Kanatlanma Zamanı

115

Pek bunalmıştık son günlerde. Yazın cehennemi sıcağını taşıyan rutubetli havalar, yoğunlaşan işler, idrak yoksunu, anlama ve diyalog özürlü insanlar bunaltmıştı bizi. İnsan olmayı özlemiştik. Bir kaçış noktası arıyorduk, seyahati özlüyorduk. Kendimizden kopmuştuk; ruhumuzun değil, hazlarımızın hizmetkarı olmuştuk. İç çalkantılar, dış tazyikler arasında insan dışı bir yaratık, hilkat garibesi olmuştuk. Derken bir esinti geldi zamanlar üstünden. Üç ayların habercisiydi bu rüzgar. Adı: Regaip.

Sabahın ilk dakikalarında aldım, ilk Regaip mesajını. Dostum Cemil Bey’di gönderen. Arkasından yüzlerce mesaj geldi. İadesiz olmazdı mesajlar. Şu ifadeleri kullandım mesajımda: “Allah’ım, kutlu aylar dolayısıyla hepimize güzellikler yaşamayı ve yaşatmayı nasip et. Amin!” Mesajım nedeniyle dostlarım, telefon ettiler, mesaj gönderdiler. Güzellikler paylaşıldı, dualar edildi karşılıklı. Ruhlar iklim değiştirdi, bedenler dinginleşti bir süreliğine.

Rağbet demekti, Regaip; çok istenen, rağbet edilen. Üç ayların ilk cuma gecesi kabul edilen bu gecede Hz. Amine’nin, alemlerin efendisi Hz. Muhammet’e hamile kaldığına inanılır. Müslümanlar, bu gecede Allah’ın rahmetini, lütfunu, yardımını umarlar. Katılaşan kalpler, dünyevileşen arzular törpülenir bu aylarda. “Ben kimim, hangi yoldayım, niçin varım, ne olmalıyım?” soruları sorulur. Aynadakilerle yüzleşilir. Yol haritamızdaki konumumuzu tespit ederiz, sapmalar varsa kendimize bir ayar çekeriz üç aylarda. Varlığımızı borçlu olduğumuz Yaratan’ın soracağı sorular doğrultusunda yaşantımızın olup olmadığına bakarız. Onun elçisinin hayatına öykünürüz, öğütlerini yaşam standardımız haline getiririz.

Bu güzel gün, onu takip edecek günler ve aylar dolayısıyla amel defterimizi açsak, bunda samimi olsak, cesur olsak; ne kaybederiz? Şimdiye kadar yaşadıklarımız zaten birer kayıp değil mi? Defterimizle yüzleşsek, belki kalan zamanımızı kazanca dönüştürürüz. Artılarımızı eksilerimizi sütunlar halinde alt alta koysak, onları kutsal öğretiler doğrultusunda mihenge vursak; gitmeden önce gideceğimiz yeri görebilir miyiz? Gideceği yeri kimse bilmiyor, bu doğru; ancak elimizde adresimiz varsa gideceğimiz yeri niçin bilmeyelim? Bu günlerde kendimizi adres testine soksak, biz adresi doğru okuyabiliyor muyuz, yaşadığımız hayat bizi doğru adrese götürüyor mu? Bu teste şiddetle ihtiyacımız var.

Yanaşacağı limanı bilen kaptana hiçbir fırtına engel değildir. Düşman sanılan her fırtına dostudur bilinçli kaptanın. Yaşadığımız bütün olumsuzluklara, direncimizi artıran fırtına gözüyle bakmalıyız. Bunun için, önce bilincini inancından alan kaptan olmak gerekiyor. Bu deryada zamanlar ötesi meltemler eser o zaman. Gönüller sevinç dolar, ruhlar şad olur. Kötülük yüklü buz dağları, gönül sıcaklığından gelen meltemle erir kısa zamanda. Bu güzellik ertelenemez. Hemen başlamalıyız ılgıt ılgıt esmeye. Önce kendimizi, sonra ailemizi, daha sonra çevremizi kuşatmalı rayiha yüklü rüzgarlar. Mahallemiz, kentimiz, ülkemiz, bütün alem muhtaç bu iklime.

Bizi bize iade edecek iklimin rüzgarına kanat vuruşuyla destek veren kuş olmaya ne dersiniz? Şimdi kanatlanırsan edebi uçarsın!