Türkiye, son haftalarda Can Holding soruşturmasıyla sarsıldı. Soruşturma Ciner Holding’e de sıçradı. Can Holding sahipleri Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da aralarında olduğu 10 kişi için gözaltı kararı verildi. Habertürk ve Show TV başta olmak üzere 121 şirkete ve malvarlıklarına el konularak TMSF’ ye devredildi.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı suç işlemek amacıyla örgütsel faaliyet yürütüldüğü, bünyesindeki şirketlerin dolandırıcılık ve kaçakçılık gelirleriyle finanse edildiği gerekçesiyle operasyonu düzenlemişti.
Can Holding’in patronlarının kara paradan kazandıkları servetin 50-60 milyar dolar civarında olduğu iddia ediliyor. İddia MASAK raporlarına dayandırılıyor.
İktidara yakın Sabah Gazetesinde Dilek Güngör, Can Holding hakkında şu bilgileri verdi: “2002’deki Duman Operasyonu, Can Ailesi’nin erken dönem faaliyetlerini açığa çıkardı. O dönemde 8 trilyon TL değerinde kaçakçılık ağı ve 4 milyon paket sigara ele geçirildi. Zamanhan Can ile oğulları Kemal ve Mehmet Şakir Can, hem Türkiye’de hem uluslararası operasyonlarda sigara kaçakçılığı suçlamalarıyla gözaltına alındı. 2016’da 11 ülkede yürütülen operasyonlarda “küresel baronlar” arasında anıldılar. 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında hapis cezası aldılar, milyonlarca liralık adli para cezası ödediler.”
Ama Can ailesi işlerine devam etmiş ve dudak uçuklatan servet kazanmayı başarmış.
Eğer bu iddia doğruysa bir tek şirketin kara paradan kazandığı para bu boyuttaysa, ülkenin ekonomik yapısında kara paranın boyutu tasavvurlarımızın ötesinde demektir.
****
Peki, 50 milyar dolar ne anlama gelir?
Bu miktar, Türkiye’nin yıllık tarımsal destek bütçesinin yaklaşık beş katı.
Yaklaşık 5 milyon emekliye bir yıl boyunca asgari ücret ödenebilir.
Ya da 3 milyon dar gelirli aileye kalıcı konut sağlanabilir.
Yani, birkaç kişinin kasasında dönen kirli servet, toplumun yıllarca sürecek refahını gasp ediyor.
Forbes’un 2025 listesine göre, Türkiye’nin en zengin 10 iş insanının toplam serveti 30,8 milyar dolar.
Yani, Can Holding dosyasında iddia edilen kara para, Türkiye’nin en zengin 10 kişisinin toplam servetinden bile neredeyse iki kat fazla.
Bu, “görünmeyen servet”in görünür ekonomiden nasıl büyük hale geldiğini gösteriyor.
******************************
Kim Bu Devlet Büyükleri?
Böylesine bir kara para trafiğinin devlet tarafından bilinmemesi, servetin kaynağı ve miktarı hakkında bilgi sahibi olmaması hatta bizzat içinde olmaması mümkün değil.
Yine Dilek Güngör’ün yazısından alıntı yapalım: Can Holding patronları “bu gelirleri daha sonra kara para aklama mekanizmalarıyla sisteme soktular. Savcılığın MASAK raporlarına dayandırdığı rakam 88 milyar TL. Bugünkü kurla 2 milyar dolar…”
“Bilgi Üniversitesini, Doğa Kolejlerini aldılar. Bu satın almalar, prestij kazanımı sağlarken aynı zamanda kaçakçılıkla edinilen servetin ‘yasal’ zemine taşınmasını kolaylaştırdı. Aralık 2024’te Turgay Ciner’den Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT medya grubunu aldılar.”
Bu arada gazeteci Timur Soykan, Can Holding patronu Kemal Can’ın savcılıkta verdiği ifadelere ulaştı. O’nun açıklamalarına göre;
Kemal Can şirketlerin satın alınması konusunda DEVLET BÜYÜKLERİNİN” devreye girdiğini, onların tavsiye ve talimatlarına uyduklarını söylemiş. Kemal Can’ın savcılık ifadesinde “devlet büyüğümüz” veya “üst düzey yetkililer” ifadeleri defalarca geçiyormuş.
KRT TV için “devlet büyüğümüz satın almamızı istedi” denmiş.
Ciner Medya Grubu’nu alma sürecinin de “üst düzey yetkililerin araya girmesiyle” gerçekleştiğini söylüyor.
Türk Telekom’un satın alınması için yönlendirme yapıldığını, “peşin para olmadan bankalar aracılığıyla alma” planının oluşturulduğunu söylüyor.
Doğa Koleji, Bilgi Üniversitesi gibi kurumları alırken de “üst düzey yetkililer yönlendirdi” denmiş.
Timur Soykan haklı olarak “Savcı bu ‘devlet büyükleri kim?’ sorusunu sormuyor” diye eleştiriyor. Bilgi Üniversitesi’nin yönetiminde Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi, Cumhurbaşkanı başdanışmanı gibi isimlerin bulunduğunu, bunun “devletin yönlendirmesiyle” alındığını gösterdiğini söylüyor.
Soykan’a göre; “bu ifade Türkiye’deki yeni rejimin özeti.”
Timur Soykan’ın açıkladığı savcılık belgeleri, “kaçakçılıkla başlayan ve medya, eğitim, enerji gibi sektörlerde AKLANAN” devasa bir para akışına işaret ediyor.
******************************
Kara Para Kaynakları
Türkiye’de kara para, kaçakçılıktan ve kayıt dışı ticaretten, kamu ihaleleri ve imar rantlarından, (uyuşturucu, yasa dışı bahis ve göçmen kaçakçılığı gibi) uluslararası suç ekonomilerinden besleniyor.
Bu ağların ortak noktası, siyaset, bürokrasi ve iş dünyası arasında oluşan “puslu bölge”.
Devletin kimi yetkilileri bu trafiğe göz yumduğunda, hatta bazıları “yatırımcı çekme” bahanesiyle bu sermayeyi akladığında, adalet terazisi bozuluyor.
MASAK raporlarına yansıyan milyarlarca liralık hareketler, yalnızca birkaç holdingi değil, ülkenin ekonomisini etkiliyor. Dilek Güngör’ün yazdığı gibi, bu paralar “eğitim, medya ve enerji yatırımlarıyla yasal zemine taşınıyor.” Böylece kirli servet, “prestij” maskesi takarak toplumsal meşruiyet kazanıyor.
Kara para akışları bir yandan döviz girişini artırarak makro verilerde geçici bir canlılık yaratıyor. Ancak yolsuzlukla büyüyen şirketlerin kazandığı kadar, emeğiyle yaşayan vatandaş kaybediyor. Devletin bütçesinden kara para ekonomisine sızan her lira, sabit gelirlilerin sofrasından eksiliyor.
Bu yüzden kara para, yalnız “zenginlerin suçu” değil, yoksulların yükü hâline geliyor.
******************************
Temizlenmek İçin…
Türkiye’nin ekonomisinde kayıt dışı gelirlerin payı OECD ortalamasının iki katı.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 endeksinde Türkiye, yolsuzluk algısında 180 ülke arasında 115. sırada.
Bu tablo, “kara para”nın ülkemizde yalnızca bir suç unsuru değil, bir yönetim modeli haline geldiğini gösteriyor.
Bu nedenle bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, tekil soruşturmalar ve göz yumulmuş kirli servetlere el koymadan öte, temiz bir devlet aygıtına kavuşmaktır.
Gerçek bir arınma süreci, yalnızca birkaç iş insanının tutuklanmasıyla değil;
• Siyasetin finansmanının şeffaflaştırılması,
• Kamu ihalelerinin açık denetime açılması,
• Yargının tam bağımsızlığının sağlanmasıyla mümkündür.
Aksi halde, yeni “Can’lar” çıkar, yeni “devlet büyükleri” bulunur, yeni “temizlik operasyonları” yapılır ama kir, hep aynı yerde kalır.