Anayasa Çalışmaları

105

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Yüce Türk Milleti’nin önüne konan en önemli konuların başında, Anayasa konusu gelmektedir.

Cumhuriyet’in kuruluş ilke ve felsefesinden ve kurucu iradeden intikam almak, 10 Kasım 1938 tarihinden itibaren gizli olarak başlamış ve bugün, artık, açık ve görmek isteyen gözlerin içine sokacak kadar açıkça yapılır hale gelmiş bulunmaktadır.

Bir kere, şu yeni Anayasa ifadesi son derece yanlış ve kasıtlı bir ifadedir. 1876 (I.Meşrutiyet)’dan beri Anayasamız vardır  ve 1908, 1921(kısa ve öz), 1924, 1961, 1982 yıllarında büyük değişimlere uğramış, bu yıllar arasında ve 1982’den sonra da yine bir çok kez değişiklikler yapılmış bulunmaktadır.

O halde, bu fırtınanın nedeni nedir?

Hele, 1982 Anayasası’nın bir çok maddesi değiştirildiği halde, bu olağanüstü gayretkeşliğin anlamı nedir?

Bütün mesele, çok açık ve nettir.

TÜRKSÜZ bir ANAYASA yapmaktır. Bu mümkün olmaz ise, en azından, Anayasa’nın Millîliğini ortadan kaldırmaktır.

1-Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruluş ilke ve felsefesi açısından ve kurucu iradenin yaklaşımı açısından, Türk Milleti üzerine kurulmuştur.

2-“Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran halka, Türk Milleti denir.”

3-Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.

Bu üç temel anlayışı yok etmek, ortadan kaldırmak, bunları yapmak mümkün değil ise, bu temel ilkeleri zayıflatmak, yıpratmak ve gevşetmek temel hedeftir.

Bu hedef kimin hedefidir?

İçeride ve dışarıda, bu ilkeleri değiştirmeyi kim savunuyorsa onların hedefidir.

Eğer amaç demokrasi ise, mevcut Siyasî Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu ile demokrasiyi getirmek mümkün değildir. O halde, Anayasa gayretkeşliğinden önce, saydığımız kanunları demokratik hale, toplumun gerçekten katılımını sağlayacak hale getirerek oluşacak bir meclisle Anayasa değişimini yapmak daha doğru, daha akılcı, daha demokratik olmaz mı?

Bu gerçekleri Yüce Türk Milletine anlatmak, milletimizle fikirleşmek ve dertleşmek her iyi niyetli aydının görevidir. Müslüman Türk aydınına düşen tarihî bir görevdir. Tıpkı, Millî Mücadele döneminde içi yananların yaptığı gibi bir sorumluluğu üstlenmek herkesin görevidir.

17 Mart’ta Türkiye Kamu-Sen (Adana) bu konuda bir panel düzenleyerek gerçekten çok önemli bir görev üstlenmiştir.

15 Nisan’da yapılacak bir panelde de Millî Anayasa konusunda toplumumuz bilgilendirilecektir.

Herşeye rağmen, önümüze bir Anayasa dayatılacaktır. Görünen o ki; bundan kaçış zordur.

Bu nedenle, bir takım Anayasal bilgileri vermekte yarar olacağını düşünmekteyim.

a- Anayasa’nın Başlangıç İlkeleri asla değiştirilmemelidir.

b- 1., 2., 3., 4. Madde Devletin temelidir. Bu maddeler ile oynamak devlet ile oynamak demektir. Hiçbirimiz buna müsaade etmemeliyiz.

c- 6. madde Devletin egemenliği meselesidir. Bu madde ile oynamak devletin egemenliğini yok etmek demektir.

d- 7. ve 8. maddeler yasama ve yargının Türk Milleti adına yapıldığının açıkça belirtilmesidir. Bu maddeler ile oynamak, milletin bölünmesi anlamına gelecektir.

e- 41. madde, Türk ailesinin korunması ile ilgilidir. Aile, milletimiz için herşeyden önemlidir.

f- 42. madde, eğitim dili ile ilgilidir. Bu maddenin mutlaka korunması gerektir.

g- 66. madde, vatandaşlık ile ilgilidir. Bu madde, hepimizin üzerine en çok titreyeceği maddelerden biridir.

h- 76, 81, 103, 104, 126, 127, 134 nolu maddeler de mutlaka korunmalıdır.

Bu verdiğimiz teknik bilgilere bir takım eklemeler yapılabilir. İlerleyen zamanlarda bu bilgileri tartışmaya devam edeceğiz.

ÇOK ÖNEMLİ:

30 Nisan’a kadar internet aracılığı ile www.tbmm.gov.tr sitesine girerek görüşlerimizi bildirmek, en azından vatandaşlık görevidir. Sonuç ne olursa olsun, bunu yapmak ülkemiz ve milletimiz için bir görev olarak değerlendirilmelidir.