Anayasa Mahkemesinin kararı ile AKP kapatılmaktan, Türkiye muhtemel bir siyasi kaostan kurtuldu. Mahkemenin 6 üyesinin “kapatılsın” 5 üyesinin ise “kapatılmasın” şeklinde oy vermesine rağmen, kapatma için gerekli nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin kapatılsın oyu çıkmadığı için parti kapatılmadı.
Yakın tarihimizde böyle kritik sayıyla geçen oylamalar hatırlanacaktır. ABD ordusunun Irak’a, Türkiye üzerinden girmesini sağlayacak 1 Mart 2003 tezkeresi de, (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümet’e yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi) TBMM’de çoğunluk tezkerenin geçmesinden yana oy kullandığı halde, yasal sayı bulunamadığından kabul edilmemişti. Bu karar da benzer bir yapıdadır.
Nasıl ki, “tezkerenin” nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için reddedilmiş olmasının sonuçlarına oy miktarlarının etkisi olmamışsa, AKP’nin kapatılmamış olmasının sonuçlarına da Mahkemenin 6 ya 5 oy veya 11 e sıfır oy ile karar almasının pek bir önemi olmayacaktır.
Yine hatırlanacaktır, 06 Eylül 1987 de siyasi yasakların kalkması için yapılan referandumda kıl payı çoğunluk sağlanabilmişti. Hatta 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in anlattığına göre, dönemin Başbakanı Turgut Özal, havaalanlarında ve gümrüklerde kullanılan ‘hayır’ oyları”nın referandum sonuçlarına katılmamasını sağlamış. Özal, “Eğer o oyları da katsaydık, evet’ler ile hayır’lar arasındaki binde 16’ya denk gelen 75 bin 66 oy farkının kapanacağını ve siyasi yasakların kaldırılamayacağı bilgisini vermiş. Eğer Özal, o ‘hayır’ oylarını da referandum sonuçlarına ekletseydi 1987’den sonra iktidara gelen Demirel, Erbakan, Baykal, Ecevit, Türkeş ile yüzlerce ünlü isim siyaset yapamayacaktı. Ecevit Başbakan, Demirel Cumhurbaşkanı olamayacaktı. Türkiye’nin siyasi ve belki de ekonomik tarihi başka bir şekilde tecelli edecekti.
Önceden belirli olan kurallar çerçevesinde yargılama sonuçlandığına göre herkesin saygı göstermesi veya en azından sonuca katlanması gerekir.
***********************************
Bir ay öncesine kadar ağırlıklı olarak beklenti 7 ye 4 kapatılsın kararı çıkması yönünde idi. Bu beklenti Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiliş dönemi, bilinen dünya görüşleri ve önceki kararlardaki oylarının rengine göre yapılan tahmine dayanıyordu.
Son haftalarda ABD’de bazı önemli görevlerde bulunmuş kişiler ve daha sonra bazı yabancı finans kuruluşlarının kapatılmama kararının ağır bastığına dair açıklamaları dikkat çekti.
“Borsada bir süredir Ak Parti’nin kapatılmayacağına oynayan ve içeriye yüklü para sokan borsacılar tahmininde haklı çıktı. Yabancı kurum raporlarının da işaret ettiği gibi Ak Parti siyasi hayatına devam ederken, son bir ayda gerçekleşen yüzde 20’lik yükselişin beklentisi gerçekleşmiş oldu.”
Mahkeme üyelerinden 10 kişinin ne yönde oy kullanacağına dair tahminler genelde tuttu. Nihai kararı belirleyici olan bir üyenin oyunun rengini önceden kestirip, ekonomik ve siyasi yatırım yapanların bu becerisini nasıl değerlendirmek gerekiyor?
**********************************
“Ergenekon Davası”nın “Kapatma Davası”na karşı bir rövanş olduğu söylendi, yazıldı, çizildi. AKP kapatılmadığına göre “istikrar” adına, “demokrasi” adına, “Türkiye’nin itibarı” adına “olumlu” bir sonuca ulaşıldığına göre, “rövanş” konusu ortadan kalkacak mı?
Yoksa taraflar kozlarını yeni bir maçta ortaya koymak üzere muhafaza etmeyi mi tercih edecek?
Yani bir yanda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” konusunda AKP’nin söz ve eylemlerini dosyalamaya devam edecek ve zamanı geldiğinde yeniden ortaya çıkaracak; diğer yanda “Ergenekon” davası içine, AKP karşıtı fikir ve eylemlerin odağı olan veya olabilecek kişiler dâhil edilerek “sindirme” operasyonu sürdürülecek mi?
Tarafların kılıçları kınına sokma konusunda istekli olduğunu gösteren işaret pek yok. Oysa bu davanın sonuçlanması güçlü bir muhalefeti de olan, demokrasinin kurallarının yerleştiği bir ülke olmak için, milli iradeyi temsil eden ve toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bir iktidara kavuşmak için vesile olabilir.
Milletin bu arzusunu çok görmeyin. Yaklaşmak için lütfen herkes bir adım atsın.