Güzel Söz Söylemek

106

 

Yüce Rabbimiz, insanları canlıların en mükemmeli olarak yaratmıştır. Diğer varlıklardan farklı olarak insana, düşünme ve konuşma kabiliyeti bahşetmiş, ona konuşabilmesi için dil ve dudak vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de, “Biz ona bir dil ve iki dudak vermedik mi?” (Beled, 90/9) buyrularak dilin insan için büyük bir nimet olduğu belirtilmektedir.

İnsan için konuşma yeteneği bir nimet olmakla beraber eğer yerinde ve doğru kullanılmazsa insanın zararına da olabilmektedir. Çünkü insan söylediklerinden sorumludur ve ağzından çıkan her söz ilgili melekler tarafından kaydedilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf, 50/18)

Yüce Allah, kullarına vermiş olduğu bu konuşma nimetinin yerli yerince ve en güzel şekilde kullanılmasını emretmektedir: “Kullarıma söyle, (insanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır.” (İsrâ, 17/53) Görüldüğü gibi, Cenâb-ı Hak insanlardan, söz söylerken titiz ve dikkatli davranmalarını, daima sözün en güzelini, en doğrusunu, en hayırlısını konuşmalarını istemektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), dilimizi günah sayılan şeylere karşı korumamız hususunda bizlere tavsiyelerde bulunmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin, ya da sussun.” (Buharî, Edeb, 31) “Acı da olsa sözün ancak doğru olanını söyle.” (Müsned, 5/159) Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), ayrıca insanı günaha en çok sevk eden organın dil olduğuna işaret ederek Müslümanları dillerine dikkat etmeleri konusunda uyarmıştır. Kendisine tavsiyede bulunmasını isteyen bir sahabiye Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Rabbim Allah’tır” de ve istikamet üzere ol” buyurdu. Sahabi, “Günah işleme bakımından en çok dikkat etmem gereken şey nedir? diye sorduğunda ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.), eliyle dilini göstererek, ‘budur’ demiştir.” (Riyâzü’s-Salihin, H. No. 524)

Yine Efendimiz (s.a.s.) mü’minleri, insanlara karşı güzel ve hoş sözler söylemeye teşvik etmiştir. Bir defasında Cennette dışı içinden, içi dışından görülen özel yerler olduğundan bahsetti. Bu özel yerlerin kimlere verileceğinin sorulması üzerine Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurdular: “Onlar, tatlı tatlı konuşan, yemek yediren, (farz ve nafile) oruçlara devam eden ve insanlar uykuda iken geceleri kalkıp Allah için namaz kılanlara verilecektir.” (Tirmizî, Cennet, 3; Müsned, 1/156)

Söz söylemek sorumluluk ister, ağzımızdan çıkacak bir sözün nelere mal olacağını düşünmeliyiz. Bir söz insana Allah’ın rızasını kazandırabileceği gibi, O’nun gazabına da neden olabilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kul, Allah’ın hoşnut olduğu bir sözü söyler, fakat onunla Allah’ın rızasını kazanacağı hiç aklına gelmez. Halbuki Allah, o söz sebebiyle, kendisine kavuştuğu kıyamet gününe kadar o kimseden hoşnut olur. Yine bir kul da Allah’ın gazabını gerektiren bir söz söyler, fakat o sözün kendisini Allah’ın gazabına çarptıracağını düşünmez. Halbuki Allah, o kimseye o kötü söz sebebiyle kendisine kavuşacağı kıyamet gününe kadar gazap eder.” (Riyâzü’s-Salihin, H. No: 1519)

Kur’an-ı Kerim, mü’minleri doğru ve güzel söz söyleyen kimseler olarak tanıtmaktadır: “Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Kuşkusuz ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?” ﴾Fussilet, 41/33﴿  “Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.” (Furkan, 25/72) Hz. Peygamber (s.a.s.) de bir hadis-i şeriflerinde Müslümanı, ne eliyle, ne de diliyle başkalarına zarar vermeyen kimse olarak tarif etmiştir: “Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir.” (Buharî, İman, 4)

Bunun için, Müslümanın tatlı dilli, güler yüzlü olmalı, söz ve davranışlarıyla kimseyi incitmemelidir. İslam, mü’minler arasındaki kardeşlik hukukuna zarar verecek, birlik ve beraberliği bozacak gıybet, iftira ve dedi-kodu, yalan, yalancı şahitlik, insanlarla alay etme, kötü lakapla çağırma gibi her türlü kötü söz söylemeyi kesinlikle yasaklamıştır. ﴾Hucurât, 49/11-12﴿

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bunlardan korunma yollarını da şöyle açıklıyor: “Boş sözü işittikleri vakit ondan yüz çevirirler ve ‘Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz de size. Selam olsun size (bizden size zarar gelmez). Biz cahilleri istemeyiz’ derler.” (Kasas, 28/55)

Öyleyse ağzımızdan çıkacak sözlere dikkat etmeli, sözlerimizi iyice düşündükten sonra söylemeliyiz. Düşünmeden söylediğimiz sözlerin, insanlarla aramızda kırgınlıklara, dargınlıklara yol açabileceğini; toplumda sevgi, saygı, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının zayıflamasına sebep olabileceğini ve söylediğimiz her sözün hesap gününde mizana konacağını unutmamalıyız.