Ne acayip ve ne uzun bir Cuma yaşadık! Köprüler kapatıldı; Cumhurbaşkanı’nın tatil yaptığı otel, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı kendi uçak ve helikopterlerimizce bombalandı; insanlarımız acımasızca tarandı. Genel Kurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız esir alındı.
Milletimiz gerçekten çok büyük; hemen ayağa kalkmasını bildi ve tankların üstüne ölümü pahasına yürüme cesaretini gösterdi. Muhalefet Partileri, özellikle CHP ve MHP’nin, ilk andan itibaren bu alçakça girişime karşı koyduğu net tavır da gerçekten takdire şayan. Velhasıl bir anda birlik ve beraberlik içerisinde omuz omuza, gönül gönüle ayağa kalkıverdik. Rabbim bir daha böyle fitnelerle bizleri imtihan etmesin.
Bu tehlikeli badire atlatıldıktan sonra,bu nasıl bir psikolojik ruh halidir; bu nasıl bir dinî bakıştır; bu nasıl bir vicdandır ve bu nasıl bir adanmışlıktır diye saatlerce düşündüm. Kendi devletine ve milletine namlu doğrultmak, yıkmaya çalışmak, ülkede kaos yaratıp iktidarı ele geçirmeye tevessül etmek nasıl bir öfkenin, kinin ya da inanmışlığın sonucudur!
Ben böyle bir inancı tanımıyorum; kendi milletine kurşun sıkacak kadar gaddarlaşan bir kalpte Allah korkusunun ve Peygamber sevgisinin olabileceğine inanmıyorum. Polisle askeri, orduyla milleti birbirine kırdıran böylesi bir hain pusuyu kuranlara, alet olanlara ve uygulayanlara lanet olsun!
Evet,”Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âli İmran/54) tecellisi içre bir olaya şahit olduk Cuma günü. Yaradan’ın adeta oyunları bozan gücünü ve kudretini hissettik. Bu işe kalkışanların eline yüzüne bulaştırması sonucu heveslerin kursaklarda kaldığı bir sahne yaşadık. Ve keşke yaşamasaydık.
Darbeye tevessül edenlerin ilk hedef olarak Genelkurmay kadrosunu seçmiş olması, acaba hedef TSK mıydı düşüncesini de akıllara getirmiyor değil. Nihayetinde en çok yıpranan ve zarar gören Silahlı Kuvvetlerimiz oldu. Millet nezdinde yaklaşık altmış yıldan beri var olan “darbeci algısı” yeniden tazelendi. Önce Ergenekon süreci şimdi de bu vahim hadise, Peygamber Ocağı Silahlı Kuvvetlerimizi fazlasıyla mağdur etti.
Biliyorum, yaşadığımız travma daha taze; ama bazı uyarıları da mutlaka yapmalıyız diye düşünüyorum:
Öncelikle Genelkurmayı etkisiz hale getirilerek kendi içindeki bir gurup tarafından yapılan darbeye taraf olmayan, ilk andan itibaren karşı koyan ve milletine bunu sosyal medya aracılığıyla tüm gücüyle haykıran Türk Silahlı Kuvvetlerimizin hakkı teslim edilmelidir. Eğer üç günden beri bayram havası içerisinde meydanlarda Milli İrade diye haykırıyorsak, siyasi iktidarı alkışladığımız kadar bu noktaya gelmemizde emekleri çok büyük Silahlı Kuvvetlerimizi ve Emniyet Mensuplarımızı da alkışlamalıyız.
Ayrıca bu hain kalkışmanın kandırılmışları olan erlerimiz, halkına kurşun sıkmamak için teslim olmayı tercih eden askerlerimiz mutlaka ayrı tutulmalı; onlara yapılan hunharca muamelenin; kafasını kesmenin, öldüresiye darp etmenin, linç etmenin hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Yine bu hadise de gördük ki, kimi zaman en ağır eleştirilere maruz kalan CHP ve MHP; sendikası ya da siyasi düşüncesi vesilesiyle ötekileştirilen kesim ve darbeci zihniyet olarak itham edilen bazı medya kuruluşları mevzubahis vatan oldu mu yek yürek oluverdi. Milli iradeye sahip çıktı ve demokrasi sınavını ziyadesiyle verdi. Şimdi iktidara düşen herkesi kucaklayıcı bir dil ve tavır ortaya koymaktır. Ayırıcı değil, birleştirici bir yönetim sergilemektir.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve siyasi iktidarın sürekli olarak meydanları boş bırakmayın ikazı, tehlikenin devam ettiği endişesini de akla getirmiyor değil; ama bu işi bir şova dönüştürme gayreti ya da bu işten oy devşirme hesabı ise, gerçekten çok üzücü bir durum demektir.
Ve son olarak şunu söylemek gerekir ki, Türk Milleti gerçekten çok büyük bir millet olduğunu; binlerce yıllık tecrübesine dayanan ferasetini ve basiretini bir kere daha göstermiştir. Rabbim milletimize ve devletimize kardeşi kardeşe kırdıracak böylesi hadiseler bir daha yaşatmasın. Ülkemize bu acıyı yaşatanların, hangi kurum ve kuruluşta olursa olsun, en kısa sürede bulunup adalete teslim edilmesi; hak ettikleri cezaya çarptırılmaları dilek ve temennisiyle…