Deprem Felaketine Göstermelik Anma

76

17 Ağustos Marmara Depreminin 14. yılı göstermelik anma toplantılarıyla geldi geçti. Ciddi, kalıcı geçmişten ders alıp geleceğe ışık tutacak ciddi bir çalışma yapılmadı. Bölgemizde ki TÜBİTAK, GYTE ve Kocaeli Üniversitesi’nin gündeminde deprem diye bir şeyin olmaması ise hem üzücü hem de büyük bir ayıp.

Asrın felaketi Marmara depremi belgeselimiz gerek TV kanallarında ki izleyicilerden ve gerekse internette ki izleyicilerden beğeni topladı. Deprem felaketiyle ilgili kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik çalışmalarımıza Gebze Gazetesi ve Devri Alem Belgesel TV programı olarak devam ediyoruz.

Deprem konusunda bir çok yazı kaleme aldım. Yetkililerin önceki gün düzenledikleri etkinlikle sadece yasak savma kabilinden. Keşke çok daha ciddi toplantılar, bilimsel çalışmalar yapılabilseydi. Deprem konusunda daha önce bu köşede yer alan yazıların ana başlıklarını sizlerle paylaşıyoruz.

UNUTULAN GERÇEKLER

Marmara Depreminde unutulan çok önemli gerçekler var. Bugün ölü sayısını bile doğru bilemiyoruz. Resmi verilere göre Marmara Depreminde 17 bin 465 kişi öldü. 24 bin 734 kişi yaralandı, 89 bin 862 bina yıkıldı, 103 bin 651 binada orta hasar, 113 bin 899 binada az hasar meydana geldi. Bu veriler ışığında toplam 30 bin konut kullanılmayacak hale geldi. Bu veriler Türkiye ekonomisinin %5’ine tekabül etmekte.

Gebze bölgesinde Bin 237 konut ve 191 iş yeri yıkıldı veya ağır hasarlı hale geldi. Gebze bölgesi depremden ciddi anlamda etkilendi.  

TARİH BOYU KOCAELİ DEPREMLERİ 

M.S. 2.YY: Büyük şiddette bir deprem yaşanmıştır, İzmit Körfezi´ndeki bütün kasaba ve köyler büyük zarar görmüştür. 

M.S. 286: Gebze ve çevresinde depremden zarar gören yerler onarılmıştır. 

M.S. 358: İzmit´ i temelinden sarsan, yaklaşık bir ay süren ve otuz bin kişinin ölümüne sebep olan büyük şiddette bir deprem yaşanmıştır. Gebze ve çevresi de bu depremden, etkilenmiştir Deprem sonrası, bölgede 50 gün süren bir de yangın felaketi yaşanmıştır. Bu felaketler, o dönemin ünlü şair ve yazarlarına konu olmuştur. 

M.S. 362: Çok büyük şiddette bir deprem, Gebze ve yöresinde çok büyük zararlar oluşturmuştur. Deprem sırasında çıkan yangınlarla da bölgedeki köyler haritadan silinmiştir. Bu deprem, İzmit´te de ayakta kalabilen binaları yerle bir etmiştir. 

5. YY: Gebze ve yöresi imparator Feodosyüz tarafından onartılıp, imar ettirilmiştir. 

14 Eylül 1509: Başta İstanbul olmak üzere, İzmit ve çevresi tarihin en büyük deprem felaketini yaşamıştır. Deprem 4 gün aralıklarla sürmüştür. Gebze, Eskihisar, Hereke´ de bulunan camiler ve kalelerin tamamı yıkılmıştır. Tarihçiler, deprem sonrasında, İstanbul´un onarım gördüğünü İzmit ve Gebze´ de hiçbir onarımın yapılmadığını belirtmektedirler. 

16 . Yüzyıl: Merkezi İzmit´te olan şiddetli bir deprem Gebze ve çevresini büyük ölçüde etkilemiştir. 

22 Mayıs 1766: Merkezi İstanbul´ da olan şiddetli bir deprem, Gebze ve çevresine büyük bir zarar vermiştir. Bölgede çok hasar olmuştur. Bu deprem de Hacı İlyas Bey Camii tamamı ile yıkılmıştır. Aynı yıl içinde İlyas Bey´ in torunları camiyi onartmıştır. 

17.YY: Gebze ve çevresini çok etkileyen, merkezi İzmit´te olan bir deprem yaşanmıştır. 

1876 Yılında: Gebze ve yöresinde hasara sebep olmayan bir deprem olmuştur. 

1894 Yılında: Gebze ve çevresinde büyük bir deprem olmuştur. 

1953 Yılında: Gebze ve çevresinde etkili bir deprem yaşanmıştır. 

1963 Yılında: Gebze ve çevresinde çok etkili ve hasarlı bir deprem olmuştur. 

17 Ağustos 1999: Merkez üssü İzmit Gölcük´te bulunan ve saat 3:02´ de tüm Marmara Bölgesi´nde büyük hasar ve can kaybına sebep olan yakın tarihimizin en büyük depremi, Gebze ve çevresinde de etkili olmuştur, insan kaybımız bu bölgede 17 bini aşmıştır.  

DEPREM FİLMİ NE OLDU? 

17 Ağustos depreminde 27 saat göcük altında kalan, öldü diye ceset torbasına konan Sami Dündar, büyük bir azim örneği göstererek, başından geçenleri anlatmak, kendisiyle aynı durumu yaşayan binlerce insanın duygularına tercüman olabilmek için, çalışma yapmıştı.

Başlangıçta istediği filmi çekmek için aradığı senaristi bulamayan Dündar, tam umudunu kaybetmek üzereyken Okan Bayülgen ile tanıştı ve Bayülgen´in “Önce kitap yaz, sonra senaryolaştırması kolay olur” tavsiyesine uyarak ” Her Şeyin Bittiği Yerden” adlı kitabı yazdı. Bundan 5 yıl sonra ise Dündar´ın hayali gerçek oldu. Dündar filmi yönetmesi için yönetmen Ezel Akay ile anlaştı. Film için geri kalan tek eksik ise filmin nerede çekileceğiydi. Bu noktada imdada Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yetişmişti. 

 DEPREM KOMİSYONU

1999 yılında kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Sözcüsü Zeki Çelik, korkunç gerçeği açıklamıştı.  Zeki Çelik’in yaptığı açıklama gazetemiz arşivin?de bulunmakta.  açıklamaya göre  Marmara depreminde 85 bin kişi  ölüp veya kayıp olduğu açıklanmıştı. 

MARMARA DEPREMİNDE  85 BİN KİŞİ  ÖLDÜ İDDASI 

Bölgemizi yerle bir eden Asrın en büyük felaketi ile ilgili acı gerçekler yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. TBMM Meclis Araştırma Komisyonu Sözcüsü Zeki Çelik, depremden sonra 85 bin kayıp kişi için müracaatın bulunduğunu belirterek,”bu insanlar öldü mü, kaldı mı belli değil”dedi. Kızılay´ın toplanan yardımları gizlediği yönünde işaretler var diyen Çelik,957 milyar nakit 900 milyar çek-senet yardımı toplandığını açıklayan Kızılay´a sadece 1 ilden 1 trilyonluk yardım yapıldığını vurguladı. Depremde binlerce konutun yıkıldığı, 50 kişi´nin öldüğü, 500 kişi´nin yaralandığı Gebze´ye Kızılay hiç ilgi göstermedi. 

DEPREM MÜZESİ YAPILSIN 

Depremin 9 uncu yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Deprem filmi yaptırma kararı alınmıştı. Bunun için 200 Milyar liraya yakın bir ara harcanmıştı ama tıpkı deprem gibi film ortada yok, belediyenin paraları uçtu.. Deyim yerinde ise, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Deprem filmi, enkazın altında kaldı. 

Daha öncede yazdığımız gibi, belediye deprem filmine harcadığı para ile deprem filmi yerine Büyükşehir Belediyesi Deprem müzesi yaptıramaz mıydı? Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelerin arşivlerinde hiç bir şey yok. Adapazarı Belediyesinin deprem müzesini gördüm. Hayran kaldım. Bizim belediye Başkanlarını Adapazarı deprem müzesini görmeye davet ediyorum.