Özellikle AB

70

Tarihimizi, çarpık fikirlerle çarpıtan Orhan Pamuk

İçin, yakasına yapışınca kanunlar gereği hukuk

 

Kalktı ayağa Avrupa, “Düşünce Hürriyeti” adına!

Ama Türk Milleti karalanmış, asla gelmiyor yadına!

 

Türkiye’yi, PKK ile oturtmak için masaya, Avrupa

Tutuyor Türkiye’yi, bu hususta acımasız amansız topa!

 

“Sınırları tartışmaya açın!” diye şart süren AB(e)

Nasıl olur da olur vazgeçilmesi muhal bir Kabe

 

Askerin vatanı savunmasına dil uzatıyor Batı

“Saldırgan operasyonlar!” diye niteliyor gidişatı

 

Çünkü oyunları bozuyor her zaman, Şanlı Türk Ordusu

Çünkü Batı’nın içine işlemiş, onulmaz Türk korkusu

 

Avrupa Parlamentosu üyesi, kaba bir İngiliz

Türkiye – AB ortak komisyonu başkanı bir “Densiz!”

 

Çıkarıp Türklere karşı, ferman üstüne ferman, unutarak Türk’ü

“Güneydoğu Bölgenize özerklik verin!” diye tutturmuş bir türkü

 

İçi dışına vurmuş böylece, İngiliz’in şahsında Batı’nın

Binmek için can atanlar; görüversin huyunu AB Atı’nın

 

İngiltere; Terörle Mücadele Yasası, sil baştan

Ama Türkiye, yasayı ele alamaz, yeni baştan

 

Doğru dürüst masaya mı oturtuluyoruz acaba?

Eğer masaya yatırılıyorsak boşuna bir çaba.

 

Vakitsiz başladık yine yapmaya, yersizce bayram!

İnşallah gelir aklımız başımıza, sabah akşam

 

Bin bir karmaşık söz arasında, birdenbire geldik tuşa

İşimiz çıkıyor hep, inişe değil, sadece yokuşa

 

AB denen sun’i / yapay / sözde şu Avrupa Birliği

Türk’e haram kılmaya ahdetmiş  -ne hikmetse-  dirliği

 

Bin bir desise ile taktı yuları, yine başımıza

Zehir kattı yine, hayat kaynağımız su ve aşımıza

 

Bir değil bin bir zincirle olduk yine, Batı’ya tutsak

Batı karşısında bağlandık, tek taraflı topal – aksak

 

Irak için elimizi ve kolumuzu bağlayarak, içerde

Terörü yeniden canlandırarak, gerdiler aramıza perde

 

Yapılırken GAP; destek olmayıp, bir kuruş vermeyen kredi

Batı; artık GAP’ı kontrolüme verin gayrı birader dedi

 

Hristiyanı olmayan yerlere, açarak birer kilise

Anadolu’da yapmak istiyor, yeniden sayısız kenise (kilise)

 

Anadolu’da yer isimleri değiştiriliyor, sessiz sedasız!

“Türkiye; Türklerin değildir!” diye, ne işler yapıyoruz faydasız!…

 

Kendi kalesine gol atmakta biz, Dünya’da tekiz

Bu konuda sayılar yetersiz, ne yedi ne sekiz

 

Kendi Aydın’ı olmuş Batı’dan yana, milletine karşı

Kendine getirmeye yetmiyor zerk edilen, milli aşı

 

Öyle sarhoş ki, Batı deyince akan sular duruyor

Dalıyor derinlere, hayal üstüne hayal kuruyor

 

Anlamıyor ki, Batı resmiyeti ortamı, daim maskeli balo

Bin bir suratını onun, anlayamazsın demekle, sadece alo

 

Avrupa’yla baş etmenin yolu, ister ancak siyasi bir deha

Mahrumiyeti içindeyiz bunun, ta Sultan Hamit’ten bu yana

 

Çok şükür ki, Türk Milleti’nin asıl hamisi yüce Allah

Dedirtmeyecek küffara, İnşallah, bu millet için oh oh!

 

GAP’ın altından ayrıca, çok sular akıyor gizlice

Topraklar el değiştiriyor sessizce, budur netice

 

Şimdi de, Montrö Boğazlar Anlaşması’na, takıldı gözler

Dolaylı yoldan, artık oralara getiriliyor sözler

 

“Müzakere sürecinde Türkiye, AB kararlarına uyacak!”

Hem de “Karar organlarında bulunmadan!” hepsine açacak kucak!

 

Böyle esarete, nerede görülmüş demek bayram?

Gafletin bini bir para, diyorlar kam alalım kam!

 

2014’de, alınma raddesine gelse de Türkiye

“Türkiye’yi hazmetme kapasitesine bakılacak!” yine

 

Yaptırıldı Türkiye’ye, geriye doğru tayy-ı zaman

“Sevr”in önünde demirlettiler Türkiye’yi, el – aman

 

Kaybetmek üzereyiz istiklalimizi, AB aşkına

Bilmem ki ne bulmak için, hem ne diye çıktık bu akına?

 

Adamlar, el koymak için Türkiye’ye, hazırlıyor alt yapıyı

KKTC öncelikli bu hususta, açmak için ilk kapıyı

 

Bunca vermeye amade kalış, taviz ve ödüne işaret

Yok mu dedirtiyor insana, bunları kesinkes edecek ret?

 

Böyle gecelerin, olur elbet bir gün sabahı.

Kim demiş, göğe çıkmaz diye, mağdurların ahı?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikSıfır Sorun Hedefi Ne Durumda?
Sonraki İçerikHangi Değişim, Hangi Demokrasi?
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.