Misafire İkram

92

 

Yüce dinimiz İslam’ın önem verdiği ahlâkîdeğerlerden biri de misafire ikramda bulunmaktır. Misafirperverlik, milletimizin de en önemli örf ve geleneklerindendir. Misafir, “uzak yoldan gelen, herhangi bir ihtiyacı için yollara düşen kimseye denilmekle beraber, akraba, tanıdık kimselerden olup da gelenlere de misafir denilmektedir.

Yüce Allah, Hz. İbrahim (a.s.)’ı misafirlerine ikramda bulunması sebebiyle övmüş, O’nun bu güzel davranışını bizlere örnek olarak sunmuştur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?  Hani onlar,  İbrahim’in yanına varmışlar ve ‘Selâm olsun sana!’ demişlerdi. O da ‘Size de selâm olsun’ demiş, ‘Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler’ (diye düşünmüştü). Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. Onu önlerine koydu. ‘Yemez misiniz?’ dedi.”(Zâriyât, 51/24-27)

Ayet-i Kerimede misafirlik adabıyla ilgili bilgiler verilmektedir. Misafirlerin eve girmeden selam vermeleri, Hz. İbrahim (a.s.)’ın ev sahibi olarak misafirlerinin selamını alması, onları evine buyur etmesi, onlara belli etmeden yemek hazırlaması,  evinde bulunan en güzel yemekleri ikram etmesi ve bu yemekleri misafirlerine bizzat kendi elleriyle ikram etmesi örnek alınması gereken güzel davranışlardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde, “Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirine ikramda bulunsun.”(Buharî, Edeb, 85; Müslim, İman, 74) buyurarak misafire ikramda bulunmanın önemini ifade buyurmuştur. Misafirliğin ölçüsünü de şu şekilde belirlemiştir: “Misafire özel ikram bir gün bir gecedir. Misafirlik ise üç gündür. Bundan ötesi sadakadır.”(Buharî, Edeb 31; Tirmizî, Birr 43)

Hz. Peygamber (s.a.s.) evlerine misafir kabul etmişler ve misafirlerine imkanları ölçüsünde en güzel şekilde ikramda bulunmuşlardır. Evinde misafire ikram edecek bir şey bulunmadığında ashabından imkanı olanların misafirlerle ilgilenmesini istemişlerdir.

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: “Allah Resûlüne bir adam geldi ve ‘ben açım’ dedi. Allah Resûlü (s.a.s.), hanımlarına haber göndererek yiyecek bir şey göndermelerini istedi. Fakat onlar, yanlarında sudan başka hiçbir şey olmadığını söylediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) : “Bu gece şu şahsı kim misafir etmek ister? diye sordu. Ensar’dan biri “Ben, misafir ederim ya Resûlallah!” diyerek o adamı, alıp evine götürdü. Hanımına: “İşte Allah Resûlünün misafiri. Onu ağırla” dedi. Kadın: “Vallahi, çocuklarımızın yiyeceğinden başka bir şey yok” dedi.  Sahabi “O halde çocukları oyala, sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince de kandili söndür. Biz sofrada yiyormuş gibi yapalım” dedi.Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu, onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahabi Hz. Peygamber (s.a.s.)’in yanına gitti. Allah Resûlü onu görünce:  “Bu gece misafirlerinize yaptıklarınızdan Allah Teâlâ memnun oldu” buyurdu. (Buharî, Menâkıbu’l-Ensar, 10; Müslim, Eşribe, 172)

“Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler (Haşr, 59/9) mealindeki ayet-i kerimenin bu olay üzerine indiği rivayet edilmektedir. (Buharî, Tefsir, 59/6)

Misafirini ağırlamak ev sahibinin üzerine bir hak olduğu gibi, misafirin de dikkat etmesi gereken bir takım hususlar vardır. Misafir, ev sahibinin ikram ettiği şeyleri memnuniyetle karşılamalı, asla küçümsememelidir. Ev sahibinin maddî imkanlarını, evin durumunu göz önünde bulundurmalı, uzun süre kalarak onu zor durumda bırakmamalıdır. Allah Resûlü (s.a.s.) bu konuda bizleri şöyle ikaz etmiştir: “Bir Müslümanın, din kardeşinin yanında onu günaha sokacak kadar kalması helal değildir. ” Ashab-ı Kiram, “Ey Allah’ın Resûlü! İnsan din kardeşini nasıl günaha sokar” diye sorunca Hz. Peygamber (s.a.s.); “Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” buyurmuştur. (Müslim, Lukata, 15-16)

Allah Resûlü (s.a.s.) misafirin duasını, makbul olan dualar arasında zikretmiş(Ebu Davud, Vitr, 29; Tirmizî, Deavât, 47); imkânları müsait olduğu halde misafir ağırlamak istemeyen kimseleri de, “Misafir ağırlamak istemeyen kimsede hayır yoktur”(İbnHanbel, Müsned, IV, 155)buyurarak uyarmıştır.

O halde; misafirlik adabına uyalım, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıran,Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in ve diğer peygamberlerin sünneti olan, milletimizin özenle yerine getirdiği “misafir ağırlama ve misafire ikram” geleneğini yaşatmaya çalışalım.