Kaderlerini Değiştirmek İsteyenler, Geçmişinizde Hangi Kara Lekeler Var!

106

Bir düşünür: Arzın kaderini değiştirenler, kaderlerinden utananlardır. Zilletten kurtulmak için Sezarlaşırlar. Taç, yüz karasını pırıltılarla süslediği için kutsaldır” der.

Sezarlaşmak diyor düşünür, rivayet odur ki Julius Caesar, gençliğinde kaçırılıp Bitini hükümdarına satılmış. Bitini hükümdarı da iffetine tecavüz etmiş kahramanımızın. Tarihçiler Roma İmparatorları’nın içinde en iffetlisiydi derler Sezar için. Ama geçmişteki hatıralarına bakılacak olursa korkunç derecede hakaretlere maruz kalmıştır Sezar. Hatta bir gün kapitol’a çıkarken bir Romalının: “İmparatoriçem” diye haykırdığı söylenir. İşte bu zilletten kurtulmak içinde şan, şöhret ve taçlanmış geçmişlerinden kurtulmak istiyor, birçoklarının olduğu gibi Sezarda gaddarlaşıyor ve despotlaşıyor.

Şimdi Türk tarihine bir göz atacak olursak, şan, ve şereflerle doludur tarihimiz, hamdolsun utanılacak bir geçmişe sahip değiliz. Aksine bir çok milletin isteyip de yapamadığı büyük başarıları Türk milleti tarihe zaferlerle yazdırmasını bilmiştir.

Kendisini yönetenlerde dahi soy-sop, etnisite aramamıştır bu millet. Taki bazı yöneticilerin kendi, kendilerini ifşa etmesine kadar. Kimisi ben Gürcüyüm, hanımım arap dedi, kimisi Giritli bir rumun torunu, Manisa valisi Hüsnüyadis’in yeğeni olmasına rağmen, bu millet gene de sırtından atmadı, yıllarca onları taşıdı ve gene de taşıyor o halde milletin genleriyle oynayıp lime lime, parça parça ayrıştırmaktaki maksat ne olaki?

Ama son onbir yıldır iktidarda bulunanların uygulamalarına bakacak olursak, sanki geçmişlerinden utanıp, top yekün Türk tarihinden kurtulma çabası içinde görüyoruz kendilerini. Kurtulmak için de uygulamalarındaki zalimliği, despotluğu izliyoruz. Güya ileri demokrasi gölgesi altında Hasdal, Silivri gibi hapishanelere doldurulup, 3 sene, dört sene geçtiği halde daha duruşmaya bile çıkarılıp ne ile suçlandığını bilmeyen şanlı Türk tarihinin askerlerini, millet vekillerini, aydınlarını görüyoruz.

Yurt savunmasında birinci derecede görev üstlenen askeri, hem de en üst kademedekileri içeriye atarsanız  orduda moral kalır mı? Geçmişte yaşanmasına rağmen hiç bir fayda sağlamadığı bilindiği halde, kültür ve medeniyetin yapı ustaları sayılan aydın ve yazarları içeriye attığında o ülkede kültür ve medeniyetten söz edilmesi mümkün mü?

Bir düşünürümüz şöyle der. Aydınlarının kuduz köpek gibi sokaklarda kovalandığı bir ülkede kültür ve medeniyete sahibim diyebilir misin?

Peki ama kendi geçmişlerinden şüphe duyup despotlaşanların parlak bir geçmişe sahip olan milletin kaderini de değiştirmek istemeye hakkı var mıdır, bu hakkı kendilerinde nasıl buluyorlar? İşte işin püf noktası da burada. Kendi karanlık kötü kaderlerinin yükünü top yekün Türk milletinin üzerine yüklüyorlar.

İktidar erkini elinde bulunduranların haricinde bu uygulamalardan cesaret alan yandaşlarda çok kısa bir sürede bir, bir kendilerini ifşa etmekten çekinmiyorlar. İktidar sayesinde Türk olmaktan kurtulduk diyenimi ararsınız, sırf milliyetçilerin ve Türkçülerin inadına bende Ermeniyim diyeni mi? Yoksa Ertuğrul Özkök gibi Türklükten istifa edip Akdeniz vatandaşı olanımı, her nasıl oluyorsa.