“Adam” Yokluğu

97

Eskiler  “kaht-ı rical” derlermiş yetişmiş insan ya da yetişmiş lider yokluğuna.

Her aile bir topluluktur. Bizim kültürümüzde aile reisi, babadır. Baba iyi bir yönetici ise, ailede huzur vardır. Şirketlerin yöneticileri iyi, yetişmiş ve başarılı ise o şirketler huzurludur, yıllarca kâr edebilir, ayakta kalabilir. Bir toplum, içinden, yetişmiş, adaletle hükmeden liderler çıkaramamış ise o toplumda dirlik düzen yoktur, toplumun yok oluşu kaçınılmazdır.

Bence, ülkemiz insanının, global anlamda bütün dünyanın en acil sorunu “yetişmiş lider” yokluğudur. Ülkemizi ve dünyayı yönetenler yönetme yeteneğinden yoksun insanlardır. Bu sorun birkaç yüzyıldır giderilememiştir.

Bakın ülkemize. Bu ülkenin insanı son iki asırdır yakındığı sorunlarını aşamamış, yaratılışının gayesi olan gerçek mutluluğu yakalayamamıştır. Yönetici yetiştirsin diye kurulan “Mülkiye” şimdiki adıyla “Siyasal Bilgiler Fakültesi” gerçek anlamda yönetici yetiştirememiş ve bir zamanlar siyasi anlamda sorunların, terörün kaynağı haline gelmiştir. Bazılarının beğenmediği Osmanlı´daki “Enderun”ların yerini dahi dolduramamıştır. Ülkemizi, nedense  gerçek işlevi yöneticilik olmayan ya askerler ya da mühendisler yönetir olmuştur.

Dünyada durum farklı mıdır? Amerika isimli dünya devini yöneten düne kadar bir artist değil miydi?

Buradan, “Demek ki yönetici okuldan çıkmaz, bu bir yetenek ve kültür işidir.” sonucu çıkabilir. Bu da doğru; ama onlar da dünya insanlığını ideal anlamda yönetememişlerdir. Ülkemiz insanı, bir dönem, az önce ne konuştuğunu hatırlamayan, ülkemiz gerçeklerini tamamen unutmuş, eline tutuşturulan kâğıdı okumaktan aciz birinin yönetimine mahkûm edilmiştir. Dünyanın jandarması olarak adlandırılan Amerika Birleşik Devletleri “Bir Haçlı Seferi başlamıştır.” diyerek bilinçaltını kontrol edemeyecek güçte, belki de insanlığı yeni bir felakete götürerek bundan mutlu olacak sadist ruhlu birinin yönetiminde değil miydi?

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Bugün özel anlamda ülkemiz, geniş anlamda bütün insanlık bir liderin taşıması gereken dirayet, adalet, ileri görüşlülük, fedakârlık, yüksek insan sevgisine sahiplilik, aldığıyla değil verdiğiyle mutlu olabilmek meziyetlerine sahip yöneticilerden yoksundur. Bu, hem ülkemiz hem bizim dışımızdaki ülkeler için büyük eksikliktir. İnsana yatırım deyince akla fen bilimleri geliyor, sosyal bilimler atlanıyor. Yatırım öncelikle sosyal bilimlere yapılmalı, en zeki insanlar bu sahada değerlendirilmelidir.