Kutlu Doğum – 2

70

Demek ki inanç renkten de, dilden de, ırktan da önce gelirmiş.

Her değişim başlangıç itibarıyla sancılı olur.

Mevcut düzeni kuran yâ da o düzenin kaymağını yiyenler elbette ki kendileri için içerisinde kaymak olmayan yeniliklere kapalı olacaktır.

Statüko yalnız bu gün değil tarihin her döneminde olmuştur.

Gelelim biz mevzuumuza

Kutlu doğumdan ne anlıyoruz

Peygamberi günümüze nasıl taşımalıyız.

O’nu günümüze taşımadan yapılan her iş yavan kuru ve anlamsız kalır

Zaten biz peygamber gibi olamayız

O’nu analım ama bildiğimizden de (hatalarımızdan da) vazgeçmeyelim

Sakal, sarık, cübbe zaten bunlar tarihte kalan şeyler.

Günümüzde de bazı cemaatler bunları yapıyor.

Bizde bir iki program düzenledik mi bu iş tamam.

Günümüz Müslümanlarının kahır ekseriyetinin peygamber ve kutlu doğum anlayışı budur.

Peygamberimizi doğru anlamak ve anmak nasıl olur.

Şöyle ki:

Her şeyden önce Peygamber bir eştir

O’nun hanımlarına karşı davranış tarzı bizler için ideal bir örnek olabilir.

Peygamber bir baba ve dededir.

O’nun çocuklarına ve torunlarına karşı davranış tarzı bizler için örnek alınamaz mı?

Peygamberimiz camide imam idi görevini hiç aksatmazdı

İmamlarımız ve diğer din görevlilerimiz için bu durum örnek alınamaz mı?

Peygamberimiz toplum içerisinde yaşayan biri idi. Beşeri münasebetleri ( insani ilişkileri)  komşuluk anlayışı vardı.

O’nun bu özelliği bu gün uygulanamaz mı?

Sahi sizin komşularınızla çocuklarınızla çevrenizdeki insanlarla aranız nasıl?

Peygamberi sadece sakal, sarık cübbeden ibaret saymak çok eksik ve de yanlış sakat bir anlayıştır.

Peygamber hayatın her alanındadır.

Cami dedir, Bedir’de, Uhut’ta, Hendek’tedir.

Heyetleri kabul eder ihtilaflı mevzuları çözer.

Kamu menfaati için suçluları cezalandırır.

Bunu yaparken de kızım Fatma da aynı suçu işlese aynı cezayı veririm anlayışıyla hareket eder.

Sizde mazlumun yanında zalimin karşısında olup da aynı anlayışla hareket ederseniz Peygamberi anlamış yaşamış ve günümüze taşımış olursunuz.

Yoksa benim partimden, benim cemaatimden, benim memleketimden, eş-dost akrabayı talukat gibisinden adam kayırırsanız işiniz yoksa kutlu doğum kutlayınız.

Bu anlayışla biz peygamberimizi anlayamayız, anlasak ta yaşayamayız, yaşamayınca da günümüze taşıyamayız.

Geriye ne kalır lafı güzaf

Peygamberimiz henüz peygamber olmadan önce ticaretle uğraşıyordu, bir ticari ahlakı ve ticari anlayışı vardı.

O’nun ticari ahlakından esnafımızda, orta yâda büyük ölçekli işverenlerimizde ne kadar vardır yâda var mıdır?

Peki, bu imkânsız mı?

Peygamberimiz henüz Peygamber olmadan önce O’na ‘Muhammed’ül Emin’ diyorlardı.

Günümüz Müslümanları ne kadar güvenilirdir?

İmam cemaate, cemaat imama.

Aynı safta omuz omuza duran Müslümanlar birbirlerine; baba evlada kardeşler, eşler birbirlerine, ne kadar güvenebilir.

Parası olduğu halde borç vermeyen Müslüman, merhametinden dolayı borç verdiği için aylarca yıllarca parasının peşinden koşarak mağdur olan Müslüman, iyilik yapanı bin pişman eden cami cemaati, peygamberin hangi yönünü ne zaman örnek alacak?

Peki, dürüst ve güvenilir olmak imkânsız mı?

Peygamberimizin bu insani yönlerini biz Müslümanlar bugün örnek alamaz mıyız?

Eğer bunları yapamazsak yâ da yapmazsak kutlu doğum etkinlikleri düzenlemek düzenleyene de konuşana da dinleyene de bir fayda sağlamaz.

Bu kadar yeter daha fazla uzatarak sizi yormak istemiyorum.

Gerçek manada Peygamberi anlamak, yaşamak ve O’na layık ümmet olmak temennisiyle…