[Ey vah, fukaranın beli büküldü.
Medet ticaretin gücüne kaldı,
Eyileralemden göçüp gitti,
İşler zamanenin piçine kaldı.]
Rahmetli babam her çocuğu için doğdukları güne ait takvimden bir yaprağı alıp saklamayı adet edinmiş olacak ki; benim doğum tarihimi taşıyan bir takvim yaprağını da evraklarının arasında muhafaza etmişti.
1961 yılında bu evraklar arsında gördüğüm bu takvim yaprağının arkasındaki şiiri belki de içinde argo olduğu için dikkatimi çekti ve ezberledim. Yukarıya aldığım şiirin diline dokunmadan yazarak sizlerle paylaşmak istedim.(orijinalliği bozulmasın diye,argosuna dokunmadım)
Dün ne idiyse bu gün de zamanın pek değişmediğini bu şiirin mısralarında gördüm. Fakirlik her zaman olmuştur. Tüccarların çoğu daima haksız kazanç elde etmeye gayret etmiştir. İyi bildiğimiz, aklına,ahlakına itibar ettiğimiz insanlar bu fani alemden, bakî aleme gittiklerini ibretle gördük. Aklına ve ahlakına güvenilmeyen kimselerin zamana göre izafi itibar sahibi olduklarını maalesef gördük. Değerler ile kıymetlerin yer değiştirdiğini,ayakların baş,başların ayak yapıldığı zamanları da gördük.
Sonuç olarak;geçmişe ve geleceğe hayıflanmanın bir espirisinin olmadığını geçte olsa anladık. Eflatun’un dünyanın ahvali ile ilgili tespitleriyle, bu günün durumunun aynı olduğu, sadece farkın ambalajında olduğunu da gördük.
Bütün mesele hilkatte toplanmaktadır.
1947 yılına ait takvim yaprağı, nasıl bu güne bir kaynak oluyorsa,sözün uçtuğu ve fakat yazının kaldığı bir gerçeği kendini göstermiş olmaktadır.
Arkadaş çevrem belagat ve feraset sahibi insanlardan oluştuğu için Allah’a (C.C.) daima şükretmişimdir. İşte bu çevre daima arkadaşlarımızı yazı yazmaya ve eser bırakmaya teşvik etmiştir. Zira yazılan ve basılan her yazı,dergi,kitap vesaire. Geleceğe bir mirastır. Bu mirasımız gelecekteki nesillerin bu günü anlamalarına ve geleceklerini bu bilgiler üzerine inşa etmeleri için gençlere bir rehber olacaktır. Bilginin kaynağı dün olduğu gibi,bu gün ve yarında yazılı belgeler olacaktır.
Bu cümleden olarak sizlere üç yeni eserden bahsedeceğim.
Bunlardan biri; Sayın Prof. Mustafa E. ERKAL beyefendinin “ANILAR ve DEĞERLENDİRMELER Fakültede 43 yıl” adlı eseridir. Bir ömür süresi gibi fakültede geçirilen kırk üç yıllık tecrübe ve bilgi birikiminden süzülen damlaları bu günden geleceğe aktaran yazar, en olgun çağını yaşadığını bu eserinde görmemiz mümkündür. Dünden gelen ve bu günde yaptığı tespitlerin gelecekte bunlardan ders çıkartılması gerektiği düşüncesi ilk aklıma gelen fikir oldu.
Geçmişteki olayları bilmeyen bir gelecek neslin,gelecekte doğru adımlar atması mümkün değildir. Bu eser sosyal olaylara ve özellikle siyasal bilgilere ilgi ve alaka duyan gençlerin ve genç kalanların okuması gereken bir eserdir.
İkicisi;Hoca Ahmet Yesevi Vakfının Başkanı araştırmacı, tarihçi yazar Sayın Erdoğan ASLIYÜCE’nin “BOSNA-HERSEK’TEN KOSOVA’YA” adlı kitabı olup, Bosna ve Kosava’nın bu günkü durumunu gözler önüne sermektedir. Yazar gezerek edindiği tespitlerini bizlere aktarmaktadır. Diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de kendine has akıcı bir dil kullanmaktadır.BOSNA-HERSEK’TEN KOSOVA’YA adlı kitap Yesevi Yayıncılık Reklam Turizm ve Film Yapımcılığı San. Tic. Ltd. Şirketi tarafından yayım hayatına katılmıştır.
Üçüncü esergenç yazarlarımızdan Volkan BEYAZ’ınilk eseri olup, titiz bir araştırmanın mahsulü olan “İHTİLALLERDE TÜRK BASINI” adlı eseridir.Bilge Oğuz Yayınları arasında neşredilmiştir.
Her üç kitap ta bir solukta okunacak akıcılıkta yazılmış eserler olup,akıl ve ahlakına güven duyulan bu yazarların daha fazla eser vermeleri için Allah (C.C.) dua ve niyazda bulunmaktayım.
Bir hususu özellikle siz Sayın okurlarla paylaşmak istiyorum. “İşler zamanenin p…ine kaldı.” Mısrasını yazıp yazmama konusunda çok tereddüt ettim. Ancak bazen bir kelime çok şeyi ifade ettiğinden, özellikle Neyzen Tevfik ve Sizlerin affına sığınırım. Sağlıcakla kalın.