Cami ve Çocuk Buluşması

106

 

Camiler, zengin-fakir, amir-memur, işçi-işveren, çocuk, genç-yaşlı demeden toplumun her kesiminden insanın omuz omuza, gönül gönüle bir araya gelerek kaynaştıkları mukaddes mekanlardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), mescidinde ve ilim meclislerinde çocukların bulunmalarına izin vermiş, böylece onların da kendisini dinlemelerini ve bilgi edinmelerini sağlamıştır.

Hatta mescitte çocuklar için bir saf ayırmıştır. Onların çocukça davranışlarını, yüksek sesle konuşmalarını ve sağa sola koşuşturmalarını hoş görmüştür. Bu tür davranışlarını cami adabına aykırı görmemiş ve onları mescitten uzak tutmamıştır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)  bir gün hutbe okurken torunları Hasan ve Hüseyin düşe kalka mescide girmişlerdi. Onların geldiklerini görünce dayanamamış, sözünü yarıda keserek minberden inip onları sevip okşamıştır. Daha sonra tekrar minbere çıkarak sözlerine kaldığı yerden devam etmiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 30; Nesâî, Cuma, 30)

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bu ve benzeri davranışları O’nun çocukların camilere gelmelerine ve getirilmelerine karşı çıkmadığını, bilakis çocuklar ile cami arasında çok sıcak bir ilişki kurduğunu göstermektedir.

Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimetlerinden biri olan evlatlarımızın Allah’a kulluk bilinci, ibadet aşkı ve cami sevgisiyle büyümeleri için onları camilerimizle buluşturmalıyız.

Sevgili Peygamberimizin “Cennet çiçeği” (Keşfü’l-Hafa, 2/1402) ve “Cennet kokusu” (Feyzü’l-Kadir, 4/42) olarak ifade ettiği çocuklarımızı, her biri birer cennet bahçesi olan camilerimizle buluşturalım.

Yüce Allah, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi (çoluk-çocuğunuzu) yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (Tahrim, 66/6) buyurarak bizlere emanet olarak verdiği ciğerpâre yavrularımıza karşı sorumluluklarımızı hatırlatmaktadır.

Allah Resûlü (s.a.s.) de; çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirmemiz gerektiğini belirterek; “Çocuklarınıza güzel davranıp iyilikte bulunun ve onları en güzel şekilde terbiye edin” (İbn Mâce, Edep, 368, C. II/1211) buyurmaktadır.

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı Allah ve Resûlünün istediği şekilde terbiye edip yetiştirmeli, onların kalplerine Allah ve Peygamber sevgisini yerleştirmeliyiz.

Çocuklarımızı daha küçük yaşlardayken ibadete alıştırmalı, onları cami ve cemaatle tanıştırmalıyız. Hepimiz biliriz ki, küçük yaşlarda edinilen alışkanlıklar insan hayatında daha etkili ve kalıcı olmaktadır.

 Yine hepimiz çok iyi biliriz ki; camilerin gerçek süsü, ziyneti içinde namaz kılan cemaatidir. Camilerin Kur’an-ı Kerim’de bildirilen imarı (Tevbe, 9/18) esas itibariyle içinde namaz kılınıyor ve eğitim-öğretim vb. fonksiyonlarının yerine getiriliyor olmasıdır.

Bizlere düşen de Allah’ın mescidlerini ve camileri cemaatsiz bırakmamaktır. Bir Müslüman kendisi camiye, cemaate devam etmekle birlikte çocuklarının da camiye gitmelerini, cemaate katılmalarını ve camilerle ilgilenmelerini sağlamalıdır.

Çocuklara camileri sevdirmek, onları camiye özendirerek camilere gelmelerini sağlamak cami görevlisi hocalarımız, dernek yöneticileri ve cemaat olarak hepimizin görevi olmalıdır. Bununla beraber camiye geldiklerinde onlara hoş ve güzel muamelede bulunmak, ufak tefek yaramazlıklarına karşı hoşgörülü olmak gerekir. 

Peygamber Efendimizin çocuklar ile kurduğu sevgi ve merhamete dayalı ilişki, onları ibadetlere alıştırma ve mescidleri sevdirme metodu bizler için de örnek olmalıdır. İyi bilinmedir ki, sürekli horlanan, azarlanan, hatta camiden kovulan bir çocuğun, camiyi sevmesi, cemaatle kaynaşması asla düşünülemez.

Çocuğun camiyi sevmesi, ibadet coşkusunu yaşaması, elinden tutup camiye getiren anne-babası kadar, cami görevlilerimiz ve birlikte ibadet ettiği büyükleri tarafından da takdir edilmesi ile mümkün olabilir.

Diyanet İşleri Başkanlığımız, çocuklar ile cami arasında sıcak ilişkiler kurulması ve çocukların camilerin manevi havasından yeteri kadar yararlanması amacıyla,  “Cami-Çocuk Buluşması” adı altında bir kampanya başlatmıştır.

Bu kampanya ile sevgili yavrularımızın camilerimizi tanımaları, sevmeleri ve şenlendirmeleri sağlanacaktır. Bu konuda başarılı olunabilmesi için cami görevlilerimize ve cemaatimize önemli görevler düşmektedir.