Hüsn-i Hat Sanatı

117

Hüsn-i Hat

“Yazı; Cismâni âletlerle meydana çıkan ruhâni bir hendesedir”
İlhamını Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Peygamber’in tavsiyelerinden alan hat sanatkârları “Allah güzeldir güzelliği sever”  hadisini düstur edinmiş, bir ibadet heyecanıyla üzerine titredikleri güzel yazıyı, gittikçe geliştirerek başka kültürlerde benzeri olmayan ve giderek evrenselleşen bir sanat dalı haline getirmişlerdir.

Hat eserleri, estetiği  ile gözlere hitap ettiği kadar, ele aldığı konular ve işlediği   metinlerle  de  zihinlere ve gönüllere  etkileyici  mesajlar ulaştırmaktadır.  Asırlar  boyu  bu anlayışla hat  sanatkarları başta Mushaflar, ayetler olmak üzere, en fazla Hz. Muhammed (s.a.s.)’in örnek şahsiyeti ve hadisleri etrafında sayısız güzel eserler meydana getirmişler bu suretle Müslüman halkın dini, ahlaki, sosyal ve içtimai eğitimine de katkıda bulunmuşlardır.

Camiler, kütüphaneler, çeşmeler, türbeler ve birçok yerde görülür Hat eserleri. Doğrudan ya da dolaylı mesajlar verir insanlara.

Örneğin; Camilerin kubbesinde “Gökleri ve yeri altı günde yaratıp daha sonra da Arş’ına kurulan O’dur”, “Allah göklerin ve yerlerin nurudur” gibi ayetler, çeşmelerde “Canlı olan her şeyi sudan yarattık”, türbelerde  “Her can ölümü tadacaktır” ayetleri dikkati çekiyor.

Hat sanatı; yerli, yabancı birçok ressamın ilgisini çekmiştir. Ünlü ressam Picasso, bir gün usta bir hattatın eseri karşısında: “İşte gerçek resim bu!” demiştir.Yine büyük ressam Van Gogh’a sorulan. “Siz resimde istediğinizi yapabildiniz mi? Gönlünüzden geçeni resimde dile getirebildiniz mi?” şeklindeki bir soruya, O: “Anlatamadım.” cevabını vermiş. “Peki bu hangi sanatla olur?” denmesi karşısında ise: “Kaligrafi ile (Hat sanatı) olur,” demiştir.

Yazmak insanlara mahsus bir eylemdir. İnsanlık tarihinin en önemli gelişmelerinden biri yazının bulunmasıdır. Sürekli gelişen ve değişen insanoğlunun elinde yazı da gelişmiş, çok çeşitli hallerle zenginleşmiştir. Bizim kültürümüzde sanat “mutlak sanatkar” a ulaşmanın arayışıdır.

Sanat; düşünür Roger Garaudy’nin ifadesiyle “Görünen ve bilinen güzellikleri kopya etmek değil,  gözle görülemeyen “mutlak güzel’i arayış çabasıdır.”