Bazen Bir Solukta Okunan Şiirler Daha Güzeldir

120

Ahmet Yaşar Tezulaş, gül bahçesi bahçıvanı, öğrenciler yetiştirmiş öğretmen… Şimdi emekli olmuş. İl il, ilçe ilçe, okul okul Türkiye’mizi gezdikten sonra, yazar olmamak, şair olmamak mümkün mü? Ahmet Yaşar Hocam Yazar-Şair. “BATIK DÜŞLER ÜLKESİ” adlı 2012 basımlı en taze şiirlerinin yer aldığı kitabını imzalayıp muhabbetle verdi bana… Henüz daha ilk tanışmamızda doğan bu muhabbetin nedeni, sıcaklığı, gölgesiz içtenliğinin kaynağı belki de Korkuteli’nden, Elmalı’dan, Torosların bozkırı Sımandır, Beğiş, Avdan gibi köylerden bahsedişidir. Çünkü Elmalı Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı yıllarda o yollardan çok gelip geçmiş. Ben Avdanlıyım deyince gözleri bir başka parladı.

Kitabını, “Batık Düşler Ülkesi”ni eve getirip sayfaları açtım. “Kimlerin düşleridir bunlar Hocam? Neden Batmışlar?”. Elbette içindeki şiirler cevaplayacaktı. Anlayabilene, belki de… Kitapta uzun, kısa, imge zengini 49 şiir vardı. Bir solukta okumak için başlıyorum. Ah Hocam zaman az, kitap çok, aslında şiirleri ağır ağır sindire sindire okumalı, hatta yan yatıp geviş bile getirmeli, ama olmuyor, insanız. Küreselleştik, Çin’de gül satan kızın kırılan sepeti, New York Müzesi’nden çalışan Dürer resmi, Çeçenistan’da her vurulan mücahidin yası anında bana da dokunuyor. Zaman yetmiyor işte.

“Şimdi kanadı kırık kuşsun// Özlemin cehenneminde// Ağlama sen// Kan dolmasın yüreğine” diyorsun ya! Benim anlattıklarım nasıl da oturuyor: “anılar iskelesinde bir gemiyim” dizene “bir sevdanın cehenneminde yanan” beni de ekliyorum.

“Kanadım kırmızı gül misali // (sy4) ve “göğe ağmak”, “acılara yaslanmak” bu imge zenginliği sebilinden, vatan şehitlerine de şiir armağan etmiş Ahmet Hocam. Belki de öğrencilerinden şehit düşen olmuştur. Her şehitte anne babalar kadar öğretmenlerinin de canı yandı, bu ülkede bu kalleş terörden “Hakkari dağlarında postalları kaldı”, “Solgun güller gibi düştüler yere” diye dökülmüş Ahmet Beyin hüzünlü duygular yüreğinden.

“Vurgun yiyen anılar” var ve sonra “aklı isyanlarda” çünkü “ovalar zehirlenmiş, ağu kusar ömrümüz” diyor, çevre kirlenmesine kalemiyle savaş açıyor. “gölgemizin altında kaldık” benzeri bir imge gücüne hangi şair ulaşmıştır bilemem, belki birileri eşdeğer bulur. Ama ben hep gıpta edeceğim.

“Sonsuz hüzünler dokudu gözlerin” Aşk şiirlerinin en güzel dizesi, imgesi üç şiiri daha öyle okuyorum. Ahmet Bey’e “Hüzün Şairi” mi, yoksa “Aşk Şairi” mi desek daha yakışır kestiremiyorum. “Koynunda muska gibi taşırsın hüznü” dizesini görünce, hüzün ağır basıyor. “Bir nehirde yüzer gözyaşların”, “sanki hüzün çiçekleriydik savrulduk” 34’üncü şiirde, Yılların “bir at yarışı hızıyla geçmesi” ancak şairlerin kurabileceği, bir imgedir. Çoğu “dörtnala koşmak” deriz ama Ahmet Bey artık bu ifade beylik oldu diye kullanmamış. Ustalığını sergilemiş. Diğer on dört şiir de aynı tatta ve renkteydi. Tebrikler Başarılar.