Sanal Deniz

71

 

Türkiye’de Ankara gibi başkent olmaya can atan / özenen bir şehir var! Ankara’dan koparak, Ankara gibi davranmaya çalışıyor. Onunla âşık atıyor. İsmini bile değiştirmek istiyor. Başka bir ülke olmak cür’etinde bulunuyor. Ankara’dan bağlarını yavaş yavaş koparıyor. Başına buyruk olmanın adımlarını atıyor.

Türkçe’ye mahallî dili ortak etmek için çabalıyor. Yerli halkı başkalaştırmak istiyor. Öz kardeşleri Türklerden soğutmak ve aklınca ayırmak istiyor. Gelmiş geçmiş kimi iktidar sahiplerinin gâfilce söylediği sözlerden cesaret alıyor.

ABD ve AB’nin oyuncağı olarak, onların örtülü gayelerinin gerçekleşmesine kendi üzerinden çanak tutuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir ili olduğunu gösteren “Diyarbakır” ismini kullanmıyor. Kendisine “Amed” dedirtmek istiyor.

Resmî dil Türkçe’yi baypas ederek Kürtçe’yi onun yerine ikaame etmenin / yerleştirmenin her vesileyle yolunu arıyor ve bulmuyor da değil.

Devlete ve yasalara meydan okumanın her fırsatta somut örneklerini sunuyor. Devletin isteklerine ters düşen isteklerde bulunuyor. Nitekim bölücü yayın yapan Roj TV’nin kapatılmaması için  -Türkiye’nin başvurusuna rağmen-  Danimarka Hükûmeti’ne aksi yönde mektup göndermek küstahlığında bulunarak, alenen ve açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne kafa tutuyor.

Van ve Hakkari şehirlerini de yanına çekmeye çalışıyor. Oluşacak kukla devletin içinde yer alması gerekenleri karıştırmak istiyor. Onların da devlete kafa tutmaları için sinsice kışkırtıyor.

Kendisini kukla, sözde başkentliğe hazırlarken, Kuzey Irak’a göz kırpmaktan da geri kalmıyor. Onlarla bir ve beraber olmaya can attığını her fırsatta zımnen / dolayısiyle de olsa çıtlatıyor. Çevre şehirlerini bu hususta harekete geçirmek isterken hudut dışı ilişkileri de ihmal etmiyor.

Eyaleti çağrıştıran adımların resmen atılması ve atılmaya çalışılması, mahallî idareleri merkezden koparma gayretleri, Diyarbakır’a bu hususta adımlar atmak cesaretini veriyor.

Diyarbakır başta olmak üzere onun gibi düşünen kimi belediye başkanları, resmen devlete kafa tutar hâle gelmişler. Dış arenada devletin karşısında, dış devletlerin yanında ve safında alenen ve resmen yer almaya başlamışlardır.

Bütün bunlar niye olmasın? Çünkü ABD ve AB açıkça destek veriyor. Güya ABD baş müttefikimiz! NATO’da silah arkadaşımız! AB ise, aralarına katılmak uğrunda serden ve yârdan geçtiğimiz Birlik! Üstelik  AB’nin en yetkin üyesi olan Almanya; Birinci Dünya Harbi’nde kader birliği ettiğimiz, omuz omuza savaştığımız bir ülke. O bile Türkiye’yi AB’de görmek istemiyor. Dahası bölücü terörü  -maalesef-  el altından desteklemekten de geri kalmıyor.

Bu kadar kışkırtmalar varken; devlete karşı çıkışlar, karşı koymalar niye olmasın. Çünkü Batı üflüyor, bunlar oynuyor. Zaten vardı. Ama küllenmişti. Pusudaydı. ABD ve AB, külleri araladı. İsyan / başkaldırı ateşinin yeniden canlanmasını sağladı.

Nitekim, PKK; ABD ve AB’nin terörist örgütler listesinde. Böyleyken, bu örgütü terörist kabul etmeyen belediye başkanları var! Ve bunlardan biri olan ve bu hususta başı çeken kimse, Türkiye Cumhuriyeti hiçe sayılarak; Washington’a, Paris’e, Brüksel’e ve Stockholm’e davet edilebiliyor!

2467

Sanki:

Hadi bakalım görelim sizi

Hep arkanızdayız dizi dizi

Mahçup etmeyin sakın ha bizi

Göreceksiniz sanal denizi

 

Gibi sözlerle arkaları sıvazlanıyor.

 

Böyle gecenin hiç hayır olur mu seheri?

Ordu’nun kahrına uğrar bunların beheri.

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikBediüzzaman Said Nursî (R. Aleyh) Vuslatının 52.yılı dolayısıyla
Sonraki İçerikDil, Edebiyat ve Kültür Eşittir..
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.