4.8 C
Kocaeli
Çarşamba, Aralık 3, 2025

Açık Bir Yol

     “…Sizin her biriniz için Biz bir şeriat ve açık bir yol

     (Hukuk kuralları ve yaşam şekli) tâyin ettik.

     Allah dileseydi sizi tek bir ümmet (millet) yapardı.

     Fakat verdikleriyle sizi imtihan etmek (sınava tâbi tutmak) için,

     Farklı ümmet (millet)lere ayırdı.

     Siz de hayırlı işlerde yarışın…” (Mâide suresi: 48)

x

     Âyet-i kerîmesinin düşündürdükleri:

     Ordular, sâdece erler veya aynı rütbede subaylardan ibaret olsaydı;

     Yani emir – komuta zinciri  bulunmasaydı;

     Ordu savaşabilir, memleket korunabilirmiydi?

     Okullarda, sâdece aynı sınıf öğrencileri veya aynı branş sâhibi öğretmenler olsaydı;

     Eğitim ve öğretim yapılabilirmiydi?

     Dünyada, sadece tek bir cins ağaç olsaydı;

     Çeşitli ihtiyaçlar için gerekli ağaçlar bulunmasaydı;

     İnsan, medeniyet inşasında zor bir durumla karşılaşmazmıydı?

     Dünyada sadece bir çeşit maden bulunsaydı;

     İnsan, gelişmesini sağlayacak nice madenlerden mahrum kalmazmıydı? 

     Dünyada, herkes sırf kadın veya erkek olarak yaratılsaydı;

     İnsan ve insanlık doğduğu yerde, yokluğun girdabında boğulmazmıydı?

     Tüm insanlar, aynı akla sahip olsaydılar;

     Medeniyet ortaya çıkabilirmiydi?

     Bütün insanlar, aynı yetenekle yaratılmış olsaydılar;

     İnsan, ihtiyaç duyduğu şeyleri ortaya koyabilirmiydi?

     Her kadın ve erkek aynı suret ve aynı görünüşte yaratılsaydı;

     Eşler, birbirini tanımakta zorlanmazlarmıydı?

     İnsanların nasıl bir kaosa sürükleneceklerini;

     Düşünmek bile istemeyiz.

     Sayısız olumsuzluklarını,

     Seçim ve geçim zorluklarını hayâl etmekle;

     İnsanların, nasıl bir çıkmazın içine düşeceklerini tasavvur etmek,

     İnsanı, nasıl bir çıldırmanın eşiğine getireceği bile, îzahtan vârestedir.

     Daha bunlar gibi, nice sayısız dezavantajların pençe ve girdabında;

     Bırakın bir şeyin ortaya konulmasını, yaşamak bile, ancak rüyalarda;

     Görülecek bir husus olmaktan öteye geçemezdi.

     İnsanların zâhir / görünüşte;

     Birbirlerinin aynı şekilde yaratılmış olmalarına rağmen;

     İnsanların akıl, zekâ, ferâset, basîret, öngörü, hayâl

     Ve bu gibi daha nice manevî, soyut his, duygu

     Ve farklı istîdat ve kabiliyette yaratılmaları; 

     Allah’ın lütuf ve inayetinden başka bir şey değildir.

     Eğer insan sayısınca insanî vasıf, sıfat ve nitelikler;

     Farklı ve değişik olmasaydı;

     Yani maddeten müşahhas / somut olarak aynı görünüşte olmalarına  rağmen;

     Mânen birbirlerinden farklı istîdat ve kabiliyette yaratılmasaydılar;

     İnsanın zevkle seyrettiği ve hayran kaldığı;

     Şu haşmetli, görkemli, göz kamaştırıcı medeniyet;

     Ortaya konamayacaktı.

Muhsin Bozkurt
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.

Seçtiklerimiz

spot_img