Acı Vatan Ahıska’nın evlatları dernekleşti

127

 

Acı vatan Ahıska’dan Türkiye’ye gelerek Gebze’ye yerleşen Ahıska Türkleri dernekleşti.  Ahıska Türkleri Dernek başkanı Değerli Dost Aziz Aziz Bey bizi de açılışa davet etti. Açılışta araştırmalarımızdan yararlanmak istediğini söyledi. Ahıska Belgeselimiz izlendi. Ben de 3 kez gittiğim Gürcistan ve Ahıska ile ilgili araştırmalarımı sundum.  Günümüzde Ahıska toprakları Gürcistan’a bağlı özerk bölge olarak idare ediliyor. Açılışta Ahıska Türkleri yaptığımız bu çalışmalardan dolayı bizlere de teşekkürlerini sunarak tebrik ettiler. Şimdi gelin Ahıska ile ilgili edindiğimiz izlenimleri birlikte okuyalım.

İsmail Kahraman’ın Kalem ve Kamerasından Batum’dan Tiflis’e Gürcistan’da Devr-i Alem


Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Gürcistan kültür gezisine Devr-i Alem Belgesel TV program yapımcısı olarak katıldım. Gebze, Dilovası, Körfez, Gölcük, Kandıra ve Kartepe belediye başkanları ve büyükşehir belediyesi meclis üyeleri ile Batum, Kuteysi ve Gürcistan’nın başkenti Tiflis’i birlikte gezerek belgesel çekimi yaptım.

Gürcistan’a 3 Kez  Gittim

Gürcistan’a yine yol gözüktü. 2009 ve 2010’un ekim aylarında Artvin, Ardahan, Posof üzerinden Ahıska’dan Gürcistan’a girmiştik. Bu kez hava yolu ile Gürcistan’a gideceğiz.Devr-i Alem Belgesel TV program yapımcısı olarak Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden Gürcistan davetini aldığımda Ahıska’dan Batum’a, Tiflis’ten Kutaysi’ye Gürcistan bir kez daha gözümün önünde canlandı. THY’nin Gürcistan-Batum seferini yapan uçağına binerek, Gürcistan’a doğru yola çıktık.21-24 Eylül 2011 tarihlerinde yapacağımız Gürcistan gezisi için uçağımız Karadeniz semalarından kartal kanatlı bir kuş gibi Gürcistan’a doğru süzülürken, Zonguldak’tan Sinop’a, Samsun’dan Ordu’ya, Giresun’dan Trabzon’a, Rize’den Hopa’ya Karadeniz sahillerini seyrettim.1,5 saatlik uçak yolculuğunda Gürcistan ve Batum’un tarihini düşünüp, Ahıska Türkleri ve Acara Müslümanlarının geçmişini inceleyerek, okuyarak yolculuğuma devam ettim. Batum hava limanına indiğimde kendimi sanki Karadeniz’in herhangi bir ilinde buldum.Yemyeşil vadiler, dumanlı dağlar, sonbaharın meltemini ılık ılık estiği güzelim hava.Batum hava alanında ki gümrük işlemlerimizi tamamladıktan sonra Batum’da kalacağımız otele yerleştik. 18 katlı otelin sekizinci katından Batum şehrini, doğal Batum limanını ve Acara dağlarını seyrederken, 400 yıl Osmanlı medeniyetinde kalan Batum ve Acara Müslümanları hatırıma geldi. Batum tarihi her bakımdan çok önemli.Batum ve Acara bölgesi acıların, sıkıntıların harmoni olduğu ve acı olayların yaşandığı coğrafya.

Batum’da  Gece  Manzaraları

Üçüncü kez Batum’dayım.Üç yıl içinde çok şeyler değişmiş. 350 bin nüfuslu Acara Bölgesi’nin başkenti Batum’da 130 bin kişi yaşıyor. Yüzde elliden fazlası Müslüman. Bir zamanlar nüfusunun yüzde sekseni Müslüman’dı bu bölgenin. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde burası Osmanlı devletine katılmıştı. Sadece Batum’da 15’ten fazla camii vardı. Ruslar buraları yakıp yıkmışlar. 15 caminin 14’ünü yok etmişler. Güneş, Karadeniz üzerinden muhteşem görüntüsüyle veda ederken, ben de otelin sekizinci katından Batum’da geçmişin nazlı yadigarı olarak Osmanlı’nın tek mirası Batum orta Cami’nin minaresini ve ihtişamlı Osmanlı kültür mirasını düşünüyordum. Güneşin kızıllıkları altında Batum şehri, Acara dağları ve Karadeniz sahilleri bir ressamın fırçasından çıkan muhteşem  tabloyu andırıyordu.

Batum sadece 5 yıl önce sabah ve akşamları yarımşar saat elektriğin verildiği  bir yerdi. Kaldığımız otel yeni yapılmış. Dünyanın ünlü markaları Batum’a otel yapma yarışında. Batum’a yakın bir gelecekte 25 civarında 5 yıldızlı otel yapılacakmış. Edindiğimiz bilgiye göre Azerbaycan, Ukrayna, Ermenistan, İran ve Türkiye’den yoğun bir turist akını var. Ciddi bir şekilde çalışmalar devam ediyor. Büyük bir kalkınma hamlesi var. Bir turizm kenti olan Batum muhteşem ışık gösterileri, fıskiyeler, havuzlar, sahil düzenlemesi ve bir turizm şehrinde bulunması gereken her şeyin bulunduğu bir şehir. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu başkanlığında ki 85 kişilik grupla Batum şehrinde gece yürüyüşü yapıp adeta ışıktan bir tabloyu andıran değişik renkte ki ışıklarla muhteşem manzarayı seyredip kaldığımız otele gittik. Ertesi gün ise Batum şehrini adım adım gezeceğiz.

Batum’da Neler Oluyor?

5 milyon nüfuslu Gürcistan’da 800 bin civarında Müslüman yaşıyor. Müslümanlar geçmişte büyük sıkıntılar yaşamışlar. 93 harbinde 250 bin Acaralı Müslüman çeşitli oyunlarla Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılmış. 50 bin Acaralı yollarda ölmüş. Bugün  Türkiye’de 2 milyondan fazla Acara kökenli Türk vatandaşı var. Bunların çoğu da Kocaeli bölgesinde. Ama Türkiye’de yaşayan Acaralılar’ın maalesef Gürcistan’da ki akrabalarıyla fazla bir ilişkisi yok. Batum’da beni en çok duygulandıran Kocaeli kamuoyunun yakından tanıdığı Başiskele Belediyesi meclis üyesi Faik Çakıroğlu’nun 165 yıl önce ki akrabalarıyla buluşması oldu. Bu buluşmayı belgesel görüntülerle tarihe not düştük. Bugün Acara’da çok büyük oyunlar oynanıyor. Ruslar geçmişte bir oldu bittiyle 250 bin Acaralıyı Batum’dan sürmüşlerdi. Bugün geride kalanların yerlerine ise Rum ve Ermeni sermayeli bankalar el koymaya çalışıyorlar. Gürcistan’da Ermeni ve Yahudi lobisi oldukça etkili. Batum’da ki belgesel çekimlerinden sonra Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e geçtik. Tiflis’te İslam Medeniyeti, Selçuklu ve Osmanlı dönemiyle ilgili araştırmalar yaptık. Büyükelçilik ve TİKA yetkilileriyle görüşmeler yaptık. Gürcistan’da yaşayan Acaralı ve Azeri Türklerle konuştum.

Batum Botanik Parktayız

Tarihler 22 Eylül 2011. Batum’da şehir gezimize başlıyoruz. Her yer şantiye gibi. Devasa binalar, yol yapım çalışmaları, sahil düzenlemeleri tüm hızıyla devam ediyor. Kaldığımız otelin hemen yanı başında 1920’li yıllardan beri açık olan Türkiye’nin Tiflis Baş konsolosluğuna gidiyorum. Başkonsolos yetkilileri henüz makama gelmemişler. Şoför ve emniyet görevlisi gibi yetkililerle görüşüyorum. Sadece Batum’da yüzden fazla Türk işadamı iş yeri açmış, ticaret yapıyor. Her gün yüzlerce Türk vatandaşı Sarp sınır kapısından Batum’a gelip gidiyor. Türkiye ile Gürcistan arasında petrol ürünleri fiyatı neredeyse yüzde elli civarında ucuz. Her gün yüzlerce Türk  tırı Orta Asya, Kafkaslar ve Ermenistan bölgesine mal taşıyorlar. Yetkililerin ifadesine göre yıl da 300 binden fazla Türk tırı Sarp sınır kapısından Gürcistan’a giriş yapıyormuş. Türkiye’nin garantörlük hakkı bulunan Acara bölgesi ile ilgili devlet ve Türk sivil toplum örgütleri önemli çalışmalar yapıyor. Türkçe kurs veren kurslar açılmış. 20’ye yakın Türk yetkili Batum Başkonsolosluğu’nda görev yapıyor. Bu bilgileri aldıktan sonra botanik parka gidiyoruz.  Akü ile çalışan araca binerek botanik parkı gezmeye başlıyoruz. Emvaye çeşit ağaç, çiçek, meyve, bitki türünün yer aldığı botanik park adeta yalancı cennet gibi. Vadiler, asırlık ağaçlar, yöreye özgü bitki çeşitleri gezenlere göz ve gönül ziyafeti sunuyor. Park Sovyet Rusya döneminde yapılmış. Batum şehrine çok yakın. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen turistler burayı geziyorlar. Özellikle Avrupalı yaşlı turistler bastonlarla parkı gezmeleri dikkatimizi çekiyor. Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu belediye başkanlarını kendi kullandığı akülü araba da gezdiriyor. Botanik parkla ilgili geziye katılan belediye başkanları ve başkanların hanımlarından görüş alarak gezimizi tamamlıyoruz.

Batum  Başmüftü  Yardımcısı  İle Görüşüyoruz

130 bin insanın yaşadığı çoğu Müslüman Batum’da sadece bir cami var. Şehir merkezin de Osmanlı mimarisiyle yapılan Batum Orta Camii elif misali minaresi ve içerisinde ki muhteşem kalem işi süslemeleriyle abidevi bir eser. Caminin kapısı ise ayrı bir sanat harikası. Acaralı yaşlı Müslümanların adeta birbiriyle buluşma noktası olan cami bir huzur adası. Türkiye’nin bir çok yerinden turistler de buraya geliyor. Acaralı Müslümanlarla sohbet edip caminin içerisinde çekimler yapıyoruz. Gürcistan baş müftü yardımcısı  ile özel röportaj yapıp Gürcistan Müslümanlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler alıyoruz. Samimi ve içten açıklamalar yapan Baş Müftü yardımcısı bölgede Müslümanlığın hızla arttığını söylüyor. Çok samimi ve sıcak ilgi gösteren Gürcistan Baş Müftü yardımcısı Gürcistan devletinin yakın ilgi alaka gösterdiğini ve Müslümanlara baskı yapmadığını, çok rahat ettiklerini açıklıyor. Acaralı Müslümanlarla Orta Cami’de öğlen namazını birlikte eda ediyor ve Acara’ya veda ediyoruz.

Kutaysi Şehrine Gidiyoruz

Acara’ya Batum’dan veda ederek ayrılıyoruz. Yemyeşil ağaçlar, mısır tarlaları ve fındık bahçeleri arasından geçiyoruz. Yol üzerinde tipik Gürcistan evleri ve insanlar bizlere uzaktan el sallıyorlar. Kabuleti şehrini geçerken bale salonu yapılan Kabuleti caminin mahsun ve garip haline üzülmeden edemiyoruz. Çoraki nehri üzerinde bir zamanlar Tiflis-Batum arasında ki demiryolunun bulunduğu köprüden geçerken milli mücadelenin önemli kahramanlarından Giresunlu Topal Osman hatırımıza geliyor. Topal Osman bir grup gönüllü askeriyle çürük su köprüsü diye anılan Çoraki nehri üzerinde ki demiryolu köprüsünü bombalayarak havaya uçuruyor. Acara’yı, Batum’u ele geçirmek üzere bölgeye gelen Ermeniler’e fırsat tanımıyordu.Geçmişten günümüze Ermeniler, Acara üzerinde önemli çalışmalar yapıyorlar.Yetkililerden edindiğimiz bilgiye göre değişik yöntemler uygulayan Ermeni lobisi ve Yahudiler Acara’da toprak satın almaya ve mülk edinmeye devam ediyorlar. Bize verilen bilgiler yanlış değilse üç tane İsrailli Yahudi Bakanı’nın Batum’da yazlık villası olduğu söyleniyor. Saatler süren yeşil vadiler, düz ovalardan geçerek bir zamanlar Gürcistan krallığına başkentlik yapan Kutaysi şehrine geliyoruz. Güneş batmak üzere.Kutaysi şehrinde Rus döneminden kalan dev fabrikalar harabe halde. Fabrika enkazları Gürcistan ekonomisinin içinde bulunduğu durumu da gösteriyor. Düz ovada büyük bir şehir Kutaysi. Küçücük dükkanlar, yol üzerinde meyve, sebze ve hediyelik eşya satışı yapan Gürcüler hayata tutunmaya çalışıyorlar. Kolay değil… Son 20 yılda Gürcistan birkaç savaşı birden yaşadı. İç savaş, Abhazya savaşı, Güney Osetya ve son olarak Rusların Poti limanı ve Gori şehrini bombalamaları hatta başkent Tiflis’e birkaç bomba atmasına rağmen Gürcistan var olma mücadelesi veriyor.Asırlık meşe ağaçları içerisinde ki Gürcistan mimarisiyle yapılan tipik bir ahşap restoran da Gürcistan’da Hapaçuri(peynirli ekmek) yemeğini yiyerek, yorgunluk atıp Tiflis’e gitmek üzere tekrar yola çıkıyoruz

Gürcistan’ın Başkenti Tiflisdeyiz

Yollar uzadıkça uzuyor. Dar, engebeli, zaman zaman keskin virajlı tehlikeli yollardan geçiyoruz. Batum-Gürcistan arası 400 km. Ancak yol kötü olduğu için saatlerdir yoldayız. Tehlikeli yollardan geçerek gece geç vakitlerde Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e geliyoruz. Ardahan dağlarından doğup, Ermenistan ve Gürcistan’ın başkenti Tiflis’i ikiye bölen Kura nehri adeta Tiflis’in can damarı. Kura nehri kenarında ki otelimize yerleşiyoruz. Otelin penceresinden Tiflis’in gece manzarasını seyrediyorum. Tiflis ışıklar şehri. Rusya döneminde istihbarat kulesi olarak yapılmış, 300 metreye yakın yükseklikte ki televizyon kulesi adeta bir ışık topunu andırıyor. Muhteşem manzarasıyla bu kule geçmişin korkulu rüyası değil, bugünün güzel Gürcistan’ını sembolize ediyor.

Sabah erken Gürcistan’da güneş doğumunu otelin 16. katında ki odamdan hem seyrediyor hem de kamera kayıtlarına alarak belgeselleştiriyorum. Kura nehri nazlı nazlı akarken Tiflis’te dikkatimi Ortodoks kiliseleri ve katedraller çekiyor. Balkanlar ve Orta Asya’nın en büyük kilisesi Tiflis’te. 1995 yılında ki Abhazya savaşından sonra dünyadaki hıristiyan örgütlerin büyük desteği ile yapılmış Kilise, sadece Gürcistan’a değil tam anlamıyla Kafkaslar’a hükmedercesine  yapılmış. Otelin penceresinden Tiflis şehrini Akşam’ın geç vakitlerinde  seyrederken tarihi geçmiş, bir sinema şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Osmanlıyı 1. Dünya savaşına sokan  Cemal, Enver ve Talat  paşalar hatırıma geliyordu.

Cemal Paşayı Tiflis’te Kim Öldürdü?

Tiflis,  Osmanlı-Türk tarihi için çok önemli.İttihat  ve Terakki’nin 3 önemli isminden biri olan Cemal  Paşa  21 Temmuz  1922’de  saat 22.30’da  Tiflis’deki Rus gizli servisi binasının yakının da Büyük Petro caddesinde bir suikast sonucu öldürülmüştü. Cemal Paşa Osmanlı’nın  donanma komutanıydı. Osmanlı’yı savaşa sokan 3 önemli isimden birisiydi. Basın ve yayın organlarında  Cemal Paşa’nın   Tiflis’te  öldürülmesi  şu şekilde yer almıştı.

Cemal Paşa Yukovski Sokağı’nda neden öldürüldü?

Tarihler  21 Temmuz 1922. Yer  Tiflis.Saat 22.30 civarında  Cemal Paşa  yaverleri Nusret ve Süreyya Beylerle Tiflis’de kaldıkları otele dönerken, Büyük Petro caddesi ile Rus gizli polisi ÇEKA’nın binasının bulunduğu Yukovski Sokağı’nın köşesinde, bir otomobilden çıkan tahminen on kişilik silahlı bir grubun saldırısına uğradılar.

Önce bir el silah sesi duyulmuş, olaya müdahale etmeye çalışan Karakin Dilanyan adlı bir itfaiye neferi vurulmuştu. İkinci silah sesinde adı öğrenilemeyen bir kadın acı acı bağırarak yere yıkılmıştı. Ardından yaylım ateşini andıran patlamalar başlamıştı. Genç yaver Mülazım Süreyya Bey, Paşa’yı korumak istemiş fakat yere serilmişti. Ardından Cemal Paşa ve Nusret Bey vurulmuşlardı. Ensesine ve beline üç kurşun yiyen Cemal Paşa ile beş kurşun yiyen Nusret Bey derhal ölmüşler, tek kurşun isabet eden Süreyya Bey ise hastanede hayata veda etmişti.

O gece, ateş açanlardan kimse yakalanamadı. Ertesi gün Taşnak fedailerinden Karakin Lalayan ve Sergo Vartanyan isminde iki Ermeni subay tutuklandı. Aynı gün, Cemal Paşa ve yaverlerinin tahnit edilmiş cenazeleri için Tiflis’teki Şah Abbas Camii’nde halkın, yabancı temsilcilerin ve Kızıl Ordu birliklerinin katıldığı görkemli bir cenaze töreni yapıldı. …”

Yine  dönemin basın yayın organları Cemal Paşa suikastı ile ilgili şu bilgileri yazacaktır.”İstanbul’da yayımlanan Peyam-ı Sabah’ın 26 Temmuz 1922 tarihli nüshasında “Cemal Paşa Katledildi” başlıklı haberde, cinayeti bir Ermeni’nin gerçekleştirdiği, fakat ayrıntılı bilginin henüz ellerine ulaşmadığı yazıyordu. 28 Temmuz 1922 tarihli The Times gazetesinde Cemal Paşa’yı Ermenilerin değil, Cemal Paşa’nın Rusya’nın nüfuzunu kırmak için Enver Paşa ile Mustafa Kemal Paşa’yı barıştırmak üzere olduğundan şüphe edilen Rus ÇEKA’sının (daha sonradan KGB diye bilinen Rusya Gizli Polisi) öldürmüş olabileceğinden söz ediliyordu…”

Bugün acaba kaç kişi Cemal Paşa’nın Tiflis’te, Enver Paşa’nın  Amuderya yakınlarında, Pamir dağlarında ve Talat Paşanın da  Almanya’nın başkenti Berlin’de  Rus  derin devletinin sinsi ve gizli planları ile Ermenilere öldürtüldüğünü biliyor? Aslında gerçek katiller Rus KGB ajanları.Tiflis’te kaldığım otelin 16. katındaki penceresinden Tiflis caddeleri ve Kura nehrini seyrederken  pencereden  esen  sonbahar rüzgarı beni tarihin derinliklerinden  alıp çıkarıyordu.Ve “tarih bilincine sahip olmak her şeye sahip olmaktır” sözünü bir kez daha  hatırlıyorum.

Tiflis’i Tepeden Seyretmek

Tiflis’te ilk durağımız Tiflis’e hakim Tiflis kulesinin bulunduğu yer oluyor. Buradan Tiflis’i doya doya seyrettikten sonra Gürcü anası heykelinin bulunduğu Tiflis’te ki Selçuklu kalesini geziyoruz. Selçuklu kalesi yer yer yıkılsa da geçmişin nazlı yadigarı. Gürcü anası Tamara 1200’lü yıllarda Gürcistan prensesi olarak Gürcistan’ı yönetmiş, tarihi kaynaklardan ise Tamara’nın Kıpçak Türk’ü beyinin kızı olduğunu öğreniyoruz. Kıpçaklar ve Kumanlar asker olarak Gürcistan kralları yanında görev yapmışlar. Tiflis bir çok kez el değiştirmiş. Selçuklu ve İslam eserlerinden iz kalmasa da Tiflis kalesi her haliyle Selçukludan çok şeyler söylüyor.

Tiflis’te Cuma Namazı

Dünyanın bir çok yerinde Cuma namazı kılıp, bayram kültürünü yaşadım. Beni en çok duygulandıran Cuma namazlarından birisini de Tiflis kalesi eteklerinde ki tarihi Tiflis camiinde yaşadım. Tiflis camii tipik minaresi, kırmızı tuğladan yapılan duvarlarıyla İslam medeniyetinin Tiflis’e vurduğu bir mühür olarak tüm ihtişamıyla karşımızda. Bir zamanlar Sünni ve Şii Müslümanlar bu camide ayrı ayrı namaz kılıyorlardı. Camide iki mihrap ve iki minber vardı. Bugün ortada ki duvar açılmış namazlar Sünni inanca göre kılınıyor. Cuma namazı kılmak için camideyiz. Cuma ezanları bile dışarıdan değil içeride okunuyor. İmamın Azeri Türkçesiyle okuduğu hutbe gönlümüzü coşturuyor. Adeta bir şiir gibi hutbe okuyan İmam Kur’an-ı Kerim’in öneminden ve İslam kardeşliğinden söz ediyor. Cuma namazımızı Acaralı, Azeri, Gürcü ve Türk Müslümanlarla birlikte eda ediyoruz. Caminin çevresinde büyük bir inşaat faaliyeti var. Caminin hemen yanı başında küçük bir odada bir cenaze olduğu söz ediliyor. Kameramı alarak cenazenin bulunduğu yere doğru giriyorum. Yüzü açık, makyajlanmış cenaze siyahlar giymiş birkaç kadın tarafından ziyaret ediliyor. Muhtemelen cenaze namazı kılmak üzere getirilen bir cenaze. Tam çekim yaparken cenazenin yüzü kapatılıyor.Bazıları cenazenin bir Hıristiyan aileye mensup olduğunu söylüyorlar. Ancak Gürcistan’da cenaze kültürü çok enteresan. Gürcüler cenazeleri 7 gün mumyalayarak bekletiyorlar. Ve 7 gün boyunca cenaze sahibi cenazeyi ziyarete gelenlere ziyafet veriyor. Şaraplar içiliyor ve cenaze sahibi çok büyük masraflar etmek zorunda kalıyor. Bu sadece Gürcülere ait bir gelenek değil, Orta Asya ve Kafkasya da bu gelenek hala yaşatılıyor. Müslümanların da bu gelenekleri kısmen yaşattıkları bilinmekte.

Tiflis caminin yanında ki Selçuklu ve İran dönemine ait eserler olan hamam, kültür merkezi, tipik mimarisi ve muhteşem kapılarıyla göz ve gönül ziyafeti sunuyor. Kale ve Camii Hamam’ın bulunduğu meydandan muhteşem gözüküyor. Çınar ağaçları altında Azerbaycan eski devlet başkanı Haydar Aliyev’in heykeli dikkatimizi çekiyor. Buradan Kura nehri kenarında Gürcü yemeklerinin yendiği restoranta gidiyoruz. Hamur işi yemekler, fasulyeden yapılan soslar, haşlanmış mantarlar, peynir, fasulye ve patatesli pideler ve salatalarıyla Gürcü mutfağı hem gözümüze hem gönlümüze hitap ediyor. Kura nehrinin çağlayarak aktığı yerde kurulu bu restaurantı ve Gürcistan yemek kültürüyle ilgili belgesel görüntüleri çekiyoruz. Kocaeli heyeti afiyetle yemeklerini yerken bir taraftan da Kura nehrini doya doya seyrediyorlar. Yemekten sonra Kafkaslar ve Orta Asya’nın en büyük kilisesine gidiyoruz. Kilise 1995 yılında yapılmış. Sadece Tiflis’e değil tüm Kafkaslara adeta hükmedercesine yapılan kilisenin içerisinde papazlar ayin yapıyor. Genç ve yaşlı Gürcüler ile dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Hıristiyanlar ayinlerini yaparken, kilise de görevli siyah elbiseli, siyah uzun sakallı ve siyah külahlı papazlar ayin yapan Hıristiyanlarla yakından ilgileniyorlar. Papazlarla belgesel çekimi isteğimiz olumlu karşılanıyor. Orta yaşlı bir papazdan kilise ve Gürcistan’da ki Hıristiyanlarla ilgili bilgiler alarak otelimize dönüyoruz.

TİKA Gürcistan Koordinatörlüğündeyiz

Gürcistan’da şimdi ki durağımız Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı TİKA’nın Gürcistan direktörlüğü oluyor. Koordinatör Resul Durmaz bey bizleri karşılıyor. Kendisiyle daha önce Gürcistan’a geldiğimde belgeseller çekmiştim. Bizlerle yakından ilgilenip sohbet ediyor. Acaralı Müslüman olan film yapımcısı ve senarist Zurap bey ile tanışıyoruz. Zurap bey Acara bölgesinde Rusların yaptığı mezalimle ilgili çok önemli bilgiler vererek, 93 harbinde Acara’dan sürülen 250 bin Acaralı Müslüman’ın dramını film yapmak istediğini, bu konuda Türkiye devleti ve TRT’den destek istediğini açıklıyor. Zurap bey ile özel bir söyleşi yaparak, yaptığı açıklamaları belgesel olarak kaydediyoruz. Zurap beyin ifadesine göre 1878 ile 1911 yılları arasında Rusların sinsi plan ve tezgahı ile 250 bin Acara’lı Müslüman’ın bölgeden çıkartılıp Türkiye’ye göç ettirildiğini, 50 bin Müslüman’ın ise yollarda öldüğünü bilgi ve belgeleriyle açıklıyor. Ruslar, Acara’da bir köyde 400 Müslüman genç, çocuk ve yaşlıyı bir camide toplayarak yaktığını gösteren arşiv belgeleri olduğunu, bu zulmün asıl amacının bölgeden Müslümanları çıkartarak Ermenileri bölgeye yerleştirmek olduğunu açıklıyor. Zurap bey elinde ki 1911 yılına ait çok önemli bilgi ve belgeler olduğunun altını çiziyor. Gerçekten çok önemli bir konu. Araştırılması ve üzerinde durulması gereken önemli bilgiler.

Gürcistan Türk Kolejindeyiz

Gürcistan’da son akşamımız. Kocaeli heyeti Gürcistan Türk kolejinin davetlisi. Gürcistan da 11 Türk koleji ve bir de Uluslarası Karadeniz Üniversitesi bulunuyor. Binlerce Gürcü ve Azeri bu eğitim kurumlarında eğitim görüyor. Gürcistan Türk kolejinde bizleri okul yönetimi karışılıyor. Yemeğin şeref konuğu olan Gürcistan devlet başkanı Saakaşvili’nin annesi Gülikaşvili ile yemekten sonra çaylarımızı içerken okul müdürü bizlere bilgiler veriyor. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu ve geziye katılan belediye başkanları açıklama yapıyor. Uluslarası Karadeniz Üniversitesi’nin rektör yardımcısı da olan devlet başkanın annesi Güli kaşvili Türkçe olarak Gürcistan-Türkiye dostluğuna değiniyor. Güli kaşvali ile de Devr-i Alem programı olarak özel bir röportaj yapma imkanımız oluyor. Gülikaşvili’den Türkiye hakkında, Gürcü-Türk dostluğu ve Türk kadınıyla ilgili düşüncelerini öğreniyoruz.

Gürcistan’a Veda Ederken

Tarihler 24 Eylül 2011. Tiflis’te kaldığımız otelin 16. katında sabah saat 4 sıralarında İngilizce, Gürcüce ve Rusça yapılan korkunç alarm sistemiyle uyanıyoruz. 5 dakika süren alarmda oteli terk etmemiz isteniyor. Büyük bir telaşla yatağımdan fırlıyorum ancak 16. kat…Biraz bekliyorum…Bir İngiliz turist ile koridorda karşılaşıyoruz, yanlış alarm olduğunu söylüyor ve no problem diyor. Tekrar odama çekilerek uyumaya çalışıyorum ama uyumak ne mümkün.

Sabah erken Kura nehrine hakim otelin terasından afiyetle kahvaltımızı yaparak gece yaşadığımız stres ve korkuyu bir kenara atıp güzel duygularla Gürcistan’a veda etmek istiyoruz. Tiflis’in ilk kurulduğu Miskhata şehrine gidiyoruz.  Miskhata şehrinde ki tarihi kilisenin yeniden imar edilmesi ve tepelerde ki kiliseler bölgenin tam bir Hıristiyan kültürü hakimiyeti altında olduğunu gösteriyor. Tipik gürcü mimarisiyle yapılmış evin önünde kokulu Karadeniz üzümü asmasından ev sahibinin izniyle doya doya kokulu üzüm yiyoruz. Üzüm ziyafetine Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve beraberindekiler de katılıyor. Afiyetle üzüm yedikten sonra Miskhata şehrinden hava limanına gitmek üzere yola çıkıyoruz. THY uçağı ile İstanbul’a gelmek üzere Gürcistan’a veda edip, bulutlu ve fırtınalı Kafkas dağlarını uçağımız türbülansa girip çıkarak geçiyor. Türk hava sahasına girdiğimizde içimiz ferahlıyor. Bulutsuz ve sakin bir hava da 2 saatlik bir yolculuktan sonra İstanbul Yeşilköy havalimanına geliyoruz. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Gürcistan kültür gezisi ile ilgili basında yer alan haberini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kocaeli Büyükşehir  Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu Başkanlığında ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri ve gazeteciler Gürcistan’da dostluk köprüsü kurdu.

Kocaeli’den Gürcistan’a kültür çıkarması

Gürcistan’a giderek gönülleri fetheden Kocaeli heyeti önemli görüşmeler yaparak, iki ülke arasında ki tarihi ilişkilere vurgu yaptı ve dostluk köprüleri kurarak yurda geri döndü.

21-24 Eylül 2011 tarihlerinde Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile ilçe belediye başkanları Gebze’den Adnan Köşker, Dilovası’ndan Cemil Yaman, Kartepe’den Şükrü Karabacak, Körfez’den Yunus Pehlivan, Kandıra’dan Cengiz Kan, Gölcük’ten Mehmet Ellibeş ile büyükşehir meclis üyeleri ve gazeteciler Gürcistan’ın Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Batum ile Tiflis’te kültür ve tarih gezisi yaptı. Heyet, Batum Belediye Başkanı, Başkonsolosu, TİKA Gürcistan Koordinatörlüğü ile Cumhurbaşkanı Saakaşvili’nin annesi ile görüşmeler yaparak Kocaeli hakkında bilgiler verdi.

KBB’den  Komşu  Ziyareti

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’nin komşusu ülkelere düzenlediği ziyaretler Gürcistan ile devam etti. Bulgaristan, Yunanistan ve Suriye’nin ardından Büyükşehir heyetinin durağı, tarihi ve kültürel bağlarımızın çok eskilere dayandığı Gürcistan oldu. 4 günlük ziyaret boyunca Gürcistan’da sıcak ve samimi bir ilgiyle karşılanan Büyükşehir heyeti, resmi temaslarda da bulundu.

Başkan Karaosmanoğlu, belediye başkanları ve meclis üyelerinden oluşan heyet, Gürcistan’da Batum, Kutaysi, Tiflis ve en eski yerleşim yerlerinden biri olan Miskheta şehirlerini ziyaret etti.

Batum  Belediyesi’ne  Dostluk  Ziyareti

Başkan Karaosmanoğlu, belediye başkanları ve meclis üyeleri ilk olarak Gürcistan’ın Özerk Acara Cumhuriyeti Batum Belediye Başkanı Robert Chkhaidze’ye konuk oldu. Başkan Karaosmanoğlu ile Kocaeli heyetini samimi bir havada karşılayan Chkhaidze, kendilerini Batum’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Gürcistan ve Batum’da son yıllarda yaşanan hızlı değişimi aktaran Chkhaidze, Batum’da sundukları belediyecilik hizmetleriyle ilgili de bilgi verdi. Batum Belediye Başkanı Chkzaidze’ye kendilerini ağırlamalarından dolayı teşekkür eden Başkan Karaosmanoğlu da, geçmişe dayanan tarihi ve kültürel bağların yanı sıra Gürcistan’dan Kocaeli’ne yerleşen çok sayıda kişinin de bulunduğunu hatırlattı.

Türkiye’nin Batum Başkonsolosu

Kocaeli heyeti, temasları çerçevesinde Türkiye’nin Batum Başkonsolosu Ercan Özten’i de ziyaret etti. Kocaeli heyetini Batum da görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkonsolos Özten, Türkiye ile Gürcistan arasındaki ekonomik, sosyal, siyasi ve turistik ilişkilerle ilgili heyete bilgi verdi. 1922 yılında kurulan Batum Başkonsolosluğu’nun Türkiye’nin en eski temsilciliklerinden biri olduğunu hatırlatan Özten, Batum da yaşanan hızlı gelişme ve Türkiye ile gelişen ilişkilere de değindi.

Tiflis’te Türk Okulunu Ziyaret

Gürcistan’ın kültürel ve tarihi mekânlarını inceleyen büyükşehir meclisi üyeleri, Tiflis şehrinde yer alan bir Türk okulu olan Çağlar Eğitim Kurumları’nı da ziyaret etti. Kocaeli heyetini burada Çağlar Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Adem Önal’ın yanı sıra Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin annesi Prof. Dr. Giuli Alasania da karşıladı. Uluslararası Karadeniz Üniversitesi’nin rektör yardımcılığı görevini de üstlenen, Türk dostu olmasının yanı sıra Gürcistan’daki eğitim faaliyetlerini de yakından destekleyen Prof. Dr. Alasania, Başkan Karaosmanoğlu ve Kocaeli heyetine yakın ilgi gösterdi.

Saakaşvili’nin Türk Dostu Annesi

Ziyarette bir konuşma yapan Alasania, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin karşılıklı girişimlerinin Türkiye-Gürcistan arasındaki iyi ilişkiler ve dostluğun gelişmesine sunduğu katkıya değindi. Saakaşvili’nin annesi Prof. Dr. Giuli Alasania, Kocaeli heyetinin Gürcistan’a düzenlediği ziyaretin bu dostluğa katkı sunacağına inandığını söyledi ve teşekkürlerini iletti.

Dostluk ve Kardeşliğe Katkı

Hanımefendiyi saygıyla selamlıyorum” diyerek sözlerine başlayan Başkan Karaosmanoğlu, ”Yurt dışındaki Türk okullarının dostluk, kardeşlik ve iletişimin artırılması noktasında büyük katkıları bulunuyor. Ayrıca bölgeye huzur, kardeşlik ve kalkınma getirecek adımların atılması bizi mutlu ediyor” ifadesini kullandı. Başkan Karaosmanoğlu ile belediye başkanları, buluşmada yaptıkları konuşmalarda Kocaeli’nde Gürcistan’dan gelen çok sayıda kişinin yaşadığını ve onların halen bu ülkede akrabalarının bulunduğunu hatırlattı.