Yüce dinimiz İslam, cami ve mescitlerin inşasına, maddî ve manevî yönden imarına büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.”(Tevbe, 9/18)
Hz. Peygamber (s.a.s.) de bir hadis-i şerifte, “Kim bir mescit inşa ederse Allah da ona cennette bir köşk ihsan eder” (Müslim, Mesâcid, 25) buyurarak, cami ve mescit yaptıranları cennetle müjdelemiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) camilerin inşası, tamir ve bakımı kadar manevî yönden imarı konusuna da büyük önem vermiştir. Müslümanları namazlarını camide cemaatle kılmaları konusunda teşvik etmiş, kendisi de daima cemaatle namaz kıldırmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.),“Mescitlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mü’min olduğuna şahitlik ediniz” buyurmuş, sözlerine delil olarak da Tevbe suresinin 18. ayetini okumuştur. (Tirmizî, İman, 8)
Hz. Peygamber (s.a.s.) kalbi mescitlere bağlı olan, yani sürekli mescitlerle ilgilenen, camiye cemaate devam eden kimselerin kıyamet günü Allah’ın arşının gölgesinde barınacak yedi kişiden bir olacağı müjdesini vermiştir. (Buharî, Ezan, 36; Müslim, Zekât, 91)
Camiler, ırk, renk, dil, makam-mevki, kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir amir-memur ayrımı yapmaksızın Allah’a kullukta aynı safta bir araya gelme, bütünleşme ve yardımlaşmayı sağlayarak din kardeşliği şuurunu kuvvetlendirir.
Peygamberimizin beyanı ile mescitler cennet bahçeleri(Tirmizî, Deavat, 82)ve Allah’ın en çok sevdiği mekânlardır. (Müslim, Mesâcid, 288)Mescitler; ibadet, zikir, dua, eğitim, öğretim, sosyal kaynaşma, disiplin, eşitlik, kardeşlik, birlik ve beraberlik yerleri, bir beldede Müslümanların varlığının işaretleri, minarelerinde günde beş defa tevhid inancının ilan edildiği huzur yuvalarıdır. (DİB. Dini Kavramlar Sözlüğü, Sh. 428)
Cami ve Kur’an Kurslarımızda halkımıza din hizmeti sunan fedakâr din görevlilerimiz de toplumda saygın bir yere sahiptirler. Beşikten mezara kadar hayatın her safhasında insanlarımızın yanında ve hizmetinde olan din görevlilerimiz cami hizmetlerinin yanı sıra bulundukları muhitin her türlü problemlerinin çözümünde, sosyal ve kültürel faaliyetlerde önemli görevler ifa etmektedirler.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, 1986 yılından itibaren Ekim ayının ilk haftasını “Camiler Haftası” olarak, 2003 yılından itibaren de “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamaktadır. Her yıl Başkanlığımızca belirlenen bir konu gündeme taşınarak çeşitli yollarla toplum bilgilendirilmektedir. Bu seneki gündem konusu “Cami, Kadın ve Aile” olarak belirlenmiştir.
Kur’an-ı Kerim’e göre iman, Allah’a kulluk ve güzel ahlâk sahibi olma konularında kadın ile erkek arasında hiçbir ayrım söz konusu değildir, her ikisi de ilahî hükümler karşısında eşittir. (Ahzâb, 33/35)Hz. Peygamber, cahiliye döneminde ezilen, horlanan ve aşağılanan kadına hak ettiği değeri vermiş, kadınların mescide gelerek ibadet etmelerine ve ilim öğrenmelerine müsaade etmiştir. Hz. Peygamber, zaman zaman mescitte kadın ve erkeklere müşterek vaaz etmiştir. Hatta Hz. Peygamber, Mescid-i Nebevi’ye sadece kadınların girip çıkacakları bir kapı yaptırmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), erkek mü’minlere kadınlara mescide gitmek için izin vermelerini tavsiye etmiş (Buharî, İdeyn, 8-19), ayrıca“Kadınlarımızın mescitlere gitmelerine engel olmayınız. Onların evleri (ise) kendileri için daha hayırlıdır.”(Müslim, Salât, 134-137)buyurarak, kadınların kendi evlerinde namaz kılmalarının daha hayırlı olacağını, ancak camiye gitmelerinde de bir sakınca olmadığını bildirmiştir.
Asr-ı saadette kadınların camilere gittikleri, cemaatle namaz kıldıkları, Mescid-i Nebevî’de ilim öğrendikleri bilinmektedir. Yine rivayetlerden kadınların beraberlerinde küçük çocuklarını da mescide getirdiklerini, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in çocuk ağlaması duyduğunda annesi rahatsız olmasın diye namazı kısa tuttuğunu öğrenmekteyiz. (Buharî, Ezan, 65)Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber döneminde Müslümanlar ailece mescitlere gidiyorlar, bu kutsal mekanların manevî havasından hep birlikte istifade ediyorlardı.
Bu vesileyle; Diyanet İşleri Başkanlığımızın merkez ve taşra teşkilatlarında fedakârca görev yapan her kademedeki personelinin “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nı kutluyor, bu haftanın ülkemiz, milletimiz ve İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyor, vefat eden bütün din görevlilerimize de Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyorum.