmez.Kur’an-ı Kerim’de; kâfirlerden başkasının Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceği belirtilerek, onlar için elem dolu bir azap olduğu bildirilmiştir. (Bkz. Yûsûf,12/87; Ankebût, 29/23)
Sonsuz rahmet sahibi olan Yüce Rabbimiz, itaatkâr olsun, günahkâr olsun tüm kulların; bütün dertli, muzdarip gönüllerin, biçare ve kimsesizlerin yegane sığınağı ve ilticagâhıdır. Dayanıp güvenilecek tek varlık Allah’tır, çünkü Okullarına karşı çok merhametlidir, öyle ki;“O’nun rahmeti gazabını geçmiştir.”(Ahmed b. Hanbel, II, 381)
Yüce Allah’ın rahmeti hakkında Kur’an’da genel anlamda şu ifadelere yer verilmektedir:“Allah, dilediğine rahmetini ihsan eder”(Bakara, 2/105)“Allah, merhametlilerin en merhametlisidir”(Yûsûf, 12/64)“Allah, merhametlilerin en hayırlısıdır.”(Mü’minûn, 23/118)Bu genel ifadelerden başka olarak Allah’ın kimlere hangi özelliklerinden dolayı merhamet edeceği de açıklanmıştır. Şimdi bunlardan kısaca bahsedelim:
Allah kimlere rahmet eder:
Mü’minlere: “Allah mü’minlere çok merhamet edendir.”(Ahzab, 33/43; Ayrıca bkz. Bakara, 2/218)
İtaat edenlere: “Allah’a ve Peygambere itaat edin ki, size merhamet edilsin.”(Âl-i İmrân, 3/132, Ayrıca bkz. Nur, 24/56)
Allah’tan sakınanlara: “Ey iman edenler; Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”(Hadîd, 57/28; Ayrıca bkz.A’râf, 7/156)
Salih kullarına: “İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte bu apaçık başarıdır.”(Câsiye, 45/30)
Allah yolunda cihad edenlere: “…Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(Bakara, 2/218)
Namazını kılanlara ve zekâtını verenlere: “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin,Resüle itaat edin ki size merhamet edilsin.”(Nur, 24/56; Ayrıca bkz.Tevbe, 9/71)
Allah yolunda infak edenlere:“…Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(Tevbe, 9/99)
Kur’an’ı dinleyenlere, Kur’an’a sarılanlara ve ona uyanlara: “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”(A’râf, 7/204)“Allah’a iman edip o (Kur’an)’a sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak…”(Nisâ, 4/175) “Bu(Kur’an)’a uyun ve Allah’tan korkun kisize merhamet edilsin.”(En’am, 6/155)
İyiliği emredip, kötülükten alıkoyanlara:“İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir.”(Tevbe, 9/71)
İyilik edenlere: “Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır.”(A’râf, 7/56)
Kötülüklerden korunanlara: “Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır.”(Mü’min, 40/9)
Sabredenlere: “Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır.”(Bakara, 2/156-157)
Allah’tan korkanlara:“… Allah’tan korkun ki size merhamet edilsin.”(En’âm, 6/155)
Tevbe edenlere: “Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah’tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.”(Neml, 27/46)
Allah’ın kimlere merhamet edeceği konusunda Peygamberimiz (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: , “Allah, ancak merhametli olanlara rahmetini ihsan edecektir.”(Buhârî, Cenâiz, 33), “Rahman, merhamet edenlere merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin (o zaman) göktekiler de size merhamet eder.”(Ebû Dâvûd, Edeb, 66)
Yüce Allah’ın âlemleri kuşatan rahmetinden istifade edebilmek için imanda sebat etmemiz, O’nun rahmetine vesile olacak güzel ameller işlemeye devam etmeliyiz. Ayrıca Peygamber Efendimizin “Merhamet etmeyene merhamet edilmez”(Buhari, Edeb, 18) ikazına kulak vermeli, tüm canlılara karşı merhametli olmalıyız.