Kartvizitimizdeki sıfatlardan biri de tarihçilik. Biraz gezdik, okuduk, yazdık. Genelde de moda / hâkim kanaate rağmen doğruyu, yalnızca doğru bildiğimizi seslendirdik bir ömür. Zira doğru tek hakikattir.
Afrasya kitabımızda Türklerdeki devlet kurma kudretini 380 adet misâlle verdik. Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 büyük devleti / imparatorluk adedini bile Türk’ün teşkilatlanma sayısı 24‘e yükselttik.
Bakınca tarihe 5 bin yıllık bir film şeridi gözümün önünden geçer. Biraz hüzün hissederim, çokça da sürur. En büyük hüznüm ise Türkiye Cumhuriyeti ile onun kurucusunun üvey evlât muamelesi görmesidir.
Hani bazen istenmeyen çocuklar vardır; ya kazara olmuşlardır ya da kaza dışı olmuşlardır. Ömürleri boyu kendilerine çevrilen bakışlardaki manaları ve yüzlerdeki ifadelere katlanmak durumundadırlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ü esaretten kurtarıcılık ve devlet kuruculuk cihetinden Kutluk Kağan’a, kültür ve medeniyet hamlesi yönünden Uygurlara , kalıcı sistem oluşturuculuğu bakımından da Mete Han’a benzetirim.
Fakat sahipsizlik noktasında onu benzetebileceğim bir tarihi şahsiyet yoktur. O kalabalıkların arasında yalnız adamdı, sonrasında da sevenleri arasında en az anlaşılandı. Sanki içinden çıktığı millete birkaç boy büyüktü.
Putin‘i dağılma sendromu yaşayan Ruslar için en büyük şans görürler. 2 dönem başkanlık, 2 dönem başbakanlık ve yine dönüşümlü başkanlık. Yani 20 yıl, 30 yıl diyorum. Milletlerin kaderinde 15 yılın önemini görmek isteyenler 1923 ile 1938 arasına baksınlar.
Osmanlı gibi bir koca çınardan sonra gelmesi genç Türkiye fidanının suçu değil. Kendi fukara ama zihni ihtişam esâtiriyle dolu millet yeni dönemde kursağına sıcak aş girse de zihinsel mütevaziliğe alışamadı. AKP iktidarının sırrı da budur.
Tayyip Erdoğan devletçiliğini ve milliyetçiliğini ilan etti. CHP’lilere göre 6 okun 4’ü tamamlandı. Merhum Erbakan, Atatürk için “Yaşasaydı Refahçı olurdu” derdi. Ben de diyorum ki Refah geleneği er ya da geç Atatürkçü olacak.
Zira tek yol; aklın yolu. Ve akıllı adamlar yani aklı rehber edinenler alışkanlıklarıyla yaşayanlarca tenkit edilmiştir. Cahiliyyenin her çağa bakan bir tarafı ve her devrin Ebu Cehil’i vardır.
Herkesin çöktüğü bir demde dik durmak, herkesin umut kestiği bir hengâmede kazanmak, herkesin imkânsız bulduklarını başarmak ve sonradan herkesin abartılı iltifatlarını kaale almamak her kişinin harcı değil. Böylelerine lider deniliyor.
MGV ve NAO ekolü, 10 Kasımlardaki saygı duruşu ve Atatürk büstü önündeki törenlere kafayı takmıştı. Yazıcıoğlu ve Erbakan rahmetli oldu; bu kez onların resimleri toplantıların en önündeki boş koltuklardan, isimleri de takipçilerinin her konuşmada dillerinden düşmez oldu.
İkincileri anlıyorum da birinciye neden bu kadar insafsızsınız? Diğerlerinin hizmeti vatan kurtarmak ve sıfırdan bir devlet kurmakla kıyaslanabilir mi? İş dine hizmetse ben yine Atatürk‘ün hepsinden daha fazla emeği olduğu kanaatindeyim.
Dizi seyretme kabiliyetim yoktur ama isterseniz Muhteşem Yüzyıl dizisinin bir de İslâmî açıdan inceleyin. Nasılsa Osmanlıyı inceleyin desem yemez.
Kar – buz o kadar çok ve açılan iz o kadar derin ki gidecek başka yol gözükmüyor. Bunun anlamını en iyi küresel sömürgenler bilir.
Ondan Allah razı olsun.