Yolum Amasya’ya Düştü

157

Ülkemizin dört bir köşesinde; memleket meselelerine duyarlı ve değerlerimize sevdalı kardeşlerimiz var. Gezdikçe gördükçe bu insanların varlığından, mutlu oluyor ve yarınlar için daha çok umutlanıyorsunuz.

Bizimde yolumuz memleketimizin inci tanelerinden biri olan Amasya’ya düştü. Amasya’yı kimimiz şehzadeler şehri olarak seviyoruz kimimiz ise 22 Haziran 1919 tarihinde açıklanan “Amasya Tamimi” ile hatırlıyoruz. Elma denilince yine akla ilk gelen bu tarihi kentimiz oluyor. Ortasından ise Yeşilırmak nazlanarak akıyor. Kral Mezarlarını da söyleyeceğim ama esas Türk kültürünün eşsiz mimari güzelliklerini taşıyan camileri, medreseleri, mescidleri,  köprülerini,  evlerini ve kalesini unutmamak lazım…

Ancak bu güzelliklerin yanında Amasya’yı esas var eden;  Amasyalıların insani tavırları ve bunun sonucunda milli ve manevi değerlere olan bağlılıkları. Bunu kısa bir gözlemle hemen anlıyorsunuz. Ayrıca heykeltraş Tankut Öktem’i de burada rahmetle anmak istiyorum. O da birçok yerde olduğu gibi Amasya’da yaptığı heykelle hem İstiklal Mücadelemizi nefis bir kompozisyonla anıtlandırmış hem de Amasya’nın tarihine de ölümsüz yeni bir sayfa eklemiş.

Amasya, turizm açısından da inanılmaz güzel bir yer. Bu özelliğinin bugüne kadar değerlendirilebildiğini  söylemek ise çok zor.  Eğer Amasya’mız, turizmi sektör haline getirmiş ülkelerin elinde olsaydı, emin olun ki; para basan bir işletme olurdu. Daha geç değil yeter ki turizm odaklı düşünelim.

Amasya’da yetişerek, Türk Devlet tarihine mührünü vuran padişahlarımız arasında Yıldırım Bayezid,  II. Murat,  Fatih Sultan Mehmet,  II. Bayezid vardır.  O dönem Amasya’da bulunan medreselerde yabancı dilde eğitim yapıldığı da anlatılıyor. Bu da bize değerli devlet adamlarının hangi iklimde yetiştiğinin bir göstergesidir.

Amasya Tamimi ise Türk Milletinin gidişatının çerçevesinin çizildiği belgedir. Bu metinde mutabakata varılırken en önemli noktalar;  vatanın bütünlüğü ve milletin istiklalinin tehlikede olduğu, İstanbul Hükümetinin aldığı sorumluluğu yerine getiremediği, milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağıdır. Sanki bugün gibi!

Milli irade, Amasya Tamiminde bu şekilde ete kemiğe bürünürken, bugün Saraydüzü Kışlasının duvarlarında yazılı olduğu şekilde, Amasyalıların Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal’in emrine girdiklerini ifade etmeleri de bana göre ayrı bir tarihi olaydır.

Memleketimizin her yeri ayrı bir Amasya’dır. O köşelerde hep benzer şeyler konuşulur. Ummadığınız kadar duyarlıdırlar. Tarihten gelen bir milli şuur ve bunun oluşturduğu bir gelecek perspektifine sahiptirler. Yurt içinde ve dışında kim ne adım atıyor ve söz söylüyorsa,  şaşmaz terazilerinin kefelerinde hep bunları tartıp dururlar.

İşte bizim bu toprakları ve bu toprakların üzerinde yaşayan insanları yalnız ve umutsuz bırakma hakkımız yoktur. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, ülkemizin dört bir tarafında bulunan insanlarımızla bir “gönül seferberliği” anlayışında bir araya gelmeyi başarmalıyız. Bunu yaptığımızda birbirimizden güç alacak, iman tazeleyecek ve kararlılığımız daha da pekişecektir.

Onun için gelin siz yolunuzu Amasyalara düşürtün, insanlarımızla kucaklaşın,  ümidinizi tazeleyin, umudunuzu artırın, ne kadar büyük bir millet ve ne kadar büyük bir devlet olduğunuzu bir defa daha hatırlayın, şanlı tarihi ve eşsiz kültürü yeniden keşfedin…

Bizlere pompalanan çaresizliği ancak Büyük Türk Milleti ile kucaklaşarak yenebiliriz. Milletimiz kucaklaşmak için evlatlarını bekliyor. Haydi sizde durmayın, koşun milletimizle buluşmaya…