Ahlâki disiplinlerin ekonomik anlayışa katkıları ve zenginleşme (1)

103

Hep düşünmüşümdür, batılılar mevcut ekonomik, ticari ve endüstriyel zenginliklerini nelere borçlu diye. Çocukluktan itibaren anlatılan başarı için bir söz vardır. “Çalış, çalış, yine çalış” . Felsefesi olmayan bir çalışmanın bence çok fazla etkili olmadığını gördüm. Bizde de başarılı olmuş ve zengin olmuş kişilerle mülakat yapıldığında hemen “çalışmak, çalışmak, çalışmak” gibi ifadeler kullanırlar bir de yaşamı ile ilgili bir sokak efsanesi oluşturarak, milletin kulağına üflerler.

Gelişmiş ülkeler gelişmişliklerini, zenginliklerini nasıl sağlamışlar? Bir çok yöntem söylenebilir ancak biz sadece ahlâki altyapısı var mı? Varsa, ne olduğu konusuna bir bakalım.

Kapitalizmin bizdeki algısı Karl Marks düşüncesinin de etkisinde kalarak “sömürü”, “hilekarlık”, “vurgun”,”talan” gibi kavramlarla ifade edilir. Buna karşın Max Weber “elde etme güdüsü, kazanç tutkusu ve kuru kâr hırsının kapitalizmle hiçbir biçimde aynı şey olmadığını” savunmaktadır. Gerçi Karl Marks’ın düşüncelerini aratmayacak uygulamaları ülkemizde gördük halada görmekteyiz.

Ticaret yapma, kâr etmek, kazanç elde etmek, arzuları dünya kurulalı beri tüm bireylerde ve toplumlarda vardır. Bu kâr arzusunun akılcı çalışma disiplinine girmesi “modern batı” diye tabir edilen zamana rastlar.

Weber’in aslında temel aldığı kapitalizm “Modern Endüstriyel Kapitalizm“dir. “Endüstriyel Kapitalizmi tamamlayıcı ve zorunlu olmak üzere iki temel şartı var.” der. Weber. Kapitalizmin tamamlayıcı şartları; burjuva sınıfının ortaya çıkması, kentleşme, endüstriyel teknolojinin gelişmesi ve rasyonel hukuktur. Tamamlayıcı şartlar kapitalizmin maddi vücudunu meydana getirdikleri için gereklidirler. Ancak, vücudu canlandıran ve ona karakteristiğini veren ruhtur (zorunlu şart). Bu bağlamda, Modern Endüstriyel Kapitalizm’ in ruhu “Protestan Ahlâk” tır. (Weber)

Protestan ahlâk nedir? diye baktığımızda ise bir disiplini görürüz. Önce Protestan kelimesi ne anlama gelir diye baktığımızda “baş kaldıran, itiraz eden” anlamına geldiğini görüyoruz. 16. Yüzyılda Martin Luther, Roma Katolik Kilisesi’nin kutsal kitap yorumlarına, cennetin anahtarı, günahları bağışlaması ve diğer hükümleri kendi tekelinde tutmasına karşı çıkması ile başlayan süreçte farklı Protestan mezhepler ortaya çıktı. Weber Protestan Ahlâkının (Asketik Protestanlığının) dört büyük kolundan bahseder.

  • 1. Kalvinizim Jan Calvin’in 17. yüzyılda başlattığı harekettir. İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi ülkelerde doruğa ulaşmıştır. “İlahi takdir” öğretisi üzerine sistemlenmiştir.
  • 2. Pietizm Kişisel ahlâk ve duyguyu dindarlığın temel prensibi sayan bir öğretidir.
  • 3. Metodizm 18 yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkar. İbadet ve günlük hayatı bir metodik düzenle takip ettiklerinden bu isim verilmiştir. Amerika’da ciddi bir çoğunlukları vardır.
  • 4. Baptistler Babtist hareketinden doğan tarikatlardan oluşur. Hollanda orjinli bir harekettir.

Protestanlık öğretisine Püritanizm de denir. Weber Protestan mezheplerini asketik olan ve olmayan  diye ayırır.

Weber dünyadaki diğer kapitalist gelişmeleri de incelemiş, ancak diğer yerlerde kapitalizmin tamamlayıcı şartlarını görmüş ancak zorunlu şart diye ifade ettiği asketizmin oluşturduğu belirli kişilik tiplerini bulamamış, sadece batıda ortaya çıktığını ifade etmiştir.