Ameller Niyetlere Göredir

114

 

Yüce Allah, insanları ve cinleri kendisine kulluk/ibadet etsin diye yaratmıştır. (Zâriyât, 51/56) Bunun içindir ki, insanın en önemli ve öncelikli görevi Allah’a kulluk etmesidir.

Yaratılışın gayesi ve Yüce Allah’a bağlılığın açık bir göstergesi olan ibadetler, sırf Allah rızası gözetilerek yapılmalıdır. Çünkü Allah’ın emri olan ibadetler, halisane bir niyetle yapıldığında makbul olur. Bu nedenle dinimizde niyet, ibadetlerde şart koşulmuştur.

İnsanın bütün söz ve davranışları Allah Teâlâ nezdinde ancak niyetine göre değer kazanmaktadır. Buna göre; Allah’ın rızasını gözetmeyen bir niyetle yapılan amelin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, ibadetlerin makbul olmasının, sırf Allah’ın rızası gözetilerek ve ihlâsla yapılmasına bağlı olduğu bildirilmiştir: “De ki: “Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.” (Zümer, 39/11) “Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine, 98/5)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur: “Ameller ancak niyetlere göre değer kazanır. Kişi neye niyet ettiyse onun karşılığını alır…” (Buhârî, Îmân, 41; Müslim, İmâre, 155) Başka bir hadis-i şerifte ise; “Şüphesiz Allah Teâlâ, sadece kendisi için ve ancak kendisinin rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder” (Nesâî, Cihad, 24) buyrularak, yapılan ibadetlerin makbul olması için sırf Allah rızasını kazanmak niyetiyle yapılmasının şart olduğu vurgulanmıştır.

Bütün ibadet ve hayırlarını halisane niyetlerle yapan kimseler Yüce Allah tarafından şöyle övülmüştür: “Temizlenmek için malını hayra veren en muttakî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır. O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz.(Yaptığı iyiliği) Ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar). Elbette kendisi de hoşnut olacaktır.” (Leyl, 92/17-21)

Niyetin etkisi o kadar büyüktür ki, insanın davranışlarının mahiyetini değiştirir. Sıradan davranışlar güzel niyetlerle ibadete dönüştüğü gibi, halis olmayan niyetlerle yapılan ibadetler de insanı günaha götürür.  Aynı şekilde niyet ile âdetler ibadet haline dönüşürken, ibadetler de âdet haline gelebilir.

Örneğin bir kimsenin gelip geçenlere zarar vermesin diye yoldaki taş, çalı vb. şeyleri kaldırıp atması ona sevap kazandırır. Diğer yandan gösteriş için yani insanların takdirini kazanmak veya başka bir dünyevî menfaat elde etmek için yapılan ibadet, iyilik ve hayırlar insan için ağır bir vebal olmaktadır. Yine bir Müslüman, meşru yollardan kazanarak ailesinin geçimini sağlamak düşüncesiyle çalışırsa, ibadet sevabı kazanır. Demek ki, insanın ne yaptığı değil, neyi niçin yaptığı daha önemlidir.

Bir kimse yaptığı bir işi sadece Allah’ın rızasını kazanmak niyetiyle yaparsa, hem dünyada hem de ahirette onun karşılığını fazlasıyla görür. Sadece insanların beğenisini kazanmayı ve dünyevî menfaat temin etmeyi düşünenler ise dünyada kazançlı çıksalar bile ahirette bir şey elde edemeyeceklerdir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) insanların ahirette niyetlerine göre diriltileceklerini haber vermiştir. (Buharî, Büyû’, 46; Müslim, Fiten, 4-8) İnsanın her istediği iyiliği yapmaya gücü yetmeyebilir, fakat samimi niyeti sayesinde birçok sevap elde edebilir. Zira Müslümanın ibadet, hayır ve iyilik yapma konusunda kalbinden geçen samimi isteği de ibadet olarak değer kazanmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Mü’minin niyeti amelinden daha hayırlıdır.” (Heysemî, I, 61; Suyûtî, Câmi, II, 194) Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Allah yolunda şehit olmayı samimi bir şekilde istediği halde bu arzusuna kavuşamayıp yatağında ölen kimsenin şehit sayılacağını haber vermiştir. (Müslim, İmâre, 156, 157)

Yüce Allah, insanın tüm davranışları, sözleri hatta kalbinden geçen bütün düşüncelerinden haberdardır, O’na hiçbir şey gizli kalamaz. (Âl-i İmrân, 3/29) İnsanlar, bütün söz ve davranışlarından ancak niyetlerine göre sorumlu tutulacaklardır.

O halde; niyetlerimize dikkat etmeli; bütün işlerimizi, ibadetlerimizi ve iyiliklerimizi sırf Allah rızası için yapmalıyız.