AKP, CHP, MHP ve PKK’nın Gündemleri

60

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hükümetin gündemindeki en önemli iki mesele şunlar:

1- “Çözüm süreci” denilen PKK ile yapılmakta olan müzakerelerin neticelendirilmesi;

2- “Paralel yapı” dedikleri F. Gülen Cemaatinin devlet içindeki ve dışındaki örgütlenmesinin çökertilmesi…

Hükümet sadece Emniyet ve Yargıdaki mensuplarını tasfiye ederek değil, dershaneler, Bank Asya ve yurtdışındaki okulların kapatılması dâhil her alanda Cemaat saflarına saldırmakta. PKK’nın, meydan okumalarına karşı ise suskun.

Erdoğan, ABD Başkanı ile görüşmesinde de en çok bu iki konuyu konuşmayı tercih etti.

***

Ana muhalefet partisi CHP, bir olağanüstü kurultay daha yaparak iç tartışmalarını bitirmeye çalıştı. Muharrem İnce kurultayda beklenenin üstünde bir performans gösterdi. 2015 seçimlerinin “köprüden önce son çıkış” olduğunu vurgularken çok etkili oldu. “2015 seçimlerinden AKP, 367’nin üstünde milletvekili kazanarak çıkarsa, Türkiye’nin rejimi değişecek, Erdoğan Devlet Başkanı olacak, CHP’nin başkanının kim olduğunun hiç önemi kalmayacak” derken inandırıcıydı. Çünkü CHP delegeleri bu sözün doğruluğunun farkında idi.

Muharrem İnce CHP’lilerin kalplerine dokunmayı başardı. Ama başkanlığı kazanamadı.

Çünkü Siyasi Partiler Kanunumuz parti içi demokrasiye katiyen izin vermez. “Genel Başkanlar delegeleri, delegeler de genel başkanları seçer.” Bu sebeple Genel Başkan devirmek imkânsızı başarmak demektir. Bu da mümkün olamadı.

Kemal Kılıçdaroğlu çalışkan bir Genel Başkan. Ama bir seçim başarısı yakalayamadı. CHP sadece sahillerde var ve Türkiye genelinde yüzde 25 civarında çakıldı kaldı.

PKK’nın avukatı Sezgin Tanrıkulu’na 400 oy veren bu delege yapısıyla ve ulusalcıları partiden temizleyen yönetim anlayışıyla başarı mümkün müdür? CHP’nin, bölücü Kürtlerden oy alacağım derken, sahillerdeki milliyetçi/ ulusalcı oyları da kaybetmesi riski az değildir.

***

MHP’de bir başkanlık tartışması şimdilik yok. Ancak alınan seçim sonuçlarından ve MHP’nin etkisiz kalmasından yaygın bir memnuniyetsizlik olduğu görülüyor.

CHP kongresinden önce bazı MHP’lilerden duyduğum “ümidim Muharrem İnce’de” sözü beni çok düşündürttü. Oysaki son mahalli seçimlerde AKP 2 milyon 242 bin oy kaybederken, MHP 2 milyon 334 bin oy artışı sağlamıştı.

Demek ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeterince çalışmamanın bedeli ağır olmuş.

Bakalım MHP kendi partisinden ümidini kesmiş mensuplarını nasıl yeniden motive edebilecek?

***

Bu arada en rahat ve en mutlu kesim HDP/BDP/PKK kanadı. Hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarını artırdılar. Hem de hükümet programında Ankara-İmralı-Kandil üçgeninde varılan mutabakatların yansımasını gördüler. Fiilen Güneydoğu bölgemizde PKK hâkimiyetinin sağlanmış olması, Devlet güçlerinin kışla ve karakollara çekilmiş olmasının verdiği bir özgüven köpürmesi içindeler.

Bu konuda gidişat hepimizin içini yakacak, milli maşeri vicdanda öfke patlamalarına yol açacak gelişmelerin olacağını göstermekte.

IŞİD ile mücadeleyi bahane ederek PKK’yı silahlandırma çalışmaları da bu kanadı çok mutlu etti. Hatta HDP’nin eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “IŞİD’e karşı mücadele edecek PKK ordusuna Türkiye silah versin” dedi.

PKK’nın silah bırakacağı vaadiyle başlayan “çözüm süreci” sonucu, PKK’nın meşrulaştırılması ve devletleşmesi konusunda ne kadar mesafe aldığı iyice ortaya çıktı.

***

Gelişmelerin nereye gitmekte olduğunu en iyi bilmesi gerekenlerden biri olan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel sorumluluğu üzerinden atma gayretinde. “Hükümetin bir yol haritası var, o yürüyor. Biz çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz. Basından okuyoruz. O çalışmaların içinde biz yokuz” diyor.

Özel’in ifadeleri aynı zamanda devlet organları arasında bir kopukluk ve acizliğin izlerini taşıyor:

“TSK elinde belge ve bilgiyle çalışır. MİT ve Emniyet’ten belge istedik ama bize şu ana kadar bilgi ve belge gelmiş değil…

Hele hele Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç‘ın “Çözüm sürecinden tek başıma sorumlu değilim. Bunun tek sorumlusu başbakanımızdır” açıklaması ile

Genelkurmay Başkanının sözlerine cevap olarak “Genelkurmay Başkanımızın Çözüm Süreci konusunda hepimizden daha çok bilgiye sahip olduklarını biliyorum” açıklaması da oldukça “manidar“.

*****

OLMASI GEREKEN GÜNDEM

Bugün Dünya nüfusu 7,2 milyarı geçti ve milli gelirler toplamı ise 75 trilyon dolar civarında. Dünyadaki (195′ i bağımsız) 243 devlet arasında bazı konularda Türkiye’nin sıralaması şöyle:

Türkiye’nin alanı dünya yüzölçümünün yüzde 0,37’si, 77 milyonluk nüfusumuz ise dünya nüfusunun yüzde 1,07’si mertebesinde.

Türkiye iklimi, tarihi birikimi, bulunduğu coğrafya itibarıyla şanslı ülkelerden sayılır.

Bu durumda Türkiye’nin gelişmişlik göstergesi olan bütün alanlarda yüzde 10, hadi diyelim en azından yüzde 20’lik dilim içerisinde olması gerekirdi.

Oysaki Türkiye’de mesela ortalama ömür 61 olup, dünya sıralamasında 94. Sıradayız.

Enerji üretiminde 19. Sırada, kişi başına yıllık enerji tüketiminde ise 68. sıradayız. Fert başına millî gelirde (11.000 $) 64. sıra, Gelir dağılımı göstergesi olan Gini katsayısı bakımından 56. sıra, Dış borcun milli gelire oranı bakımından da 96. Sıradayız.

Okuryazarlık oranında dünya sıralamasında yerimiz 84.lük. Bilimsel yayında 49. Ar-Ge çalışmalarında 58. sıradayız.

Açık/temiz Yönetimde 64. / Kadın-Erkek eşitliğinde 129. / Demokrasi, 88. / İnsani Gelişmişlik açısından da 90. sırada olan bir ülkeyiz.

Dünya genel sıralamasında 1. sınıf gelişmiş 20 Ülke ve onların ardından gelen 2. sınıf 40 Ülke, yani ilk 60 Ülke arasında değiliz. Maalesef 3. Sınıf bir ülkeyiz.

Türkiye’nin asıl ve değişmemesi gereken gündemi 1. Sınıf ülkeler arasına girmek olmalı.

Ama hem bunları konuşmak prim yapmıyor ve hem de bu parametreleri iyileştirmek için çok çalışmak gerekiyor.

***

Hiç mi iyi durumda olduğumuz konu yok? Var tabii. TSK en güçlü ordu sıralamasında 8. sırada.

Tam sevineceğim, aklıma Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın 2009 da söylediği bir sözü geliyor: “İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz.”

Arınç bu sözleri “Yeraltından silahların çıktığı, genelkurmay başkanlarının, kuvvet komutanlarının konuşmalarının gazetelere döküldüğü, kendisine suikast hazırlığında olan subayların adres içeren kâğıtları yuttuğunun iddia edildiği günlerde” söylemişti.

AKP ve hükümet 17/25 Aralık 2013 soruşturmaları sonrası bu tapelerin, belgelerin hep birer “kumpas” olduğunu fark ediverdi. Ama O komutanlar bu “kumpasa” dayalı olarak tasfiye edilmişti.

Bülent Arınç, şimdiki komutanlarla savaşa gidilip gidilemeyeceği hakkında ne düşünüyor acaba?

 

Önceki İçerikYeni Türkiye’nin ilkleri
Sonraki İçerik6-7 ve 9 Eylülleri destekliyorum!
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.