Öncesi ve Sonrasıyla Köy – Kent -5-

82

 

Köyüme bilen için değer biçilmez

İstanbul’un suyu kokar içilmez

Nüfus kalabalık adam seçilmez

Seni ıssız koydu zalim İstanbul

 

Mesafesi yakın köyler arası

Şimdiki halin yürekler yarası

Cüzdan kabartırdı koyun parası

Seni ıssız koydu zalim İstanbul

 

Ağıllar boş kalmış koyunlar dolmaz

Yeni nesil senin kıymetin bilmez

Üç beş sene sonra kimseler kalmaz

Issız koydu seni zalim İstanbul

 

Angıtlar yüzerdi yayla’m gölünde

Kaldın artık Türkköyü’nün elinde

Evler yok olmuş da taşlar yerinde

Viran olmuş o yaylaya ne dersin

 

Çardaklıyı topla bir mahalle olmuyor

Tarlalar unutmuş herk’i bilmiyor

Ne kötülük yaptın ki kimse durmuyor

Viran kalmış Çardaklıma ağlarım

 

İçerdik tas ile suyu küplerden

Korur imiş bizi bütün dertlerden

Organlar çürüyor içtiğimiz haplardan

Anılmaya değersin Çardaklı köyüm

 

Yaylanın altında yorgun yokuşu

Erdemden gelirdi nefis kokusu

Ne tatlıydı o Vereb’in uykusu

Issız koydu seni zalim İstanbul

 

Bu gurbet hepimizin  büktü belini

Hangi haneye baksan kapısı kilitli

Yüz elli hane herkes bir yana gitti

Seni garip koydu zalim İstanbul

 

Anılarımı köyüm getirdim dile

Burda zenginlere olduk birer köle

Gün gelecek herkes dönecek evine

Seni ıssız koydu zalim İstanbul

 

Beş köyü toplasan bir köy olmuyor

Ambarlar boşalmış buğday dolmuyor

Boşalmışın köyüm yüzün gülmüyor

Issız koydu seni zalim İstanbul

 

Bereketi bitmezdi ambarda unun

Hastalığa ilaçtı Göz Tarla suyun

Tanımaz oldu artık baba oğlun

Issız koydu seni zalim Ankara

 

Kadın kızın elekle un elerdi

Anneleri yavruların belerdi

Koyun kuzu dağı taşı delerdi

Kapıları kilitli koydun İstanbul

 

Çise dumanlıdır yaylanın başı

Sap saman doluydu harmanın başı

Tanımıyor şimdi kardaş kardaşı

Seni garip koydu zalim İstanbul

 

Sabah kahvaltısı sandeviç pasta

Taş gibi insanlar burada hasta

Senin hasretinden çokları yasta

Issız koydu seni zalim İstanbul

 

Herkes kapısına kilit vuruyor

İçinde insan yok evler duruyor

Yazın bari birkaçları geliyor

Garip koydu seni zalim İstanbul

 

Issız kaldı Çardaklının yaylası

Mis gibi eserdi köyün havası

Olsa da bir yesem kesme çorbası

Issız koydu seni zalim İstanbul

 

 

 

Önceki İçerikMuzaffer Özdağ ve Ülkücü Hareket
Sonraki İçerikPolitika ve Siyaset
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.