CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın (14 Nisan 2010 günü) Kutlu Doğum Haftası Törenine katılması ve yaptığı konuşma çok önemliydi. Anayasa değişikliği tartışmaları, İşsizlik oranının tekrar yükselişe geçmesi, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve nihayet Türkiye 1. Liginde kızışan şampiyonluk yarışı gibi gelişmelerin gölgesinde kalmaması gereken önemde ve güzellikte bir olaydı.
CHP Genel Merkezi bu konuşmanın yarattığı olumlu havanın hemen farkına vardı ve konuşmayı 10 bin CD ve 50 bin broşür bastırarak geniş kitlelere duyurmaya çalışıyor.
- Baykal’ın konuşması gerçekten tarihi bir dönüm noktası olabilir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca “laiklik” kavramı üzerinde yaşanan kavgalar ve mücadeleler bu konuşma ekseninde sağlanabilecek bir mutabakatla sona erebilir.
Baykal konuşmasında doğrudan hiç siyaset yapmadan, sadece İslam’ın zaman üstü evrensel kurallarını ortaya koyarak, geçmişte ve günümüzde yaşadığımız siyasi çekişmelerin çaresini gösterebildi. TBMM’nin açılışını dualarla, Kur’an-ı Kerim okutarak açan Cumhuriyeti kuran kadroyu dinsizlikle suçlayanların da; Batılılaşmayı kendi öz değerlerinden ve inançlarından vazgeçerek yapmaya çalışanlara karşı direnenleri gerici, yobaz suçlamalarıyla ötekileştirenlerin hatalarını da anlatabildi. Hem de bu olaylardan hiç bahsetmeden. “Türkleşmek- İslamlaşmak- Muasırlaşmak” formülüyle bu kavramların çatışma değil, bir mutabakat zemini olabileceğini gösterenlerin orta yolunu bulmuş bir bilge kişilik sergiledi.
“Laik olmayı dinsiz olmakla eşdeğer gören” hem sol ve hem de sağ cenahtaki kişilere akıl – vahiy ilişkisini mükemmel bir sadelikte ortaya koydu. Bu konuda ortaya koyduğu şu tespitlere katılmamak mümkün mü? “Vahiy, Akıl ile çelişki içinde değildir. Hazreti Muhammed şöyle der; “aklı olmayanın dini de yoktur.” Kur’an ısrarla insanların aklını kullanması, düşünmesi, ibret alması gerektiğini söyler. Yaklaşık 300 yerde Kur’an-ı Kerim’de ‘düşünmez misin, ibret almaz mısın’ şeklinde uyarılar vardır.”
Dini hayatın dışına taşımak isteyenlerin nafile çabalarına, Baykal şu ifadelerle karşı çıktı: “Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in hayatı Kur’an-ı Kerim’in bizzat bir tefsiridir. Böylece Hazreti Peygamber Kuran-ı Kerim’in yaşanılabilir olduğunu ortaya koymuştur. Ulaşılmaz, hiçbir kimsenin tümünü gerçekleştiremeyeceği afakî, soyut talimatlardan ibaret bir anlayışı sergilemediği, hayata geçirilebilir, uygulanabilir, yaşama dönüştürülebilir bir anlayışla Kuran-ı Kerim’in bezenmiş olduğunu hepimize göstermiştir.”
Ancak Baykal, Kuran’ın ve Hazreti Peygamberin bir siyasi rejim, bir devlet modeli teklif etmediğini, bütün rejimlerin uyması gereken adalet, istişare, şura, işlerin ehline verilmesi gibi kavramlarla ifade edilen evrensel ve zamanlar üstü mesaj verdiğini de yine İslam’ın kaynaklarına dayanarak ifade etti.
Baykal’ın dikkati çektiği ve İslam’ı iyi bilen dinleyici kitlesinden bol alkış alan diğer husus da şöyle idi: İslam’ın tavsiyelerine uyarak kişisel gelişimini sağlamış, “iyi niyet, yani ihlâs, sonra tövbe ve daha sonra da dua; en son olarak da amel-i salih, iyi davranmak, iyi yaşamak” suretiyle her bireyin Allah’ın rızasını kazanması mümkündür. “Kimsenin sana aracılık yapmasına gerek yoktur. Cennete ancak hak eden girer. Cennette hiçbir cemaate toplu rezervasyon yapma imkânı yoktur.”
Baykal’ın İslami ve tasavvufi kavramlara hâkimiyeti dikkat çekiciydi. Sözlerindeki samimiyet adeta bütün cümlelerine sinmişti. Sadece şu sözlerindeki içtenlik bile O’nun inancını sorgulayanlara bir cevap olabilecek mahiyette olsa gerektir: “1400 yıl önce Hazreti Muhammed’in İslamiyet’in müjdesini vermeye başladığı günlerde, büyük bir içtenlikle Hazreti Muhammed’in yoluna girdiğini ifade eden, O’na iman ederek, çok büyük bir yolculuğa, cesaretle çıkan o ilk Müslümanların ruh halini, samimiyetini, içtenliğini, inancını ve imanını Allah’ın hiçbirinizden eksik etmemesini diliyorum.”
- CHP Genel Başkanı Baykal Kutlu Doğum Haftası Kutlamalarına katılan ilk CHP Genel Başkanı oldu. “Kutlu Doğum Haftasının 23 Nisan’a alternatif oluşturma gayretinden doğduğunu” iddia eden 27 Nisan e-muhtırasının müellifi eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve AKP’nin kapatılması davasının iddianamesini yazan Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın fikrinde olmadığını gösterdi. Bu iki zatın şahsında TSK ve Yüksek Yargı’ya karşı mütedeyyin insanların zihninde oluşan olumsuz izlenimin, CHP hakkında da yerleşmemesini sağlamış ve bu kurumları yönetenlerin hatalarını gözler önüne sermiş oldu.
- CHP geleneğinde “dini siyasete alet etmeme endişesi” baskın bir özelliktir. İsmet İnönü’nün siyasi konuşmalarında Allah ismini telaffuz etmemek için gösterdiği aşırı özen hatırlardadır. CHP içinde namaz, oruç gibi ibadetleri yapanların oranı anketlere göre sağ partilerden düşüktür. Ancak bu ibadetleri yapan CHP’lilerin de “siyasete alet etme” endişesi içinde ibadetlerini çoğu zaman gizledikleri bilinir. Bu durum CHP içinde dini inançların cesaretle vurgulanmasını önleyen bir faktör olmuştur. Baykal, bu çok iyi hazırlanmış konuşmasındaki samimi üslupla, dini siyasete alet etmeden de inancın ortaya konulabileceğini göstermiştir. Bu tarzın diğer CHP’lilerce de benimsenmesi halinde mütedeyyin vatandaşlarımızla CHP arasındaki duvarlar yıkılacak, çözülemez zannettiğimiz başörtüsü ve katsayı gibi meselelerin çözümü söz konusu olabilecektir.
- Konuşmanın derinliği ve samimiyeti sağ parti liderlerinden bile beklenmeyecek boyutta oldu. Aynı konuşmayı AKP lideri Erdoğan veya MHP lideri Bahçeli yapsaydı tesiri bu ölçüde olamazdı. (Hac ibadeti ve İslam Peygamberi hakkında yakışıksız sözleriyle hatırlanan) Önder Sav ve benzeri kişilerin olduğu bir partinin liderinin böylesine söz ve tavırları çok daha önemlidir.
- Deniz Baykal’ın Türkiye’nin birlik, beraberliği ve özellikle dış ilişkilerde milli menfaatlerimizi koruma konusundaki hassasiyetini ve izlediği politikalarını genel olarak beğenirim. K.Irak’a tezkere, Kıbrıs, AB ve ABD ilişkileri, Ermeni konusu, terör vd konularda yaptığı politikaların Türkiye’ye çok şey kazandırdığının mütedeyyin vatandaşlarımızın çoğu da farkındadır. Ancak din ve dini simgelere karşı CHP’nin verdiği izlenim bu kitlelerin CHP’ye oy vermesine mani olmaktadır. Baykal’ın bu konuşmasında ortaya koyduğu samimiyet ve tavır, partisine yansırsa CHP bir türlü %25 i aşamayan oy oranın çok üstüne çıkabilir ve müzmin muhalefet olma kaderini değiştirebilir. Ancak bu süreç epey bir zaman alacaktır; samimi olmaları, buna halkı inandırmaları ve bu yüzden de sabırlı olmaları gerekir.