İslam’da Eğitim ve Öğretimin Önemi

111

 

Yüce dinimiz İslam, ilme, okuyup öğrenmeye ve faydalı bilgileri başkalarına öğretmeye büyük önem vermiş; kendileri için gerekli olan bilgileri edinmeyi, kadın erkek bütün Müslümanlara farz kılmıştır. İlim sahibi olmayı en büyük rütbe kabul etmiş, bu sebeple tüm zorluklarına rağmen ısrarla ilim öğrenmeyi tavsiye etmiştir.

Çünkü fertlerin ve toplumların maddî-manevî her alanda ilerleyip yükselmelerini sağlayan etkenlerin en önemlisi hiç şüphesiz ilim ve tekniktir.

Allah Teâlâ bilgi sahibi olanların diğer insanlardan daha faziletli olduğunu Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir:

 “De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.”(Zümer, 39/9)“(Bilen ve bilmeyen) bu iki zümrenin hali, kör ve sağır ile gören ve işiten kimselerin hali gibidir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?(Hûd, 11/24)

Yüce Rabbimizin, insanlığa dünya ve ahiret mutluluğunun yollarını göstermek üzere indirdiği kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, onu bütün insanlığa tebliğ ile görevlendirdiği sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e ilk hitabı “Oku” emri olmuştur.

Bu ilâhî hitabın geçtiği suresinin ilk beş ayetindeşöyle buyrulmaktadır:

“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.”(Alâk, 96/1-5)  Bu hitap, İslam’ın okumaya, öğrenmeye ve bilgiye verdiği değeri çok açık bir şekilde göstermektedir.

Kur’an-ı Kerim, her türlü kötülüğün, batıl inanç ve sapık düşüncelerin, hatta şirk ve küfrün gerçek sebebi olarak bilgisizlik ve cehaleti göstermiştir.

Bu yüzden İslam’dan önceki karanlık döneme “Cahiliye Dönemi” denilmiştir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de; “Sakın cahillerden olma!”(En’âm, 6/35),“Cahillerden yüz çevir”(A’râf, 7/199) buyurarak mü’minleri cahillerden ve cehalet bataklığına düşmekten sakındırmıştır.

İlim; küfrü, her türlü sapıklık ve karanlığı ortadan kaldıran, hakikat yolunu aydınlatan bir nurdur. İlim ancak okumakla, eğitim ve öğretimle elde edilir.

Bu sebeple dinimiz okumayı emretmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de okumanın, öğrenmenin öneminden dolayı Müslüman çocukların İslam’a karşı savaşan müşriklerden bile okuma yazma öğrenmelerinde bir sakınca görmemiştir.

Bilindiği üzere, Bedir Savaşı’nda Müslümanlara esir düşen Mekke müşriklerinden kurtuluş fidyesi ödeme imkanı olmayanlar, on Müslüman çocuğa okuma-yazma öğretmek karşılığında serbest bırakılmışlardır. Bu anlayış bile, dinimizin okumaya ve öğrenmeye verdiği önemi göstermesi için yeterlidir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Mekke döneminin zor ve meşakkatli şartlarında bile Müslümanların eğitimiyle meşgul olmuş; hicretten sonra da Medine’de inşa ettikleri mescidin bitişiğinde eğitim-öğretim faaliyetleri için “Suffe” denilen bir mekan tesis ederek ashabının eğitim ve öğretimine devam etmiştir.

 Peygamber Efendimiz (s.a.s.) burada bizzat kendisi ders verdiği gibi, Kur’an ve okuma-yazma öğretmek üzere öğretmenler de görevlendirmiştir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), çocukların ve gençlerin hem maddî, hem de manevî alanlarda eğitilmeleri tavsiyesinde bulunmuştur. Bilginin yaygınlaştırılmasını teşvik etmiş, insanlardan bildiklerini başkalarına öğretmelerini istemiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) eğitim ve öğretim konusunda kadın- erkek ayrımı yapmamıştır. Erkekler kadar kadınları da ilim öğrenmekle mükellef tutmuş ve aralarında fark olmadığını bir hadis-i şeriflerinde şöyle haber vermiştir: “İlim öğrenmek (erkek-kadın) her Müslümana fazdır.”(İbnMâce, Mukaddime, 17)

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) kız çocuklarına özel bir önem vermiştir. Kız çocukların eğitimiyle meşgul olup, onları yetiştirenleri öven Hz. Peygamber (s.a.s.), “Her kim, iki kız çocuğunu baliğ oluncaya kadar yetiştirirse, kıyamet günü ben o kimseyle şöylece yan yana bulunurum”buyurmuşlar ve mübarek parmaklarını birbirine bitiştirmişlerdir.(Riyazü’s-Salihin 1/311)

Yeni bir eğitim-öğretim yılının başladığı şu günlerde çocuklarımız arasında kız-erkek ayrımı yapmadan hepsinin eğitim ve öğretim imkanlarından yararlanmasını sağlamalıyız.

Ailesine, milletine ve devletine faydalı evlatlar yetiştirmek için üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmeli ve bu konuda hiçbir fedakârlıktan çekinmemeliyiz.