Bir Gönül Adamı Aydınımız

107

Nevzat Bayhan’a gönül adamlığının yanında, önemli bir kültür adamı da diyerek pekiştirebiliriz. Ankara’da iken İstanbul’daki kültürel etkinlikleri takip etmeyi adeta kendimi mecbur hissetmiştim. Başkent ile mukayese götürmüyor üstelik kültür atılımları İstanbul’un.

Tümüne yakınının altındaki marka genelde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bunun lokomotifi de Kültür AŞ Genel Müdürü Nevzat Bayhan’dı. İstanbul’a ve kültürümüze dair ne varsa repertuvarındaydı.  Miniatürk, 1453 Panorama Tarih Müzesi,  Yerebatan Sarnıcı yaşanmazsa olmazlardandı. Prestij yayıncılıkta da liderliği hiç bırakmadı. 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi tiryakiliği sadece akademisyenlerin değil, “İslambol” sevdalılarının da yüreğindeydi. Gönül telimizi titretti notaların sesiyle İstanbul dizisi. Belgesel Kuşağında İstanbul ise bir ayrıcalıktı. Çocuklarımız ve torunlarımız Kültür AŞ ile büyüyor.

Kültür Dereden Okyanusa Aktığında

İstanbul’un bütün köşelerinde neredeyse hergün bir sohbet toplantısı, bir konferans, bir film gösterisi veyahut bir panel, açık oturum da kaymaklı ekmek kadayıfıydı üstüne. Bütün bunların yanında da bir mütevazi Nevzat Bayhan var ki adeta Mehmet Akif ahlakıyla ahlaklanmış, şairin Asımın Nesli dediği insan.

Nevzat Bayhan’ı daha politikaya soyunmadığı bir günde İlesam’ın Beyazıd Devlet Kütüphanesi’nde düzenlediği sohbet toplantısında dinlemiştim. O gün aldığım notlarıma baktım ve bakınız Nevzat Bayhan neler demiş;

“-Keşke “hars” gibi yeni bir kelime bulabilsek kültürümüze. Kültür insanın olduğu her yerde vardır. Kültür dereden başlar, okyanusa akıp ulaştığı zaman medeniyet oluverir. Kültürel yayılmalara baktığımızda tütünde Amerika Birleşik Devletleri, makarnada İtalya ve yoğurtda da Türkiye önde.

-Sincan ile Pekin arası 24 saatten 12 saate düşünce Çinliler “Boş zamanımızda ne yapacağız” diye serzenişte bulunmuşlar. Cep telefon teknolojisini hemen almamız da bizim için bir örnek. Kimse hiç bir bilgi almadan ve katkı vermeden sahip oldu cep telefonuna.

Balkonda Kümes Kurmak

-Trafik sıkışıklığı bir kültürel olaydır. Bu kültürel geçikme bize erken gelemedi. Hala da telafi edemiyoruz. Cep telefonundaki yüklenen müzikle sokakta halay çekenleri görüyoruz. Üsküdar’da köy hayatı, köyde şehir hayatı yaşanmıyor. Ama balkonda tavuk yetiştirenler yok değil. Kültürel şoklar yaşanabiliyor köyden kente gelindiğinde.

-Kültürel emperyalizmin çoğumuz farkında bile değiliz. İnsanlar robotlaşıyor. Artık her odada bir televizyon var. Reklamlar da bu konuda bir araç.  Avatar filmi 15 milyon, Da Vinci Şifresi 5 milyon dolar gelir getirebiliyor.

-Kültürel yozlaşma bunun bir başka boyutu. Halk kültürü yaşayan bir kültürdür. Evlerin birbirine yemek göndermesi geleneği mesela veyahut hasta ziyaretleri. Popüler kültür ise en güzel örneği ile varoşlardır, araba sevdalarıdır.

-Seçkin kültür, krema üstü krema gibi. Aynı salonu ve markayı kullanmazlar. Ancak kültür seçkin olmalı da, seçkinlerin olmamalı.

Hamaset İle Kültür Gelişir mi?

-Kahvelerimizdeki sohbetler sözlü kültürdür. Önemlidir. Sözü dinlenenler, sözü olacaklar ancak konuşur ve dinlenirler. Ancak yansıması yeterli değildir, orada kalıverir. Yazılı kültür ise tam tersine kalıcıdır, korunabilir.

-Kültür insan için ulusal, medeniyet toplum için evrenseldir ve küresel boyutu vardır. Hamaset ile kültür gelişmez, gelişmiyor.

-Kültür kurumları kamu(devlet) desteği alır, bir şey yapmazlar.

Nevzat Bayhan burada bir de Temel Hikayesi anlattı; “Temel camide vaaz edecek. Cemaatten paralarını yazılı alıyor. Vaazını verdikten sonra da kürsüden inerek parayı iade ediyor. Cemaat soruyor tabii “Temel Hoca, paraları yazılı aldın, sonra geri verdin, nedir bu iş, anlat bakalım!” Temel hazır cevaptır ” Cebimde para olunca daha rahat konuşuyorum.”

Dikkat; Kültürün de Genetiği Değiştirildi

Nevzat Bayhan kültür sohbetini sürdürdü;

-Sanat insan içindir. Kavramları iyi bilmemiz gerekir. Kültürden kar etmek, para kazanmak, kasaya girdi sokmak mecburiyetindeyiz. Hat, minyatür, tezhip, resim kursları gibi.

-Almanya kömür ve demir-çelik ocakları ünlüydü. Ama teknoloji değişti, şimdi bu ocaklar sanat galerisi yapıldı. Reklamlarını kültür başkenti diye yapıyor Essenli yöneticiler. Budapeşte de öyle.

-20 yıl sonra sokaklarımızda büyüyenler ülkemizi yazacaklar. Sokaklarımızın adından tutun işyerlerine kadar hepsi önemlidir. “Sokak kültürü” diye bunu da yozlaştırmamak gerektir. Gerektiği gibi ifade edilir ve kullanılırsa sokak kültürü de icab etmektedir.

-Genetiği değiştirilmiş kültür oldu. Sabır, hoşgörü, tolerans, sevgi ve saygı, hatta yardım istek, duygu ve heyecanları azaldı. Sağduyumuz kayboldu. Bu sorunlara çare bulmalıyız.

-Kitap okuyanımız azaldı. Türkiye’de 24 saatte 16 saniye kitap okunuyor! İç dünyamızı terk ettik. Komşularımızın isimlerini değil ama, televizyon proğram ve dizilerinin adları ezberimizde.

Günahları Kapatmak veya Tozu Halının Altına Süpürmek

-Süper ülkeler kültürleri de zengin ülkeler olacaklardır. Newyork Times, “İstanbul çok kültürle birarada yaşadığı için herkes burayı gezmek istiyor” diye yazdı. Türkiye süper liğde. Rakiplerimiz de kültürel takımlar.

-Bir Hadis-i Şerif’te sizi sokan akrebi haber veriyor. Yapıcı eleştiriler her zaman olmalı. Bundan sarfı nazar edemeyiz. Biri kardeşinin kusurunu görürse haber etmelidir. Eleştiri diri tutar, eksikliğimizi ortaya çıkarır. Günahları kapatmayın, kaldırın. Yani tozu halının altına süpürmeyin. Eleştirilebileceğinizi hatırlayın.

Nevzat Bayhan görme özürlüler için sesli bilgilendirme yaptıklarını, 21 kitap yayınladıklarını anlattı, mutlu oldum. Demek okumak özür kabul etmiyor. İstanbul’un tanıtımını öne çıkardıklarını mevcut üç müzeye ek olarak Preveze Deniz Savaşı’nı, Çanakkale Destanı’nı da  1453 İstanbul’un Fethi Panorama Müzesi gibi gerçekleştirerek, İstanbul’a kazandıracaklarını belirtti. Müthiş bir şey olur gerçekten. Bunun örneklerini ben Belçika’da Vater Loo ve Ukrayna-Kırım Sivastopol’da görmüştüm. Esasında geç bile kaldık. Ama Nevzat Bayhan gibi düşünen aydınlarımız, kültür adamlarımız var şükürlyer olsun.

Pörsümeyen Yeni Bir Medeniyetin İnşası

Bunlar kültürel zenginliğimizi bütünleştiren etkinliklerdir. Ayrıştırmayan etkinliklerin sayısı artırılmalı ki daha fazla dikkat çekilsin. Nevzat Bayhan’ın anlattığına göre Fatih Sultan Mehmet demiş ki ” Bu şehri yaşanılır yapmak, yaşayanları da mutlu etmek gerek.” Galiba “Adım Adım İstanbul-Avrupa Kültür Başkenti-İstanbul’un en kapsamlı rehberi” adlı  Kültür AŞ’nin yayınladığı bu eseri bir kere daha okumaktan öte hıfzetmemizi hatırlatıyor, yaşamamızı öneriyor.

Nevzat Bayhan bu kitabın önsözünde ” Bir semtini sevmek..için bir (ömrün) kafi gelmediği İstanbul, her dem tazeliğini biraz da bu (ihata) edilmezliğine borçludur. İstanbul’u tanımak, bilmek, yaşamak ve bütünüyle kavramak müşkül bir iştir.” dese de ben yine inatla üzerine gitmeliyim İstanbul’un.

Parlamentoya Adıyaman’dan aday adayı oldu Nevzat Bayhan, listeye alınmadı ama yine de memleketinde kalarak çalışmalar yaptı. Seçim sonrası İstanbul’a döndü, eski görevine dönemedi! İstanbulluların büyük beklentisi kabineden kültür hayatımıza yeni harita çizmesi, pörsümez yeni bir medeniyetin inşası ve ihyası için gayret göstermesiydi. Kırmızı plaka o’nun umrunda bile değildi. Telefon ile sordum halini hatırını, İstanbul Büyükşehir’de Başkan  Danışmanı olarak hizmet vereceğini anlattı. Odası yoktu, sekreteryası yoktu ve ulaşmak kendisine eski cep telefonuyla ancak gerçekleşebiliyordu. Birkaç gün önce de Sami Özey meslektaşımızın medatörlüğünü yaptığı Dostlar Meclisi’mizin Topkapı’daki yemekli toplantısında görüştüm, hasret giderdim ayak üstü Nevzat Bayhan ile. Herkes aynı merakına cevap arıyordu bu kültür adamımız için!

Siyaset ve Kültürü Örtüştürmek Vakti           

Siyaset günlük hayatımızı her şeyden fazla meşgul ediyor. Oysa hayat sadece politikadan ibaret değil. Onu besyen damarlardan en önemlisi kültürtür. Yoksa genetiği değiştirilmiş kültür gelir sizi teslim alır, kanınıza girer. Siz  farkında bile olmazsınız. İşte büyük şehirlerimizdeki kitle taşıma araçlarındaki fotoğraf bunun en güzel örneği. Otobüslerdeki ön koltuklarda “gazilere, sakatlara, yaşlılara, hamilelere ve çocuklu hanımlara ait ” dense de kafasının içi ve dışı ne olursa olsun kimsenin umrunda değil.

Madem insan endeksli politika üretemiyor veya uygulayamıyoruz o zaman mevcutları değerlendirelim. Kültür adamları fazla yetişmiyor, kadri kıymetini bilmek bir özellik ve güzelliktir. Kimse kızmasın ve gücenmesin! Nevzat Bayhanlara kültür ve medeniyet hayatımız için çok ihtiyacımız var.