Alisiz Alevilik, Muhammedsiz İslam Derken Şimdi de Türksüz Türkiye

114

Başlığa bakınca aklınıza yumurtasız omlet, etsiz sucuk gibi bazı örnekler gelmiş olabilir. Yumurtasız omlet yapılabildi mi bilemiyorum ama etsiz sucuk yapan sahtekârların olduğu TV haberlerinde yer almıştı. Türkiye’nin son yıllarda bunlardan daha garip ve son derece tehlikeli çalışmalara muhatap olduğu görülüyor.

ALİSİZ ALEVİLİK: Bu konuda ilk örnek İslam Peygamberinin damadı, neslinin devamını sağlayan sevgili kızının eşi, İslam’ın dördüncü halifesi, “ilim beldesinin kapısı” Hazreti Ali’ye muhabbet üzerine inşa edilmiş Aleviliği, bu mübarek zattan koparmak için yapılan çalışmalardır. Aleviler içinde sayıca çok az olmalarına rağmen, sesi çıkma yönünden etkin olan bir zümre Aleviliği bir dünya görüşü, felsefi bir inanç seviyesinde değerlendirip, Hazreti Ali’den tamamen koparmak ve İslam dışı olarak göstermeye çalışmakta.

Oysaki “Anadolu Aleviliği İslam’ın heterodoks yanını oluşturur, yani zaten İslam’ın içindedir. Bu kitleler Müslüman olurken eski inanç ve kültürlerini de koruyarak heterodoks bir halk İslam’ını benimsemişlerdir. Hz. Ali, Oniki İmamlar, Allah Muhammed Ali gibi Anadolu Alevilerinin inanç esaslarının temel kavramlarının tümü İslam’la ilintili kavramlardır. Kaldı ki Anadolu Alevileri de kendilerini İslam’ın içinde görmektedirler. Tüm bu gerçekleri görmezden gelerek Alevilik İslam’ın dışındadır iddiasında bulunmak bilimle bağdaşmayan ciddiyetsiz bir iddiadır.

“Bir iddiaya göre Alevilerin bir bölümü kendilerini İslam dışı sayıyorlarmış. Alevileri İslam dışı sayan iki zihniyet vardır: Bunlar aşırı İslamcılar ve bazı ateist/sol eğilimlilerdir. Aşırı İslamcılara göre Alevilik ‘sapık bir inanç’tır. Bunlar “mumsöndü” yaparlar. Alevi kökenli olan ve olmayan ateist/sol zihniyete göre ise Alevilik İslam’ın içinde olamaz. Onlar İslam denince Sünni İslam’ı anlarlar, İslam’a karşı belirgin bir antipatileri olduğu söylenebilir. Bu iki düşüncede doğru değildir ve duygusaldır. Alevilerin tamamına yakını kendilerini İslam’ın içinde sayarlar, ama burada kastedilen Sünni İslam inancı değildir. Anadolu Alevilerinin kendilerine has bir İslam anlayışları vardır. İslam denince Sünniliği anlamak, sonuçta Alevileri de İslam dışı saymaya götürür ki, ne yazık ki birçok kişi bu yanlışa düşmektedir.” (Yrd. Doç. Dr. Ali Yaman-Alisiz Alevilik Olur mu?)

Kur’ansız ve HZ. Muhammedsiz İslam: Diğer bir çalışma Kur’ansız ve Hazreti Muhammedsiz bir İslam yaratma üzerine. Dinlerarası diyalog projesi ile başlatılan çalışmalarla birlikte, öncelikle “La ilahe illalah yani ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ kavramı üzerinde anlaşmamız kâfidir. Muhammed ün Resullullah (Hazreti Muhammed Allah’ın ‘kitap gönderdiği’ Peygamberidir) demesek te olur” sözlerini duymaya başladık. Ve İslam geleneğinde kullanılmayan bir terim ortaya çıktı: İbrahimî Dinler. 

İbrahimî Dinler kavramıyla, tamamı tek tanrılı ve İbrahim’in soyundan gelen peygamberlere nispet edilen dinler kastediliyor: İshak’ın Soyundan Musevilik, İsevilik (Hıristiyanlık), İsmail’in soyundan İslam Dini.”

Bu konuda şimdilik Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK‘ın (Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı) yaptığı bir sunuştan alıntılarla yetineceğim.

“İslam’ı diğer Dinlerden üstün kılan temel özellikler:

  • § İslam dini en son ve en gelişmiş dindir,
  • § Kuran-ı Kerim en son gelen kitaptır,
  • § Hz. Muhammed son peygamberdir.”

“Bu üç önemli husus, İslam’ı diğer dinlerden farklı ve üstün kılar. Diğer dinlerin özellikle Hıristiyanlık ve Musevililiğin saldırdığı, yıkmak istediği bu özelliklerdir.”

  • “Bunun için seçilen yol:
  • § Halen yaşamakta olan bir din adamı seçilir,
  • § Seçilen kişinin İslam’ı temsil özelliğinin olup olmaması önemli değildir.
  • § Bu kişinin İslam dininin bilgileri ile mücehhez olması da önemli değildir.
  • § Yeter ki istenilen şekilde yönlendirilebilecek olsun.”

“Bu şekilde varılmak istenen hedef: “Islam without Quran and Mohammed” (=Kuran-ı Kerim’siz ve Hz. Muhammedsiz İslam)dır.” 

“İslam’ın kuvvetli olduğu ülkelerde bu hedefe ulaşmak için şu safhalardan geçilir:

  • § Sünnet namazlarını kılmama, Hadisleri dikkate almama,
  • § İbrahimi dinler kavramını ön plana çıkartma,
  • § Kuran-ı Kerim yerine risale veya başka kitap okuma,
  • § Peygamberimizden fazla hoca efendi, şıh veya üstadın hayatından bahsetme,
  • § Kuran-ı Kerim mealini yazarken İncil’den dip not koyma,
  • § Hz. Ali ve Alevilikle ilgili saptırmalar, ameller,
  • § İbrahim-i dinler denerek mevcut İncil ve Tevrat’ı bütünüyle doğru kabul etme ve Kuran-ı Kerim’le bir tutma,
  • § Dinler arası yakınlaşma, diyalog ve etkileşimi öne çıkarma.”

“Yapılması gereken: Kuran-ı Kerim’siz ve Hazreti Muhammedsiz İslam değil, İslam’ın bizatihi kendisi yaşanmalıdır. Kısacası Onların dini onların olsun, bize bizim dinimiz yeter.”

İbrahimi dinler kavramı çerçevesinde diyalog taraftarı olanların bir kısmının “Allah’ın sıfatlarında yanılan günümüz Hıristiyanlık ve Yahudiliğinin aslına rücu etmesine vesile olmak” gibi bir iyiniyet içinde olduğundan şüphe yoktur. Ancak Vatikan kaynaklı bu projenin Hıristiyan ve Musevi tarafının da aynı iyiniyet içinde olduğundan kuşku duymamak, sadece safdillik olarak değerlendirilebilir.

Türksüz Türkiye: Ve nihayet sıra geldi, “Türksüz Türkiye” yaratma gayretlerine. Bir kısım siyasetçi, aydın ve yazarlar tarihin en büyük medeniyetlerinden birini kurmuş olan Türk Milletinden olmayı pek içlerine sindiremiyorlar. Türk milletinden bahsederken Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Ermeni, Roman gibi etnisiteyi ön plana çıkaran kavramları kullanmakta, ortak kimliğimizi ifade eden Türk kavramını da bu etnisitelerle eşit bir etnik kavram olarak sıralamaktalar.

Bu zümre Türk kelimesinden pek hoşlanmamakta, sürekli Türk devletinin tarihte yaptığını ileri sürdükleri hatalar karşısında kendi parçası olan etnisitelerden özür dilemesi gerektiğinden bahsetmekteler. “Tarihimizle yüzleşmek” adına yürütülen kampanyalarla Türklerin bırakın kimliği ile gurur duymasını, utançtan başını kaldıramaz hale gelmesi için inanılmaz bir gayret sarf ediyorlar.

Bahsettiğimiz ortak gayreti yürüten iki ayrı grubun, milletimize yabancılaşmış neo-liberal/sosyalist İkinci Cumhuriyetçilerle, İslamcıların müşterekliği düşündürücüdür. Ne mutlu Türk’üm diyene vecizesini her yerden kaldırmak, Türk adını anmamak, hatta Türk kahvesi yerine Osmanlı kahvesi, Türk Silahlı Kuvvetleri yerine ordumuz, Türk Milleti yerine ‘bu millet‘ diyecek kadar Türk kelimesini ifade etmekten kaçınmalarındaki titizlik dikkat çekicidir.

Her türlü azınlık ırkçılığını destekleyen bu gayrı-Türk unsurların sayısı çok değil ama bunların izinden giden gafillerin sayısı şaşılacak kadar çok.

Önceki İçerik“İnsaf ve Vicdan”
Sonraki İçerikDünya Savaşını Kazanmak
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.