Günâh Ama Hâlâ Yaygın

96

Bâtıl inançlar ve hurafelerin başta İslâm dininin getirdiği kesin yasaklara karşın hâlâ devam etmesi ve etkisini sürdürmesi anlaşılır gibi değildir.

Allah’ın rızasına karşı ve ters olmasına rağmen hurafelerin giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Güncel hayatımızda yer almaya başlayan,  ticarî “fal-cafe”lerin faaliyete geçmesi ve “fal bakılır”, “falcımız vardır” ilânlarının çıkması dikkatleri çekmektedir.

Ayrıca, rating uğruna zaman zaman televizyonlara çıkarılan ve insanların duygularını sömüren şahısları da izlemekteyiz. Bu tipler sözde sahip oldukları gizemli güçlerden ve görünmez esrarengiz varlıklarla işbirliği yapabildiklerinden bahis eden, medyum, kâhin, üfürükçü vs. gibi kerameti kendinden menkul kişilerdir.

Bir başka grupta yer alanlar da, yıldız falcılığı yapanlardır. Zaten tarih boyunca insanları etkilemiş olan horoskop düzenlemesi, bu işin ticaretini yapanların önemli bir çıkar alanını oluşturmaktadır.

Tatil yörelerinde de büyük ağaçların gölgelerine konan bir masa ve sandalyeden ibaret olan tezgâhlarda meslek icra edenler, el falı, su falı, kum falı, kitap falı vs. ile insanları kandırıp maddi kazanç sağlamaktadırlar.

Falcılık, büyücülük, sihir insanlık kadar eski bir tarihi geçmişe sahiptirler. Eski çağlarda Çin’de, Mısır’da, Mezopotamya’da, Anadolu’da halk ve üstün yöneticiler arasında yaygın olarak kâhin, sihirbaz ve büyücüler, varsayılan mistik gizemli ve esrarengiz güçleriyle her dönemde yer almışlardır.

İnsanlar asırlar boyu etkisinde kaldığı büyü, sihir ve fal gibi olumsuz hurafelerden ve etkilerinden hâlâ kurtulamamışlardır.

Günümüzde de normal yaşamlarımızda sihirden faldan bahis ederiz. Bazı tekerlemeler hâlâ çok canlıdır. Örneğin; “fala inanma, falsız da kalma”, “neyse hâlın o çıksın falın” gibi.

Bazı mânilerimiz de vardır;

 “İşmar eyledim ona 
Gel ırmağın oraya
Dediğimi etmezsen
Sihir ederim sana”

 ya da,

 “Kimi yerde sihire
Büyü diyorlar büyü
Çok küçüksün güzelim                                                                                                                Birazcık daha büyü”                 

Falla ilgili her gün televizyon ve radyolarda zevkle dinlediğimiz şarkılarımızda vardır.

Örneğin;

Güftesi Arif Kahraman’a, bestesi Selahattin İçliye ait olan, rast şarkı “Sarıyerli Kız” gibi:

“Fallar açılır bu güzel kız
Kimdir kime eştir
Boy pos onda kaş göz onda
 Esmer ona derler”

***

Yine  güftesi Mehmet Erbulan’a, bestesi Erdoğan Berker’e ait olan hicaz şarkı;

“Şarkılardan fal tuttum
 İkimize kaç kere…”

***

Bestesi Erdoğan Berker, güftesi Dr. Bekir Mutlu’ya ait nihavent şarkı;

“Acı hasret ve keder
Ayrılığın arkası
Yine falda sen çıktın
Yok ki senden başkası”

***

Son bir örnek ise piyanist-şantör Nejat Alp’ten;

“Ellerimi bırak falcı
Fal yalan sen yalancı
Umut güzel gerçek acı
Bana artık o yabancı”

***

Hurafeler, pagan dönemlerden beri dünyanın her yerinde uzun çağlar boyu etkili olmuşlardır.

Bâtıl ve hurafe Allah’tan başka varlıklardan yardım alma gibi sapkın yollara sapmadır ki, Allah’ın takdir ve rızasına muhalefetten başka bir şey değildir.

Kur’ân ve sünnetle örtüşmeyen, uyum sağlamayan kısaca dini inancımıza ters gelen uygulamalardan medet ummaktan kaçınmamız gerekmektedir.