Ah Şu Bizim İslamcı Gençler!

72

Şu bizim İslamcı geçlerin ‘Türk’ ile sıkıntısının ne olduğu tam olarak bilinmiyor ama ‘Türk’ ün bu İslamcı gençler ile imtihan olduğu kesin.

Cihad ruhu ile yeniden ruhlanıp tüm alem-i İslam’a yeniden ruh vermek gibi bir söyleme sahipler. Bir kısmı sürekli tebliğ peşinde olup normal şartlarda önünden geçmeyeceğimiz her mekâna, her ortama sırf Allah rızası için hiç tereddüt etmeden gidiyor. Tabi tebliğ için nasıl bir hedef kitle belirlenmiş o tam olarak bilinemiyor.

‘Muhterem müşteriler’ ile başlayan, ‘şeyleri şey yaptın mı’ ile merak uyandıran, ‘akıyor yine mübarek’ ile devam edip milyonlara kuruş muamelesi yapılması ile doygunluğa ulaşıp giden bu karlı yolun genç yolcuları onlar! Her ne kadar ağabeyleri gibi İslamcılık ile Arap Milliyetçiliği yapıyor, Türk dedikleri zaman sanki çok kötü bir şey söylemiş gibi kendilerine kızma eğilimi gösteriyor olsalar da ‘Türk Lirası’ ile araları oldukça iyi.

Özellikle de bir kesiminin beslendiği kaynak itibarıyla karşısındakine söve söve yükselme gibi bir gayreti taşıyor olmaları, sövüp karşı duracakları değer ne kadar büyük olursa o derece yükselebileceklermiş gibi bir algı ile hareket etmelerine sebep oluyor.

Çok okuyup ezber yapma özellikleri ile de bilinen bu kitle konuşurken ‘dedi ki, yazmış ki, düşünmüş ki’ gibi çıkışlarla söze başlamaları, yanımızda konuşurlarken Necip Fazıl başta olmak üzere okudukları isimlerin sözlerinin ve fikirlerinin ham hali karşılaşıyoruz. Bu durum aslında onların bu okuma fasılalarını gerçekleştirirken, düşünmediklerini, okunanı işlemediklerini ve okunanı sindirmediklerini gösteriyor.

Her fırsatta Türkçe ile Arapçanın kıyası gibi bir maceraperestlik gösterip aslında kendi konuştukları ve tüm sorunlarını çözdükleri dil olan Türkçenin Arapça kadar olmadığını, basit kaldığını, derinliğinin olmadığını sayıklayıp duruyorlar. Savunmaları tabi ki birkaç ezber cümleden ibaret kalıyor.

Şimdilik yaşama alanlarının neresi olduğu konusunda tam olarak bir yer tespiti yapmak mümkün değilse de en çok görüldükleri yerler, ihale salonlarının arka bahçeleri, gençlik merkezleri,  üniversite kantinlerinin ücra köşeleri, küçük toplantı salonları ve menfaat kokusunu aldıkları her yer! Zaten tam da bu noktada yer tespiti yapmanın mümkünsüzlüğü ile karşı karşıya kalıyoruz.

Kendilerinden Türk Milliyetçisi olmaları gibi bir beklenti içinde olmadığımız bu kitle en azından Türk’ün yıllarca İslam sancağını taşıdığını, şerefli bir şekilde dalgalandırdığını ve bunun için cenk meydanlarından bir adım bile geri durmadığını, hala daha aynı niyetler taşıdığını bilmeleri gerekir. Bilmeleri gereken bir başka şey ise Türk’ün burada düşen sancağın yine bu topraklarda kalkacağını bildiği için de gidip başka yerlerde arama gibi bir gereksizliğe düşmeyişi de bundandır.

Bin yıldır Haç’a çarpan Hilal’in adıdır TÜRK! Ve bu Türk’ün sembolüdür BOZKURT! Hal böyle iken bu yabancıymış gibi hatta düşmanmış gibi tavırların altında tabi ki iyi niyet gibi bir şeyin aranması işine girişmeyeceğiz.

Bir dostumun sözü ile bitirelim; ‘Yeşil Burjuvanın İslamcı çocukları, siz Bozkurt demeyin dinden çıkarsınız.’