Ağıt

108

 

Baskilli kadınlara

Belki de son çaylarını yudumlar demlenmiş acıdan,
Hüznün soluduğu havayı teneffüs eden kadınlar.
Bir Almanya gurbetini bırakmış ardında.
Avluda öleni ölümden geri istemekle meşgul.

Ey hüznün ovadan kopardığı rüzgâr.
Elinde gürgen ağacından yapılmış sabrın doksan dokuz yüzlü tesbihi,
Ölüm, kalbimizdeki acıyı kanaviçe gibi durmaksızın işler,
Korkuyorum, acının yürüdüğü yollar çetindir.
Korkuyorum, hayatın şarkısı hep eksiktir.

Ağzında sükûtun duvarını yıkan kanlı isyan,
Ve bir çığlık gibi ovanın nabzına serpilen nar şerbeti.
Tahta atın göğsüne inen bu yumruk kimin ?
Hangi dil anlatır böylesine bir acıyı ?

Hüznün hıncını saçlarından çıkaran kadınlar,
Acının göğsünden kırmızı gül derlerken,
Sokağın sıkıntısını yakaladığımız bu akşam vakti,
Anladım, çaresi yok; bu oyun, ölümün şah oyunu.