Cumhuriyet döneminde, 1 Ocak 1926 tarihinde kabul edilen 698 sayılı yasayla ülkemizde “miladi takvim” uygulamaya koyulmuştur . Günümüz dünyasında da pek çok ülkede bu takvim kullanılmaktadır.
Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden atalarımız, zaman içinde sürekli değişen takvimler kullanmışlardır. Eski çağlarda Çinlilerde olduğu gibi hayvanların isimlerini taşıyan aylardan oluşan takvimlerin de uygulandığı görülmüştür. Daha sonraları antik Mezopotamya’nın etkisinde kalarak Asur, Sümer, Babil takvimleri kullanmışlardır. Bu nedenle halen kullanmakta olduğumuz ayların isimleri, bu bölgede konuşulan dillerin (Süryanice gibi) etkisi altında kalmıştır.
Müslümanlığın kabulünden sonra (M.S. 1000) hicrî, kamerî, celâlî takvimler de kullanılmaya başlanmıştır. 18. yy.’da Rumî takvim de bunlara eklenmiştir. Cumhuriyet öncesi İstanbul’da kullanılan takvim şu aylardan oluşuyordu; Muharrem (aşure), Safer, Büyük Mevlût, Küçük Mevlût, Büyük Tövbe, Küçük Tövbe, Recep, Şaban, Ramazan, Şeker Bayramı, Aralık, Kurban Bayramı.
Cumhuriyet yönetiminde ise ayların sıralanması şöyle oldu; 2. Kânûn, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, 1. Teşrin, 2. Teşrin, 1. Kânun,
Daha sonra 1945 yılında, 1.Teşrin’e Ekim, 2. Teşrin’e Kasım, 1. Kânun’a Aralık ve 2. Kânun’a Ocak ismi verilerek günümüzdeki ay isimleri oluşturuldu.
Ancak, bugün kullandığımız ay isimlerinin çoğu başka ülke dillerinin etkisinde kalmıştır. Örneğin;
Ocak = Türkçe Şubat= Süryanice
Mart = Latince Nisan= Süryanice
Mayıs = Latince Haziran Süryanice
Temmuz= İbranice Ağustos= Latince
Eylül= Süryanice Ekim= Türkçe
Kasım= Arapça Aralık= Türkçe
Haftayı oluşturan yedi adet günlere verdiğimiz isimler de aylarınkinden pek farklı değildir. Genelde Farsça ve Arapça dillerinin etkisi altında kalınmıştır. Örneğin;
Hafta= Farsça (7 sayısının ismi olan “hefte” den gelmektedir.)
Pazar= Farsça (bazaar sözcüğünden gelmektedir.)
Pazartesi= Pazar Farsça, erte Türkçe
Salı= Arapça (üç anlamındaki “salis”ten gelir)
Çarşamba= Farsça (Cehar şenbe yani 4. gün anlamında)
Perşembe= Farsça (Penç şenbe yani 5. gün anlamında)
Cuma= Arapça (cem- toplanma günü- Cuma namazı)
Cumartesi= erte Türkçe eki ile birleştirilmiştir.
Günlere verdiğimiz isimlerin, her ne kadar komşumuz ülkelerin dillerinden etkilenmiş oldukları görülmekte ise de artık bizim öz isimlerimiz gibi kabul edilmişlerdir. Halkımız tarafından uzun süre kullanmanın alışkanlığı ve benimsenmesiyle dilimize yerleşmişlerdir.