17 Aralık’ta başlayan “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” sonrası AKP cephesinden en çok duyduğumuz cümle bu: “Zamanlaması manidar.”
Yani hem 4 Bakanın hükümetten ayrılmasına yol açan ve hem de içlerinde bakan çocukları ile Halkbank Genel Müdürünün de bulunduğu şüphelilerin tutuklanmasına yol açan soruşturmanın (siyasi sonuç doğuracağı için) zamanlaması manidarmış!
Bu soruşturmadan başka hükümetin bu güne kadar görülmemiş bir pervasızlıkla yaptığı engellemelere maruz kalan ikinci büyük yolsuzluk operasyonun ucu da, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile bizzat Başbakan’a ulaşmakta imiş. Her iki soruşturmanın maksadı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde R. Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini engellemekmiş. Bu sebeple bu operasyonun zamanlaması da manidarmış!
AKP ve hükümet yandaşlarına öncelikle sormamız gereken soru şu: Önümüzde 30 Mart tarihinde yerel seçimler, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Haziran 2015’de Milletvekili Genel Seçimleri var. Bu yolsuzluklar Cumhurbaşkanlığı veya genel seçimlerden önce ortaya çıksaydı, zamanlaması manidar olmaktan çıkacak mıydı?
Zamanlamanın manidar bulunmaması için, savcılar size göre ellerindeki delillere rağmen hangi vakte kadar soruşturmayı bekletmeliydi?
****************************************
SON YILLARIN ZAMANLAMASI MANİDAR BAZI OLAYLARI
Aşağıdaki olayları Yılmaz Özdil‘in “Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda” adlı kitabının sadece 2010-2012 bölümünden seçtim. Kitabın tamamını okuyunca 11 yıllık AKP döneminin, gerçekten “zamanlaması manidar” olan nice “tesadüflerle” dolu olduğunu görüyoruz.
A- KASET OPERASYONLARI: 12 Haziran 2011 seçimlerine bir sene kala, CHP Kurultayından 15 gün önce çıkan kaset sebebiyle Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanlığından ayrılması sağlandı. Baykal istifa açıklamasında “Pensilvanya”nın iyi niyetine inandığını söyledi. Daha sonra seçim arifesinde “kaset mağduru” 10 MHP yöneticisinin istifası gerçekleştirildi. Neticeleri ve zamanlaması itibarıyla şüphesiz manidardı.
Ama bugün Yolsuzluk Operasyonunun zamanlamasını manidar bulan hükümet bu komploları açıklığa kavuşturmak için bugüne kadar kılını bile kıpırdatmadı.
B- MAHKEME KARARLARI İLE TSK’YA OPERASYON: 2011 yılı Yüksek Askeri Şûra toplantısına bir hafta kala 28’i general 102 muvazzaf subay hakkında yakalama kararı çıktı. Balyoz davasında verilen bu ara kararın zamanlaması da manidardı. Çünkü yakalama kararı çıkarılan subayların neredeyse tamamı terfi listelerinde birinci sıradaydı.
Şûra’da Kuvvet Komutanlıklarının görüşüleceği gün, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmasına kesin gözüyle bakılan 1’inci Ordu Komutanı Hasan Iğsız “acil” koduyla Ergenekon’dan ifadeye çağrıldı. “Zamanlamasını manidar bulması” gereken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından veto edilen Hasan Iğsız emekli edilerek tasfiye edildi.
Necdet Özel, Jandarma Genel Komutanı yapıldı. Jandarma Genel Komutanı Atilla Işık istifa edince Necdet Özel’in ileride Genelkurmay Başkanlığı yolu kapanmış oluyordu ki, Balyoz Davasına bakan Mahkeme 102 subay hakkındaki tutuklama kararını kaldırdı. Böylece Necdet Özel’in ileride Genelkurmay Başkanı olabilmesi için gerekli atamalar yapılabildi. Bu arada Balyoz’da ismi geçen subayların terfisi durduruldu. Hükümetten bu Mahkeme kararlarının zamanlamasının manidar olduğuna dair bir yorum işitmedik.
2012 Yüksek Askeri Şura’sına 48 saat kala da Ege Ordu Komutanı, Genelkurmay İstihbarat Başkanı, Genelkurmay Adli Müşaviri ve E. Orgeneral Hasan Iğsız hakkında yakalama kararı çıkması da manidardı. Genelkurmay Başkanı ve 4 Kuvvet Komutanı istifa ettiler. Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel Genelkurmay Başkanı oluverdi.
Yalçın Akdoğan’ın “Ordu’ya KUMPAS kurdular” diye açıkladığı olaylardan bazıları bunlar olsa gerektir.
C- YARGIYA MÜDAHALELER: Aşağıda örneklerini verdiğim, yargılamalara müdahalelerin zamanlamasının manidar olup olmadığına siz karar veriniz.
a. Balyoz Davası’nın başlamasına 48 saat kala davaya bakacak Mahkeme Başkanı HSYK tarafından görevden alındı. Bu Mahkeme Başkanı uzun tutukluluğa karşıydı, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tahliyesine karar vermişti. Onunla beraber Dursun Çiçek’in tahliyesine karar veren 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı da görevden alındı.
b. Deniz Feneri‘nin Türkiye ayağını soruşturan Ankara’daki savcılarımız Frankfurt’a 853 gün sonra gelebilmişlerdi. Önce Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılardan sorumlu olan iki Başsavcı Yardımcısı, sonra soruşturmayı yürüten 3 savcı HSYK tarafından görevden alındı. Yetmedi savcılar için dava açıldı, 11’er yıl ceza istendi.
c. Ergenekon’dan tutuklu teğmenin cep telefonuna polisler tarafından terör örgütü üyelerine ait numaraların yüklendiği ortaya çıkmıştı. Hangi polisin yaptığı bile belli iken, teğmen bu “delil” sebebiyle 32 ay hapis yattı. Buna karşılık polislerin ifadesi iki sene sonra alındı, beş defa savcı değişti, yargılama uzadıkça uzadı.
d. Hanefi Avcı, Emniyetteki Cemaat yapılanmasını anlattığı kitap yayımlandıktan bir ay sonra, “Devrimci Karargâh” adlı terör örgütüne yardım etmekten tutuklandı. 15 yıla mahkûm oldu. Ömrünü terör örgütleriyle mücadele ederek geçiren Avcı’ya isnat edilen suç ilginçti.
Aynı konuda “İmamın Ordusu” konulu bir kitabı yazdığı haberi çıkan Ahmet Şık‘ın tutuklanması ve basılmamış kitabının kopyalarının imha edilmesinin de “zamanlaması manidar” bulundu. Kimilerine göre “dokunan yanar” mesajı veriliyordu.
e. Ergenekon Davasına bakan Mahkeme Başkanı Bolu’ya tayin edildi. Mahkeme Başkanı, Balbay ve Haberal’ın milletvekili olduklarını “kaçma şüphesi olamayacağı” gerekçesiyle tahliye edilmesi gerektiği görüşündeydi. Diğer iki hâkim ise tahliyelere karşıydı.
D- ATEŞKESLERİN ZAMANLAMASI: PKK’nın her seçimden önce “ateşkes” ilan etmesini “zamanlaması manidar” diye yorumlayan bir AKP’li gördünüz mü?
E- MUHALEFET BIRAKILMADI: Esasen bu “zamanlaması manidar” olaylar taa 2002’de başlamıştı. İsmail Cem yeni parti kuracakken Kemal Derviş‘in son anda desteğini çekmesiyle İsmail Cem bertaraf edilmişti. Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu‘nun ortaklığı esrarengiz bir katakulli sonucu tasfiye olmuştu. Cem Uzan yurtdışına kaçmak zorunda kalmıştı. Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek Silivri’ye gönderilmişti. Muhsin Yazıcıoğlu‘nun helikopteri düşmüştü. Deniz Baykal‘ı kaset götürmüştü. MHP Genel Başkan Yardımcılarına da kaset operasyonu yapılmıştı. Böylece adeta muhalefette oy verecek parti kalmamıştı. Bu olayların oluş tarihlerine bakınca her birinin zamanlamasının çok manidar olduğu görülecektir.
F- SORUŞTURMALARIN ENGELLENMESİ DE MANİDAR:
Yolsuzluk soruşturmalarını etkisiz bırakmak için 17 Aralıktan bu yana başta Emniyet’te olmak üzere bürokrasideki toplu tayinler yapılmakta. Hükümet Adli Kolluk Yönetmeliği’ni değiştiremedi. Şimdi kuvvetler ayrılığını yok edecek şekilde HSYK’nın yapısını ve işleyişini değiştirmeye çalışmakta. Bu yapılanların da zamanlaması manidar bulunmakta.
Ne manaya geldiği ise kamuoyunda çok iyi anlaşılmaktadır.