SAHTE BALCILAR TEŞHİR EDİLİYOR: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, içinde bal olmayan (glikoz ve polenden imal edilmiş) sahte bal pazarlayan bazı firmaları teşhir etti. Tüketicileri aldatan ve sağlık için tehlike barındıran bu ürünlerin satıldığı internet siteleri de Güvenli İnternet Hizmeti kapsamından çıkarıldı.
İletişim araçlarının en tehlikeli kullanım usullerinden biri, insan sağlığını hiçe sayan bu tip kuruluşların yaptığı gibi aldatıcı reklam ve tüketiciyi kandıran pazarlama taktikleri uygulamasıdır.
Aldatıcı reklam ve tüketiciyi kandıran pazarlama usulleri: Bunlar sadece ticari alanda değil, siyaset ve toplumsal dinamikleri yönlendirme alanlarında da sıkça kullanılır. Mesela Anayasa Referandumunda ve “Açılım” politikalarında bu yöntemler uygulandı. “Acı ilaçlar” bir kaşık bal ile birlikte içirildi. Anayasa Mahkemesi ve HSYK değişikliklerinde, “12 Eylülcülerden hesap sorulacak, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılacak”, Kürt Açılımında ise “analar ağlamasın” sloganları kullanıldı.
Geçen hafta içinde benzin ve mazota 3 defa zam yapıldı.
Zam haberi ilaç değildir ama acıdır. Acı haberi veren yandaş medya benzer bir yöntem kullandı. Halkın tepki vermesini önlemek için iki taktik uyguladı.
1- Önce, zamları yapan “Enerji Bakanının da isyan ettiğine” dair haberler yaptı. Bakan “biz iktidara geldiğimizde ham petrol 22 dolardı, şu anda 122 dolar. Yurt dışındaki ham petrol fiyatlarındaki artış ile dövizdeki yükselme nedeniyle maliyetler arttı ve zamlar zorunluluktan kaynaklandı” açıklamasını yaptı.
Petrolün 145 dolar olduğu Temmuz 2008 yılında bile 95 Oktan benzinin 3,5 TL civarında seyrettiğini ne Bakan söyledi, ne de medya bunu hatırlattı. Oysaki şu sıralar Petrol 123 dolar ve 95 Oktan benzinin litre fiyatı 4,7 TL‘ye yükseldi.
Uzmanlar önümüzdeki yakın dönemde petrolün 150 doları geçebileceğini öngörmekte. “Dolar kurunun sabit kaldığını varsayarsak, petrolün varil fiyatı, Temmuz 2008’deki seviyeye gelirse, benzinin rafineri fiyatının 2 liraya ulaşması anlamına geliyor. Rafineriden 2 liraya çıkan benzin de pompaya ulaşana kadar ÖTV, KDV, bayi ve dağıtıcı payı ile 5 lirayı aşacak.”
Çünkü şu anda benzinde dünyanın en yüksek vergisini ödüyoruz. Motorinde de dünyanın ilk 3’ündeyiz. Durum doğalgazda da aynı.
Euro bazında en pahalı benzin satan ülkeyiz. Bir litre benzinin fiyatı Türkiye’de 1.99 Euro. Kriz içindeki Yunanistan’da 1.74 , İsveç’te 1.68 Euro. Bunlar en pahalı benzin satan ülkelerden seçtiklerim. Türkiye’deki fiyatın yarısından azına benzin satan onlarca ülke var. Bunların çoğu da petrol ülkesi değil.
2- Yandaş medyadan bazıları da sanki petrol fiyatlarını düşürmeye yönelik bir çaba imiş gibi, zam haberinin bir parçası olarak, “Türkiye (Tüpraş) İran’dan ham petrol alımını yüzde 20 (yani bir milyon ton) azaltacak ve bu kadar petrolü Libya’dan alacak” haberini verdi.
Haberin veriliş tarzı ile İran’dan petrol alımının azaltılması suretiyle daha ucuza petrol tedarik edilebileceği izlenimi verilmeye çalışıldı. Oysaki gerçek bu değildi.
a- Tam tersine bir durum söz konusu olduğu içindir ki, Merkez Bankası “petrol ticareti için daha maliyetli alternatif güzergâhların kullanılması büyük riskler doğurabilir” uyarısında bulundu.
b- İşin gerçeği ABD İran’ın petrol ve finans sektörüne yaptırımlar uygulatmakta idi ve Türkiye’nin de bu yaptırımlara dâhil olması için baskı yapıyordu.
ABD Başkanı Obama İran’a uygulanan tek taraflı ABD yaptırımlarıyla ilgili olarak, “İran petrolüne alternatif yeterli kaynağın bulunduğu, İran’dan ham petrol alımını azaltmayan ülkelere yönelik yaptırıma gidecekleri konusundaki kararlılığını açıkladı.” Obama ayrıca “Türkiye’nin İran’dan petrol alımına büyük oranda bağımlı olmasına rağmen bunu yüzde 20 azaltacak olmasından duyduğu memnuniyeti” ifade etti.
c- ABD, böylece ambargo uyguladığı İran’ı sıkıntıya sokarken, aynı zamanda Libya’da iş yapan kendi petrol şirketlerinin kârlarını artırmasını ve bu arada Libya’da işbaşına getirdiği yeni yönetimin güçlenmesini sağlamış olacak.
d- İran petrolü piyasadan eksildikçe, küresel arz ve talep arasındaki denge bozulacağından fiyatları artırıcı etki yapacak.
SONUÇLAR:
1- Türkiye’nin İran yerine Libya’dan petrol alması bizim kendi irademizle verdiğimiz bir karar değil. Ve bize ekonomik faydası yok.
2- Türkiye doğrudan vergi toplayamıyor. Dolaylı vergiye mahkûm. Benzin, mazot, doğalgaz ve elektrikteki vergiler düşmeyecek.
3- Petrol fiyatları ve dövizdeki yükselme devam ettikçe akaryakıt, doğalgaz ve elektrik zamları devam edecek. Nitekim Elektriğe yüzde 9.26, doğalgaza yüzde 18.72 lik müthiş zamlar geldi. Muhtemelen “yine yeni yeniden” zamlar gelecek.
4- Bu zamlar Türk halkının alım gücünü düşürecek, enflasyonu artıracak, büyüme hızımız düşecek.
5- Halkı aldatıcı reklam ve pazarlama taktikleri ile verilen haberler gerçeği değiştirmez. Bu tür haber verenlerin de teşhir edilmesi lazım.
*****
Bu sonuçları okuduktan sonra bile, sizin ağzınızın tadı bozulmasın.
Bakın en ballı sözü de yine Enerji Bakanı Taner Yıldız söyledi: “Vatandaşların geliri arttığı için, fiyatlar artsa da pek önem arz etmiyor.”
Sayın Bakan, kanaatimce sürçü lisan eseri olan bu sözlerinin kimseye faydası olmadığını özellikle de kendi konumundakiler için zararlı olduğunu fark etmiş olmalıdır. Zira “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen Marie Antoinette’i çağrıştıran bir ifade bu.