Değerlerimiz ve değer kırılmaları üzerine (4)

105

Vefa sevgiyi sürdürme ve sevgi bağlığıdır”

Bu yazıyı yazmaya başladığımda en önemli değerimiz olan “vefa” ile ilgili  yakınen iki olaya rastladım. Birincisi Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın Nevzat Yalçıntaş hocamıza 03/04/2010 tarihinde İzmit’te düzenlediği vefa gecesi ve o gecede yaşanan atmosfer. İkincisi 07/05/2010 tarihinde İstanbul İSAM(İslam Araştırmaları Merkezi) Kütüphanesinde düzenlenen çok sevdiğim, değer verdiğim, dostumuz Yavuz Argıt ağabeyimizin hakka yürüdüğünün 1. yılında düzenlenen anma toplantısı. Sonra tekrar aklıma geldi. Yine Kocaeli Aydınlar Ocağının Türkiye’mizin ender yetiştirdiği mütefekkirlerimizden ve yaşayan değerlerimizden Mustafa Yazgan bey için 3/11/1998 tarihinde İzmit’te yapılan ve akıllarda kalacak şekilde düzenlenmiş bir vefa toplantısı idi. Ayrıca Kocaeli Aydınlar Ocağı 2000 ve 2003 yılları arasında İzmit, İstanbul ve Ankara’da Ahde vefa toplantıları yapmış ve plaket takdim etmişti. Dolayısı ile bu değerimizin yaşaması ve yaşatılması konusundaki hassasiyeti olan kişi ve kurumları önemsiyorum.

Çok fazla duyarsınız “Vefa artık İstanbul’da bir semt adı“, ” vefalı insan kalmadı“,”artık ahde vefalı kişiler yok“. İşte İnsanı insan yapan bizi biz yapan değerlerimizin yok olduğunu hepimiz görüyoruz. Bu tip değerlerimize uygun davranış gösteren gurup ve kişilere karşı da takdir edici, övücü sözler söylemeyi ihmal etmeyiz. Ancak şuna hiç bakmayız. Biz acaba “vefalımıyız?“, “ahde vefa gösterebiliyor muyuz?“. Biz bu tip hizmetleri üreten kişi ve kuruluşlar için ne yapıyoruz?. Bu tip organizasyon yapanlara katkımız var mı? Yeni yetişen yavrularımıza “iyi insan” olma değerlerimizden bahsediyormuyuz? Öğretmenlerimizin, ailelerimizin bu anlamda bir gayretleri var mı? Yeni yetişen gençlik vefa duyacak kişi ve kuruluşları mı? Bulamıyor! sorgulamak gerekiyor.

Vefalı olmak; vefa göstereceğimiz kişiye karşı duygu ve davranışlarımızı hissettirmek, göstermektir diye düşünüyorum. İnsan değer verdiği şeylere karşı hayranlık duyar, saygı duyar, onu kaybetmek istemez ve sahip çıkma duygusu ön plana çıkar. Vefa farklı farklı tarif edilmiştir. En çok bilinen tarifi “Sevgiyi sürdürme ve sevgi bağlığıdır.”

Vefa hakikaten çok önemli bir kavram. İnsanı insan yapan duyguların başında gelir. Sevgi süreklilik arz eder. Vefa ise sürekli sevgi demektir. Sürekli sevgiyi göstermekte kolay olmasa gerek. Bazı vefalı insanlara bakın bazıları sadece kendinle ilgili kişi, konu ve kurumlara vefa duyabilir. Bazıları da daha geniş kapsamda yapılan bir iyiliği, bir hizmeti, güzel bir davranış biçimini unutmaz ve onu yad eder. Kısaca yapılan güzel bir davranışı, iyiliği, yakınlığı, dostluğu, hizmeti, yardımı, güzellikleri unutmamayı “vefa” diye tanımlayabiliriz.

Biraz somutlaştıracak olursak insan kendisini yetiştiren ve bu güne gelmesinde katkısı olan eksiğiyle gediğiyle kişi ve kurumlara vefa duymalıdır. Ayrıca Öncelikli olarak ülkesi için farklılıkları ortaya çıkaran herkese de vefa duymalıdır. Ülkesine, vatanına, milletine, çalıştığı kuruma, annesine, babasına, yakınlarına, dostlarına, büyüklerine, kahramanlarına, komşularına, ilim adamlarına, idarecilerine v.b…

Vefanın bir ölçüsü var mıdır? Bilemiyorum.

Ancak bu duygunun yaşatılmasında öncü olmuş kişi ve kurumları tebrik etmek gerekir. Bu manada da sadece vefatından sonra vefa toplantıları yapılır görüşünün, anlayışın dışına çıkartan KAO (Kocaeli Aydınlar Ocağı) yönetimini kutluyorum. Ayrıca bir İzmit beyefendisi, dünya tatlısı aziz dostumuz, bir kitap sevdalısı Yavuz ağabeyimiz için düzenlenen vefa toplantısı takdire şayandı. Buna ilaveten çok az kişiye çıkarılan bir armağan kitabı “Yavuz Argıt Armağanı” hazırlayıp, toplantı sonunda toplantıya katılanlar hediye ettiklerinden dolayı, İSAM idarecilerine, Onu seven kitapseverlere, kütüphane yönetimine, çalışanlara “Yavuz amcalarına” layık gerçekten güzel bir geleneğimiz ve değerimiz olan bir vefa toplantısı yaptıkları için teşekkür ediyorum.