Roma’da Berat Kandili

99

 

Bu yazıyı yazdığım gece Berat Kandili idi. Ben yakın çevresinde Cami bulunmayan (en azından benim bulamadığım) bir yabancı mekanda, İtalya’nın başkenti Roma’da, tarihi Roma şehrinin en önemli meydanlarından birinde Navona Meydanı’ndayım. Saat 23 civarında bile canlı, cıvıl cıvıl MS 1. Yüzyılda yapılmış tarihi bir meydan bu.  Bir sokak müzisyeni akordeonu ile bir şarkı çalmakta ve bir çift O’nun müziği ile dans etmekte.  Meydan çok sayıda ressamın eserlerini sattığı bir panayır havasında.

Dün akşam da Panteon önündeki meydanda yemek yerken harika sesleri olan amatör sanatçılar mini konserler vermişti. Hele opera tarzı şarkılar söyleyen tenorun sesi Pavarotti’yi hatırlatıyordu.

Burada ve Roma’da gezdiğimiz diğer yerlerde heykel sanatının vardığı zirveleri gösteren eserler olağanüstü. Belki bazıları bizim edep anlayışımıza göre sınırları zorlayan, Melih Gökçek’in “içine tüküreyim böyle sanatın” dediği cinsten olabilir. Ama estetik açıdan bakınca insanoğlunun taşı yontarak, ilahi güzelliği yansıtma çabasındaki mükemmel eserler olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

*****

Daha dört gün evvel Rumeli TV‘de Balkan Gündemi programında bu ay içinde yaptığımız Kosova- Arnavutluk- Makedonya seyahati ile daha önce izlenimlerimi paylaştığım İran Seyahatimize dair özellikle bu bölgelerdeki Türk varlığını anlatmaya çalışmıştım. Rumeli Stratejik Araştırmalar Merkezi (Rubasam) Kurucu Başkanı Özcan Pehlivanoğlunun sunduğu programda, bir yandan Dünyanın en köklü medeniyetlerinden İran’daki medeniyet izleri ve Türklerin durumunu değerlendirmeye çalıştım. Diğer taraftan Kosova merkezli Balkan gezimizde üç küçük devlet içindeki Türk medeniyetinin izleri ile mevcut Türk varlığını programın süresi içinde mümkün olduğunca aktarmaya gayret ettim.

Hiç aklımda yokken Kocaeli Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu üyesi, İnşaat Y. Mühendisi Bora Bulut kardeşimin “Abi ben Roma’ya gidiyorum. Müsaitsen beraber gidelim” teklifiyle aniden birkaç saat içinde karar verip ertesi gün yola çıkmamız sonucu buradayız. 24 saattir dünyanın en büyük medeniyetlerinden Roma İmparatorluğu’nun muhteşem eserleri içindeyiz.

Bora Bey’in tablet’ine yüklediği harita ve navigasyon ile bunları Bora’nın kullanma becerisi eklenince sanki bu şehre çok defalar gelmiş gibiyiz. Dolu dolu geçen bu bir günde hayatımızda en az bir defa görmemizin gerektiği eserlerden bir demetini görüp, inceleme fırsatını bulabildik.

*****

Türklerin “Aşk Çeşmesi” dediği Fontana di Trevi gece gündüz etrafı insan dolu çok etkileyici bir eser. Deniz tanrısının sürdüğü bir atlı araba ve diğer heykeller ile etrafında akan gürül gürül sular ve arkasında büyük bir bina müthiş bir uyum içinde. İnsanlar buraya dileklerinin olması için bozuk paralar atıyor. Günde 3 bin Euro birikiyormuş.

Roma Pantheon İmparator Hadrian tarafından MS 136 yılında yaptırılmış olan Roma’daki en eski kubbeli, dünya kültürel tarihinde çok önemli yeri olan çok geniş çaplı silindirik bir bina. Bu eseri yaptıran imparatorun Antalya’da ve diğer bazı şehirlerimizdeki eserlerini de hatırlayınca o devirde erişilen güç ve medeniyete hayret ettik.

Kolezyum (Colosseo) MÖ 72 yılında yapımına başlanıp, MS 80 de bitmiş bir muhteşem yapı. Yapıldığı dönem düşünüldüğünde insanoğlunun o zamanlar bile bu gibi devasa yapılar yapabilmesine hayret etmemek mümkün değil. Dünyanın 7 harikasından biri olan bu yapı başta gladyatör savaşları ve çeşitli etkinlikler için kullanılmış.

Bu Roma eserlerini seyrederken bir yandan da bu eserlerin yapımında insan gücü kaynağını oluşturan kölelerin binlercesinin kanları ve canlarına mal olduğunu hatırlıyoruz. Kolezyumda ilk dönem Hıristiyanların vahşi hayvanlara parçalatılırken seyircilerin coşkun feryatlarını, rakibini yenen gladyatörlere “öldür O’nu” diye bağıran onbinlerin seslerini duyar gibi oluyoruz.

Kolezyumdaki müzede İstanbul şehrinin kurucusu İmparator Konstantin’in 25 sene içerisinde Biritanya’da York şehrinden, İzmit’te Bitinya’ya kadar fethettiği bütün Avrupa haritasında bayrağını dalgalandırdığını görsel olarak anlatan haritayı görünce, bu dev imparatorluğun ulaştığı kudrete saygı duymamak mümkün değil.

Romanın en eski yerleşim yeri Roma Forumu. Eski Roma halkın toplanıp çeşitli tartışmaları ve etkinlikleri yaptığı yerlere forum denirmiş. Efes’i andıran bu antik şehir de mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Bizim “Meçhul Asker Anıtı” diye tercüme ettiğimiz 1885-1911 yılları arasında yapılmış Vittorio Emanuele II Anıtı önündeki heykeller hem büyük hem inanılmaz estetik eserler. Bir Askeri Müzenin önünde bir milletin kendi kahramanlarını daima hatırlamak için böyle bir eser meydana getirmesine saygı duyuyoruz.

*****

Vatikan yüzölçümü 1 kilometrekare, nüfusu 800 kişi, yüz kişilik ordusu olan dünyanın en etkili devletlerinden biri. Roma şehrinin ortasında kalmış bu devlet Katolik Hıristiyanların başı olan Papa’nın tayin ettiği bir Vali tarafından yönetiliyormuş. Devlet oluşu çok eski değil.

Saint Pietro Meydanı’nı mutlaka biliyorsunuzdur. Hani Papanın her hafta Katolik Hıristiyanlara seslendiği meşhur meydan. Bu alan ve çevrede yer alan yapılar usta mimarlar ve Mikelanj gibi sanatçıların eserleriyle dolu. Özellikle Saint Pietro Bazilikasi (16.yüzyılda yapılmış) Hıristiyan dünyasının, beklide bütün dünyanın en büyük ve en abartılı tezyinatı ve sanat eserleriyle teçhiz edilmiş göz kamaştırıcı bir bazilika. Bu ve diğer eserler ile bütünüyle Roma’da eksik olan bizim tarihi camilerimiz ve şehirlerimizde insanı ilk karşılaşmadan itibaren sarıveren huzur ve sadelik.

İran’lılar’ın “Isfahan nısf-ı Cihan” yani “Isfahan dünyanın yarısıdır” inancındalar. Şüphesiz Katolik Hıristiyanlar için Roma cihanın yarısı olmalı. Ama bana sorarsanız İstanbul bir taşına Roma’yı da, Acem mülkünü de feda edebileceğim şehirdir.

Hatta “bu muhteşem fakat ruhuma kasvet yükleyen eserlerle dolu, çan sesleriyle uyandığım Roma mı, tam bir Türk İslam kültürünü yansıtan mütevazı Prizren mi?” diye sorsalar cevabım Prizren olur.

 

 

Önceki İçerikKaliteli Yaşamda Eleştiri Yönetimi
Sonraki İçerikÇok Görme İlahi!
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.