Âkif ve İnsan  (5)

23

     Dururken böyle bî-payan terakkî-zâr karşında;

     Nasıl dersin ya “Pek mahdûd bir cirmim” tutarsın da.

     (Böyle sonsuz bir ilerleme ve yükselme alanı karşında dururken;

     Nasıl dersin “Cirmim pek sınırlı! / Varlığım pek değersiz, kıymetsiz!”

     Oysa ey insan sen! Yaratılmışların en mükemmeli ve en hârikasısın. Üstelik yaratılanların en

     Güzeli olup, istidat ve kabiliyetçe en gelişkin bir mahiyet içermektesin. Öyle ki, hilkat ve

     Yaratılış ağacının şuurlu bir meyvasısın. Senin her şeye ilgi duyan bir merak, bilinç ve şuurun

     Var. Kaldı ki, senin meşgul olduğun alan, sınırlandırılamıyacak kadar geniştir.)

x

     Meleklerden büyük, hem çok büyük tebcîle mazharsın;

     Tekâlîfin emanet-gâhısın bir başka cevhersin!

     (Meleklerden büyük, hem çok büyük övgülere lâyıksın.

     Allah’ın emir ve yasaklarının emanet edildiği bambaşka bir cevhersin sen.)

x

     Hayâtın eksik olmazken, ağır bin bârı arkandan;

     Ölümler, korkular savlet ederken hepsi bir yandan;

     Şedâid iktihâm etmekte müdhiş bir mekânetle,

     Yolundan kalmayıp dâim gidersin…Hem ne sür’atle!

     (Hayatın ağır bin yükü sırtından eksik olmazken,

     Bir yandan da, ölümler, korkular saldırırken;

     Şiddet ve sıkıntılar hücum etmekte. Hem de dehşetli bir hâl almışken, onlara karşı tahammül

     Eder dayanırsın.

     Yine de yolundan geri kalmaz, daima yol alırsın. Hem de büyük bir sür’at ve hızla.)

x

     Senin bir nüsha-i kübrâ-yı hilkat olduğun elbet,

     Tecellî etti artık; dur, düşün öyleyse bir hükmet:

     (Ey insan! Senin yaratılışın en büyük bir nüshası olduğun şüphesiz;

     Tecellî etti / artık göründü. Öyleyse dur, düşün ve sonra hükmet ve bir karar ver.)

x

     Nasıl olmak gerektir şimdi ef’âlin ki, hem-pâyen

     Behâim olmasın, kadrin melâikten muazzezken?

     (Kadrin, değer ve kıymetin meleklerden üstün ve değerli iken;

     Nasıl olur da, fiil ve hareketlerin hayvanlara denk olur?

     Çünkü: “İnsan -bu kadar câhillikleri ve zulümleriyle beraber- câmi (çok yönlü) bir istidat

     (kabiliyet) sahibidir. Sanki bütün âlemin bir nümunesi (örneği)dir. Ona kendisiyle ‘Kenz-i Mahfi

     (Gizli hazine)’yi bileceği ve açabileceği bir emanet tevdi edilmiş (verilmiş)tir. Kuva’ları (his ve

     Kuvvetleri) tahdit edilmemiş (sınırlanmamış), mutlak (serbest) bırakılarak salıverilmiştir. Ta ki

     Sultan-ı Ezel’in ulûhiyetinin (Ezel Sultanı olan Allah’ın İlâhlık) azametinin dairelerinde kemal

     Derecesinde olan haşmet-i celâlin (büyüklüğünün haşmet) şaşaasına bir nevi (bir çeşit) küllî

     (kapsamlı bir) şuuru olsun.” -Prof. Dr. Şadi Eren-)    

Önceki İçerikBen Sandalyemi Seviyorum
Sonraki İçerikAtatürk Döneminde Türkiye – ABD İlişkileri (1923-1938) – (3)
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.