Kraliçe’nin Elmas Jübilesi

103

 

İngiltere, Kraliçe II. Elizabeth’in tahta çıkışının 60. yılını kutluyor. Bu kutlamaların adına da “Elmas Jübile” denmiş durumda.

İngiltere bu törenlere pek önem vermiş. Hem CNN hem de BBC’den törenleri, kraliçenin tahta çıkışını ve 60 yıllık süreçte geçenleri izledim. Ve etkilendim; zaten İngilizler beni oldum olası etkilemiştir.

Etkilendiğim husus şu: İngiltere’yi, İngilizler ve İngiliz derin devleti yönetir. Bunu bir kez daha görünce imrendim.

Her törende ve ritüelde bunu hissedersiniz. Onlar adına ne güzel bir durum… Aynı şeyi bir Türk olarak düşündüğümde epey üzülürüm.

İngilizler, politikayı çok iyi bilirler. Niyetlerini ve stratejilerini açığa vurmazlar. Kolay kolay dikkat çekmezler. Sinsidirler. Saman altından su yürütürler, ruhunuz duymaz. Böl, parçala, yönet başta gelen taktiklerindendir. Ancak kendi milli ruhlarını da taviz vermeden ayakta tutarlar. Bunu bir kez daha Kraliçe II. Elizabeth’in “Elmas Jübilesinde gördüm. Zaten böyle olmasa güneş batmayan imparatorluğu nasıl kurarlar ve idare ederlerdi?

Biz milli bayramları ve milli olan ne varsa kaldırıyoruz. Bunu da “gelişmiş demokrasilerde örneği kalmadı” diye yapıyoruz. Peki İngilizlerin, Kraliçenin tahta çıkışının 60. yılını coşkuyla ve milli ölçüler içerisinde kutlamalarını ne ile izah edeceğiz?

İngilizler, yönetimleri altına aldıkları milletlerin içinden, hangi inançta olursa olsun işbirliğine yatkın olanları alıp devşirmiş ve İngiliz derin devletine bağlı hale getirmiştir. Aynı taktiği fiili ve hukuki hükümranlık alanında olmasa dahi, siyasi, kültürel ve ekonomik nüfuz sahibi olmak istediği ülkelerde işletmiştir.

İngiltere, 90’lı yaşlarına doğru giden kraliçesini“Dünyanın Kraliçesi” olarak görür. Bu anlayışla dünyaya hükmetme mücadelesi verdiğini ve hatta dünyanın gizli yöneticisi olduğunu da bu deyimle açık eder.

İngilizlerin böyle “Elmas Jübile” adına verdiği ve 1000 küsur yıllık ritüellerin uygulandığı büyük törenler yapmaya ihtiyacı var mıdır?  Evet vardır. İngilizlerin milli ruhunu canlı tutmak ve dünyaya “ben varım” demek için, böyle gösteriler yapmaya ihtiyaç vardır.

Bu İngilizlerin aklı varda, bizim aklımız yok mu? Biz milli bayramları kaldırıyor, kutlama şekillerini değiştiriyor ve milli kimliğimizi ağzımıza almaktan sakınıyoruz. Sizce bir gariplik yok mu?

Türkiye ile İngiltere arasındaki en bariz fark, İngiltere’nin İngilizler tarafından yönetilmesi ile Türkiye’nin Türkler tarafından yönetilmemesidir. Yine aynı mukayeseyi derin devletler açısından da yapabiliriz.

Bir önemli farkta İngilizlerin devşirdiği, değişik milli ve dini kimliğe sahip kişilerin yüzde yüze yakın oranda İngilizlerin emrinde olması, Türklerin ise menfaat paylaşımına gittiği ve bir türlü devşiremediği değişik milli ve dini kimliğe sahip kişilerin, Türklerden başka herkesin hizmetinde bulunmasıdır. Bu durum Türkiye’yi bin türlü mesele ile boğuştururken, İngiltere’yi de her zaman olduğu gibi emperyal sömürü başarısı ile güçlü kılmaktadır.

Bir ülke düşünün ki; öyle veya böyle aydın kisvesi taşıyan okumuş insanlarını yıllardır hapiste tutuyor, emekli Genelkurmay Başkanı, eski MİT Başkanı başta olmak üzere Kuvvet Komutanları, generaller, subaylar uzun süredir tutuklu olarak yargılanıyor, milli kimliğinden ve bayramlar gibi milli değerlerinden vazgeçiyor, halkı korkutuluyor, medyası susturuluyor, kürtaj gibi lüzumsuz tartışmalarla zihinler bölünüyor. Her halde İngilizler bizden akılsız değil?

Buna karşılık İngilizler de, Kraliçelerinin tahta çıkışının 60. yılını garip kıyafetlerle, peruk takmış erkeklerle, eskitilmiş teknelerin nehir üzerinde geçişleriyle, binlerce yıllık ritüellerle ve milyonlarca İngiliz’in katılımıyla kutluyor. Bunları yazarken aklıma Şapka İnkılabının her yıl tekrarlanan törenlerine bir türlü ayağı gitmediği için katılmayan Kastamonulular geldi.  Her halde aklımız başımıza gelsin diye bize bir kez daha İngiliz sopası lazım. İsterseniz Türk’e karşı kullanılan İngiliz sopası ne menem bir şeymiş diye araştırın bakalım. Vahşet nasıl olurmuş bir görün, o zaman “Elmas Jübile”yi anlarsınız!