Bu yazıyı Zaman Gazetesi’nde spor yazarlığı yaparken yaklaşık 10 yıl önce kaleme almışım. Bana Simon Kuper denen adam bir formül öğretti: “Futbol Asla Futbol İçin Değildir” diye… Futbol da olaylar oldukça, bu formülü hatırlıyorum. Bu hafta sonu oynanan ve yarıda kalan Beşiktaş – Galatasaray maçında olanlar da bana bunu yeniden hatırlattı. Onun için on yıl önce yazdıklarımda ne kadar haklıymışım diye düşündüm. Ben bunları kaleme alırken şike davası, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın cezaları falan filan ortada yoktu. Ama futbolun siyaset, devlet, sermaye vs. tarafından kullanılarak pisletilmesi hep vardı. Hem de bütün dünyada ! Okuyun ve siz karar verin….
Temiz futbol istiyoruz…
Üzülerek ifade etmeliyim ki, futbol artık spor değil. Bundan sonra yapılacak olan her şey, futbolu yeniden bir spor dalı haline getirmek için olmalıdır.
Futbol oynandığı süreç içerisinde, insanların ilgisini inanılmaz bir şekilde çekti ve onları etkiledi. Bunu gören paranın hükümdarları da futbola el atmakta gecikmedi. Futbolda yozlaşma böylece başlamış oldu.
Akıtılan ter, forma rengi, futbolun yıldızları, şeref gibi birçok husus bir zamanlar çok önemliydi. Futbolcular; sahada hakemin elini öpecek kadar saygılı, güven duyuyorlardı. Hata yapan sabaha kadar uyuyamıyor, oyundan ihraç olan futbolcu utancından ne yapacağını şaşırıyordu. Kulüp başkanlarına küfür yoktu. Kimse kimseye küfür ve kötü söz etmezdi. “Ya ya ya, şa şa şa bizim takım çok yaşa” tezahuratı ne güzeldi.
Futbol kirlendi. Bu kir kolay çıkacakmış gibi de durmuyor. Bizim futbolumuz da bu kirlenmeden nasibini kaçınılmaz bir şekilde aldı. Onun için, futbol seyircisi tribünlerden kaçıyor ve halk ilgisini başka alanlarda yoğunlaştırıyor. Göreceksiniz kirli futbol bir gün aniden çökecek. Nedeni ise, futbolun doğallığından uzaklaşılmış olmasıdır.
Avrupa 2004 Futbol Şampiyonasını düzenlemeye hazırlanan Portekiz geçtiğimiz günlerde Altın Düdük Operasyonu” ile sarsıldı. Portekiz Futbol Federasyonu Başkanı ve MHK başkanı tutuklandı. Skandalın nedeni ise federasyon başkanı ve MHK başkanının, hakemlere para karşılığında, bazı kulüpler lehine karar vermesi yönünde baskı uygulaması olarak gösteriliyor. Gözaltına alınanlar arasında hakemler de var. Şimdi git bu Portekiz’e Avrupa 2004’e katıl. Gitsen ne olur, gitmesen ne olur? İnsanın bütün zevkini öldürür bu hadiseler. Futbol şirketleşmiş artık! Bu şirketin dini, imanı para. İngiltere’nin dev kulübü Manchester United, Uzakdoğu’da işletmeler açıyor. Neymiş efendim, M. United’ın oralarda kırk milyon taraftarı varmış. Onlar da sadece futbol kulübü değil aynı zamanda ticari bir marka olduklarından oralarda mağazalar, restorantlar açacaklarmış. Bu yapılanların futbolun ruhu ile ne ilgisi var? Sen İngiltere’nde kal, kendi şehrinde, Old Trafford’da futbolunu oyna, hepimiz mutlu olalım. Ne işin var, para peşinde Uzakdoğu’da…
Futbolun kirliliğinden ister istemez etkilenen ülkemde de yıllardır garip işler oluyor. Futbol Federasyonu ise sessiz. Tehditler, baskılar, toplu adak kurbanı kesim törenleri, spor yazarlarının dövülüp, kurşunlanması, hakem-mafya ilişkileri futbol liglerini dizayn etme hastalığı, tetikçiler, köstebekler, federasyonun kararlarında çifte standartlar, hatır şikeleri, teşvikler ve her biri ayrı araştırma konusu olacak olan nice futbola ilişkin konular.
Özellikle vurgulamak gerekir ki, bunlar bugün ortaya çıkmadı. Yıllardır bu sorunlar çözümsüz bir şekilde devam ediyor. Ç.Rize-A.Sebat maçına ait iddialar ve Yılmaz Vural’ın tavırları, şaşkınlıkla karşılanacak olaylar değil. Futbolun bu mevsiminde bunlara alışığız. Geçen sene, evvelki sene, daha evvelki sene bunlar olmadı mı? Gelin son haftalarda futbol daha da kirlenmesin diye hassas olalım. Temiz futbol istiyorsak bunun iradesini ortaya koyalım. Başarmak için önümüzde Futbol Federasyonu’nun gene kurulunun da olması büyük şanstır. Hepimizin “temiz futbol” isteğinde olduğuna kuşku yoktur. O halde ne duruyoruz.