Evet, Atatürkçülükle dindarlığın nasıl bir ilgisi vardır?
Şimdi size bir soru
Atatürk zamanında Diyanet İşleri Başkanı Devlet Protokolünde kaçıncı sırada idi? günümüzde kaçıncı sırada?
Protokol sıralaması o kurum ve o’nun tensil ettiği misyona verilen değerle ilgili değimlidir?
Cevabını siz bulun
Dindar olmak önce Müslüman olmayı sonra dinini öğrenip yaşamayı gerektirir
Dindar olan insan vatanını seven insandır.
Bunun başka izahı var mı?
Birinci bolümde Atatürkçü olmanın şartı var mıdır?
Varsa nelerdir? diye sormuştum ya..
Atatürkçü olmanın üç tane şartı vardır.
Şimdi sıkı durun
1 – Müslüman olmak
2 – Dindar olmak
3 – Vatansever olmak
Dine karşı olan dindarı düşman gören rant sever insanlar Atatürkçü olabilir mi?
Kesinlikle hayır..
Bunlardan olsa olsa kezzap olur.
Bunlardaki ortak hâkim zihniyet:
Vatan savaşta senin barışta benim,
Sen ölebildiğin kadar öl, bende yiyebildiğim kadar yiyeyim.
Yıllardan beri yapılan bundan farklımıdır?
Uyan ey millet uyan..
Titre ve kendine gel
Sonra hiç uyanamayabilirsin,
Hele Atatürk ve Atatürkçülük adına dine yasak koymak,
Dini irtica, dindarı mürtecilikle nitelendirmek başlı başına bir felakettir.
Atatürk’ün halkın dinini öğrenmesi için yaptıklarını 4 -başlık halinde sıralayabiliriz.
Bunlar dine verilen önemle ilgili değilse ne ile ilgilidir?
1 – Diyanet İşleri Başkanlığını kurduruyor.
Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’yi de başkan olarak atıyor ki memleketin en ücra köşesine kadar halkımıza diyanet görevlileri dinini öğretsinler.
2 – Kuran’ın meal ve tefsirini yaptırıyor.
Halk okuduğu Kuran’ı anlasın diye,
Atatürk merhum Elmalılı Hamdi Yazır Hoca efendiden Kuran’ın meal ve tefsirini yazmasını istirham ediyor.
Hoca efendide Atatürk’ü kırmayıp 3 ciltlik meal ile 10 ciltlik Hak Dini Kuran Dili isimli tefsiri yazıyor ki hala İslam dünyasının en meşhur meal ve tefsiridir.
Günümüz Atatürkçülerinin bu tefsirden ve mealden haberleri bile yoktur.
Atatürk kuranı anlamak dini öğrenmek için yeterli olmaz çünkü bu dinin birde peygamberi var diyor.
3 – Sahihi Buhari’yi tercüme ettiriyor.
Sahihi Buharı İslam dünyasında kütübü sitte diye bilinen altı meşhur hadis kitabının birincisidir.
Bunun için devrinin âlimlerinden Baban zade Ahmet Naim hoca efendiye bu kitabı tercüme etmesi için rica ediyor.
Hoca efendinin başladığı tercümeye ömrü yetmeyince,
Kamil Miras hoca efendi tarafından tercüme tamamlanıyor.
Hadisi sünneti bilmeyen insanlar peygamberi nasıl tanıyabilir, anlayabilir.
Atatürk halkımız peygamberini tanısın diye Sahihi buhar’iyi tercüme ettiriyor.
Bizim Atatürkçüler kutlu doğum haftası düzenlenmesinden rahatsız oluyorlar.
Heyhat! Heyhat ki ne heyhat!
Atatürk yaşasaydı ya bunlar olmazdı,
Yâda bunlar Atatürk’ü yaşatmazlardı.
Sahi bunlar Atatürkçü mü?
Atatürk’ün dini alanda yaptıkları bunlarla bitiyor mu?
Devam edecek