Sözde müttefik ABD’nin apaçık şekilde, cüretkâr biçimde Türkiye aleyhinde yapmadığı hile hurda kalmadı. Sn. Özcan Yeniçeri, bunu çok güzel, yerinde ve zamanında, çok veciz şekilde dile getirmişdir. Fevkalâde ciddî ve gerçekleri gözler önüne seren, uyarıcı bir makale. Eline sağlık üstad diyor, aynen sütunlarıma alıyorum:
Türkiye dünyanın en stratejik coğrafyalarından birisinin üzerinde bulunuyor. Türk milletinin etrafındaki ülkelerle, millet ve etnik yapılarla tarihten, coğrafyadan, kültürden gelen ihtilafları var. Arz-ı Mev’ûd, Megalo İdea, Büyük Ermenistan ve Büyük Kürdistan kavramları herkesten daha çok Türk Milletini ve Türkiye coğrafyasını ilgilendiriyor…
Okyanus ötesinden gelip, Türkiye’nin düşmanlarını silâha boğan, Türkiye’ye karşı olmadık provokasyonların altına imza atan ABD’ye sürekli olarak “Niyetinin farkındayım.” mesajı verilmelidir. Türkiye’deki darbeler dahil olmak üzere FETÖ, PKK, IŞİD terörünün arkasında ABD’nin olduğu yüzüne vurulmalıdır.
ABD, Türkiye’ye dost ya da müttefik olmuş olsaydı; Türkiye düşmanı PKK’ya hamilik etmezdi. PKK’ya hamilik eden bir devletin, Türkiye’de üs bulundurması da, düşünülecek bir konu bile değildir.
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna haber ajansı: “ABD’nin 2016 yılında Ukrayna-Türkiye ortak projesini engellediği, ABD’nin Ukrayna-Türkiye anlaşmasına şiddetle karşı çıkmasının nedeni olarak, Türkiye’nin kontrolsüz güçlenmesinden korktuğunu” iddia etti.
Sözde müttefik ABD; İngiltere, Fransa, Suudî Arabistan ve Ürdün’le Ocak ayında gerçekleştirdiği ve yeni Orta Doğu stratejisi üzerinde çalıştıkları gizli toplantıyı; Türkiye’yi dışlayarak yapıyor.
Toplantı “Türk-Kürt çatışmasına odaklı” olarak düzenlenmiş. ABD, bütün hesaplarını bölgede çıkacak İsrail-İran ve Türk-Kürt savaşı üzerine kurmuş durumdadır.
Türkiye’nin millî varlığını, sınırlarını ve güvenliğini korumak amacıyla başlattığı Afrin harekâtının önünü kesmek için, ABD elinden her geleni yapıyor. Türkiye’nin millî güvenliği için meşru müdafaa bağlamında yapmak zorunda kaldığı Zeytin Dalı Harekâtının, utanmadan müttefiki PKK / PYD’nin dikkatini dağıttığını söylüyor. ABD Sözcüsünün “ABD Başkanı Donald Trump, IŞİD’i bahane olarak kullanıyor ama bizim Suriye’de kalıcı olmamız lâzım” sözleri her şeyi anlatıyor.
ABD, bölgede zayıf ve bölünmüş bir Türkiye yaratmaya çalışmaktadır. İsrail’in oldubittilerini sineye çeken bir Türkiye’yi yaratmak için, var gücüyle çalışmaktadır.
Türkiye’yi bölgede durdurmak ve durduramasa da harekâtı sınırlandırmak için, elinden ne geliyorsa onu yapıyor. Son BMGK kararını da ABD bu yönde yorumluyor. Sözcü, Suriye’de Zeytin Dalı Harekâtını sürdüren Türkiye için, “BMGK’nın aldığı ateşkes kararını yeniden okumalarını tavsiye ederiz” diyor. Her gelişmeyi ABD; terör örgütünü korumakta kullanıyor.
Dahası ABD, işi açıktan Türk-ABD savaşından söz eder noktaya taşımıştır. CIA eski Başkanı David Petraeus’a olası bir Türk-ABD sıcak çatışmasında neler olabileceği sorusu soruluyor.
Onun cevabı şöyle oldu:
“Orada durup iki defa düşünmeleri lâzım. Türklerden bahsediyoruz, kontrolümüzdeki Araplardan değil. Düzenli taktik ve bizde bile olmayan disiplinli bir orduya sahipler. Geri çekilme gibi bir huyları yok. Ve bu olasılığı hiç düşünmüyorlar. Topyekûn savaşan bir millet. Olasılık hesapları yapmıyorlar, akıllarında toprakları ve dinleri varsa kaygılanıp sonlarını düşünmüyorlar.”
PKK / PYD, İran’dan daha çok Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere kurgulanan, beslenen, donatılan ve yönetilen bir terör örgütüdür. Türkiye’nin karşısında terör örgütü PKK değil ABD’nin kullandığı bir enstrüman (bir âlet) vardır. TSK’nın PKK’yı defalarca ezmesine karşın hâlâ varlığını sürdürebilmesi, ABD’nin kullanım karşılığında verdiği desteğe bağlıdır.
Bu şartlarda Türkiye ve ABD arasında Mart ayında başlayacak görüşmelerde, önemli bir ilerleme sağlanma imkânı yoktur. Türkiye hesabını buna göre yapmalıdır. (Yeniçağ, 2 Mart 2018)