Genel olarak 29 Martta yapılan yerel seçim sonuçlarının herkesi rahatlatan bir tarafı var. Şöyle ki, iktidar partisi AKP yaşanan ağır ekonomik kriz şartlarına göre %8 lik oy kaybını (2007 seçimlerine göre) çok ağır bir kayıp olarak görmeyecektir. Hatta AKP oylarının kendisinden sonra ikinci ve üçüncü sırada olan CHP ve MHP oylarının toplamı kadar olmasını, ayrıca rakiplerinin AKP’nin aldığı oy oranını hala hayal bile edemediklerini düşünerek teselli bulacaktır.
Gerçekten AKP hâlâ açık ara öndedir ve Türkiye genelinde belediyelerin yarısının yönetimini elinde bulundurmaktadır. Bütün illerde vardır ve ciddi oy oranları elde etmiştir. Ancak girdiği bütün seçimlerde oy artırma büyüsü bozulmuş, iktidarın yıpranma süreci hızlanmıştır. Daha iki yıl geçmeden yüzde sekizlik oy kaybı küçümsenemez.
Muhalefet partileri, seçmen kitlelerinin teveccühünü kazanabilecek, uygun adayları buldukları bölgelerde başarılı oldular. Parti içi birliği sağlamış, uygun aday üzerinde kenetlenmiş oldukları illerde, ya seçimi kazandılar veya oy oranlarını çok artırmayı başardılar.
AKP’nin her halükarda kazanacağı varsayılan il ve ilçelerde yaşadığı kayıplar, sonraki seçimler için psikolojik duvarların yıkılması anlamına gelebilir.
AKP’nin özellikle CHP ve DTP’nin kalesi sayılan belediyeleri alma hedefi tutmadı. Rakip kaleleri ele geçiremediği gibi, çok önemli kalelerini kaybetti. Bu durum muhalefetin moralini yükseltti.
Seçim sonuçları iktidar değişikliğini gerektirmeyecek. AKP’nin oy oranının yüzde 30’un altına düşmemesi ve iktidar değişikliği ihtiyacından bahsedilmemesi, muhalefeti de AKP kadar sevindirmiş olmalı. Çünkü yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin esaslı etkisi henüz seçim sonuçlarına yansımış değil. Genel seçimlere kadar yaşanacak iki yıl içinde krizin derinleşmesiyle iktidarın yıpranmaya devam etmesi beklenen bir gelişme.
Bu iki yıl muhalefetin iktidara hazırlanması için de ideal bir süredir.
AKP mademki yedi yıldır iktidardadır, ekonomik krizin faturasını AKP’nin ödemesi daha adil olur. Eğer (temenni ettiğimiz gibi) krizi çok iyi yönetme becerisini gösterirse de, yıpranma sürecini durdurur ve bu AKP’nin kendi başarısının sonucu olur.
CHP Türkiye sahillerinde birinci parti oldu. Ayrıca İzmir‘de açık ara birinci olurken, İstanbul ve Ankara‘da ciddi oy artışları sağladı. Ancak sol kesimin ve hatta bazı illerde AKP karşıtlarının bütün oylarını toplayan CHP’nin oy oranını artırma potansiyeli kısıtlı gözükmekte. İkinci parti olan CHP’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hiç varlık gösterememesi de çok önemli bir engeli.
CHP seçmeni eğitim seviyesi ortalaması en yüksek parti. CHP dayandığı seçmen kitlesi itibariyle sol bir parti izlenimi vermiyor. Eğitim seviyesi düşük, işçi ve köylü kitlelerin ekonomik krize rağmen AKP’yi tercih etmesi ilginç.
En istikrarlı büyüme çizgisini gösteren parti MHP oldu. MHP, hem oy oranını ve hem de aldığı belediye sayısını artırdı. Seçim sonuçlarını gösteren haritalarda dikkati çekmeyen bir husus MHP, 40 ilde %20 nin üzerinde oy aldı. Seçim haritalarında AKP’nin ağırlıkta olduğu Orta Anadolu şehirleri ile Doğu Anadolu’nun bazı illerinde, AKP’ye dair ümitlerin sarsılması halinde oyların gideceği adresin MHP olduğu görülüyor. Nitekim AKP’nin en fazla oy kaybettiği bölge Orta Anadolu olup, bu bölgede oy kayması ağırlıklı olarak MHP’ye oldu.
MHP’nin zafiyeti İstanbul, İzmir, Kocaeli gibi büyük oy kitlesi olan şehirlerde Türkiye ortalamasının çok altında oy alması. Trakya’da çok zayıf, Doğu Anadolu’nun bazı illeri ile ve Güneydoğu bölgesinde adeta hiç olmaması. Bu şehirler ile bölgelerde oy oranını yüzde 15-20 mertebesine çıkardığı zaman, MHP iktidarın şanslı adayı olur.
MHP seçmeninin eğitim ortalaması, AKP seçmen ortalamasından daha eğitimli, CHP seçmen ortalamasının biraz altında. MHP’nin seçmeni yaş ortalaması itibariyle genç ve kadın nüfustan yüksek oy alıyor. Bu özellikleri nedeniyle MHP’nin gelecekte de, Türk siyasi hayatında önemli bir oyuncu olacağı anlaşılıyor.
DTP’nin Türkiye genelinde ancak %5,7 civarında oy alabilirken, yedi ilde büyük farklarla seçimleri kazanması, kalelerini kaybetmemesi ve bölgede birinci parti olması önemlidir.
AKP’nin çok şey beklediği TRT Şeş‘in yayına başlamasının ve “Kürdistan” ismini telaffuz etmenin, Irak’ın kuzeyindeki yönetimle iyi ilişkiler kurmaya çalışmanın ve de hizmetlerin oy almaya yetmediği görüldü. Bu yaklaşım Doğu’da oy artırmadı ama muhtemelen Batı’da AKP oylarının düşmesine yol açtı.
PKK’nın siyasi kolu gibi faaliyette bulunan DTP‘nin, başarılı olduğu illerin haritadaki konumu, ileride federasyon talepleri olanları cesaretlendirecektir.
Seçim sonuçlarının ülkemizin birliği, milletimizin dirlik ve refahı için hayırlı olmasını diliyorum.
Şimdi sıra, iktidarın ve muhalefetin elbirliği ile ekonomik krizin tahribatını azaltmak, işsizlik belasına çözüm üretmek, bölücülük ve dış baskılara karşı ortak bir milli duruş için gayret göstermekte.