Allah Korkusu/Takvâ (2)

109

Cehennemden korunma, Cennete kavuşma yolu

Takvâ, Allah’a karşı sevgi ve yakınlığı sağlayan işleri yapmaktır. Takvâ, her şeyi sevilene feda etme noktasıdır. Allah’a karşı derin sevgi, Allah’tan umut ve Allah’tan korku… Bu üçlünün insan ruhunda meydana getirdiği hâl ve yaşayış tarzı takvadır. Bu üç hususu kendisinde toplayabilen kişi övgüye en layık makama ulaşarak “muttaki” (Takva sahibi) olur. Kur’an’da muttakiler şu ifadelerle övülmüştür: Muttakilerin dostu Allah’tır. (Casiye, 45/19) Allah muttakileri sever. (Ali İmran, 3/76-Tevbe, 9/4) Allah muttakilerle beraberdir. (Bakara, 2/194-Tevbe, 9/36) Allah Muttakilere güzel gelecek vaat eder. (Ra’d, 13/35) Âhiret muttakiler içindir. (Zuhruf, 43/35) Muttakiler güvenli bir makamdadır. (Duhan, 44/51) Cennetler ve her türlü nimetler muttakiler içindir. (Nebe’, 78/31-36, Kalem, 68/34)

Peygamberimiz (s.a.s.), insanların en değerlisi kimdir diye sorulduğunda; “En çok takva sahibi olandır” (Müslim, Fedail,168) buyurmuştur. Peygamberimiz (s.a.s.) dualarında Yüce Allah’tan çeşitli nimetleri talep ederken, takvâyı da istemiştir: “Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve kanaat dilerim.” (Müslim, Zikr,72) Bu şekilde dua ederek takvânın bizim için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Muttakilerin özellikleri Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmiştir: 1-Hidayetinin kaynağı Kur’an’dır.            2-Gayba iman ederler. 3-Kur’an’a ve Kur’an’dan önce indirilenlere inanırlar. 4-Ahirete tam bir imanla inanırlar.  7-Namazı kılmaktadırlar. 8-Allah yolunda infak ederler. 9-Allah’ın hidayeti üzeredirler. 10-Bu inanç ve salih amellerle kurtuluşa ererler. (Bakara, 2/1-5)

İşte bu özelliklerle mü’mini üstün bir dereceye ulaştıran takva, insan için en üstün şeref ve değer kaynağıdır. (Hucurat, 49/13) Bunu elde etmek için de sağlam bir imanla birlikte farzları titizlikle yerine getirmek ve büyük günahlardan kaçınmak şarttır. Bundan sonra da “sakıncalı şeylere girme endişesiyle, bir kısım sakıncası olmayan şeyleri de terk etmek” (İbni Mace, Zühd, 24) takvaya ulaşmanın ikinci yoludur.

Tam bir Allah korkusu, bütün emirleri yerine getirmek, şüpheli şeylerden ve küçük günahlardan dahi sakınmakla elde edilir. Bunun için de iyi bir helal ve haram bilgisine ihtiyaç vardır. Bu hikmetten olsa gerektir ki, ayet-i kerimede “Kulları içinde Allah’tan hakkıyla ancak âlimler korkar” (Fatır, 35/28) buyrulmaktadır. Yüce Allah Kur’an’da, sadece muttakilerin amellerini kabul edeceğini ve sadece takvâ sahibi olanların, O’nun hidayetiyle doğru yolu bulacaklarını bildirmiştir: “Allah, ancak muttakilerden (korkup sakınanlardan) kabul eder.” (Mâide, 5/27)

İlahî emirler, takvâyı gerçekleştirmek ve insanın kalbine hiç çıkmayacak şekilde yerleştirmek için farz kılınmıştır: “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı. Umulur ki, takvâ sahibi olursunuz.” (Bakara, 2/183) Takvâ, büyük ve şerefli bir makamdır. Allah, kendisine yakınlığın ölçüsü olarak takvâyı göstermektedir: “Gerçekten, sizin en üstün olanınız, Allah katında, en çok takvâ sahibi olanınızdır.” (Hucurât, 49/13)

Allah, kendisine veli-dost olarak takvâ sahiplerini seçmiştir: “O’nun asıl velileri (dostları) sadece muttakilerdir. Fakat onların çoğu bunu bilmez.” (Enfâl, 8/34)  “Haberiniz olsun, Allah’ın evliyası (velileri-dostları), onlar için korku yoktur; onlar mahzun da olacak değillerdir. Onlar iman edenler ve ittika edenler (Allah’tan korkup sakınanlar)dır. (Yunus, 10/63-64)

İnsanlar, Hz. Âdem ve Havva’dan çoğalmaları itibariyle yaratılışta eşittirler. Bu açıdan soy ve soplarıyla övünmeleri yersiz ve yanlıştır. Çünkü gerçek ve yegâne üstünlük takvâ üstünlüğüdür: “Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi uluslara ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstün olanınız, takvâ bakımından en üstün olanınız (Allah’tan en çok korkup sakınanınız)dır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberi olandır.” (Hucurât, 49/13) Bir hadiste Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Arabın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir.” (Ahmed b. Hanbel, V, 411)

Yüce Allah’ın emirleri ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in tavsiyeleri doğrultusunda takvâyı kuşanan mü’minler;  daha önce çocuğunu diri diri toprağa gömen, hak hukuk tanımayan insanlarken, karıncayı ezmemeye özen gösterecek bir merhamet abidesine dönüştüler ve dünyanın bir benzerine şahit olmadığı huzur ve mutluluk çağını oluşturdular.

(Haftaya devam edecek)