İlâhiyatçı Prof. Dr. DİLÂVER GÜRER’den Değerli Üç Eser

411

1-Fusûs’l-Hikem ve Mesnevî’de PEYGAMBER KISSALARI

2-Abdülkadir Geylânî’den RİSÂLELER

3-KUR’ÂN-I KERÎM VE TÜRKÇE TERCÜMESİ

-1-

Fusûsu’l-Hikem’ tamlaması; ‘yüzük kaşı (yuvası), göz bebeği, eklem yeri, ön diş’ gibi mânâlara gelen ‘fass’ın çoğulu olan ‘fusûs’ ile hikmetin çoğulu ‘hikem’ kelimelerinden meydana gelmiştir. ‘Kıssa’ ise; ‘geçmişte yaşanmış bir olayı, daha sonra gelecek insanlara, ders verilmek istenen kısmını aktarma’ olarak ifâde edilir. Söz konusu kelimenin kullanılış itibâriyle, anlatma, açıklama, birinin izini takip etme, haber ve târihî bilgi mânâları vardır. Eserin müellifi; ‘Şeyhü’l Ekber’ olarak da anılan Muhyiddin İbnü’l Arabî’dir. İspanya’nın Endülüs bölgesinde, Eyyübîler Devleti döneminde doğup 1165-1240 yıllarında yaşayan, İslâm mütefekkiri, mutasavvıf ve şâirdir. Suudî Arabistan kökenli olup 1204 yılında Selçuklular hâkimiyetinde bulunan Anadolu’ya gelip bir süre kaldı ve dönemin tanınmış âlimleriyle istişârelerde bulundu.

Muhyidin İbnü’l Arabî Fusûsu’l-Hikem’de, Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen 27 peygamber, hikmetin çeşitli yönlerinin tecessümü olarak ele alınır ve incelenir.

***

Mesnevî; kadim Türk yurdu Orta Asya’da, günümüzde Afganistan sınırları içerisinde bulunan Belh Şehri’nden, âilesi ile birlikte Anadolu’ya gelip Konya’ya yerleşen Türk mutasavvıf Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273) tarafından İslâm’ın altın çağı olarak isimlendirilen dönemde telif edilmiştir. Mesnevî, doğu klasik edebiyatında, kafiye îtibâriyle müstakil beyitlerinin, ikişer mısraı kafiyeli olan bir nazım türüdür. Çok sayıda şâirin neşretiği mesnevîler vardır. Şahıs ismi belirtilmeksizin kullanılan ‘Mesnevî’ kelimesi ile Mevlânâ’nın eseri akla gelir. 25618 beyitlik Mesnevî’de Vahdet-i Vücud / Varlıkta Birlik anlayışı, bir takım hayâlî veya hakikî olaylarla anlatmaya çalışan didaktik (öğretici) bir eserdir.

Prof. Dr. Dilâver Gürer; 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 601 sayfalık eserinde, peygamberlerin; ilimleri, mûcizeleri, husûsiyetleri, sıfatları, peygamberlere duyulan ihtiyaç, peygamberlerin tebliğ görevleri, gönderilmesindeki hikmet gibi hususlar hakkında bilgi veriliyor.

Fusûsu’l-Hikem’de ve Mesnevî’de; Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsa, Hz. Îsa, Hz. Muhammed, Hz. Hud, Hz. Sâlih, Hz. Yusuf, Hz. Dâvud, Hz. Süleyman, Hz. Lokman (bâzı kaynaklarda peygamber olmadığı, mübârek ve ulu bir şahıs olduğu belirtilmektedir) Hz. Üzeyir hakkında alâka çekici müfit ve muhtasar bilgiler yer alıyor. ( Hz. Üzeyir’in İslâm’a göre peygamber olup olmadığı ihtilaflıdır. Üzeyr (a.s)’in adı hakkında da âlimlerin farklı yorumları vardır.)

Çok rahat okunan eserin ana mesâjı insanları inançlı olmaya, iyiye, doğruya ve güzele yönlendirmek; kötülüklerden çirkinlik ve yasaklardan alıkoymak olmakla birlikte, târihî bilgiler ve geçmiş dönemlere ait medeniyet ve beşerî ilişkiler hakkında bilgiler de vermektedir.

Eserin arka kapak yazısı:

Peygamberler, ilâhî hükümleri ve bilgileri insanlara birinci kaynaktan, en doğru biçimde aktaran, Yüce Yaratıcı’nın insandan istediği hayat ve âhirete hazırlık konusunda onlara yaşayış ve inançlarıyla örnek olan Allah elçileridir. Onların kıssaları ne sıradan bir masal ne de basit bir hikâyedir.

İslâmiyet’in derûnî boyutunu, ‘ihsân’ mertebesini oluşturan tasavvufun mensupları için peygamber kıssaları dînî hayâtı sağlam bir biçimde tanıma ve yaşama yolunda önemli vâsıtalar olarak başlangıçtan beri kullanılagelmiştir. Hattâ menâkıbnâme geleneğinin bunun bir uzantısı olarak geliştiğini söylemek, pek de yanlış bir görüş sayılmaz.

Gürer’in bu çalışmasında, sâdece tasavvuf târihinde değil, görüşleri ve eserleriyle dünya düşünce târihinde de derin izler bırakmış olan iki büyük sûfînin, İbn Arabî ve Mevlânâ’nın peygamber kıssalarını nasıl değerlendirdikleri, yorumladıkları örneklerle işlenmiştir. Şüphesiz ki bu iki güzîde mütefekkirin düşünce hayâtında ve sisteminde peygamber kıssalarının vazgeçilmez bir yeri vardır.

 Bu kitapta, mârifetullah ırmağından doldurulmuş kadehlerin sûfiyâne zevk ile yudumlanışının ve hidâyet ışığından süzülen pırıltıların temâşasının örneklerini bulacaksınız. 

 -2-

Önde gelen İslâm âlimlerinden ve evliyalarından, Kadiriyye Tarîkatının kurucusu ve mürşidi olan  Abdülkâdir Geylânî (İran 1078 – Bağdat 1166) İslâm kültürüne mühim eserler armağan etmiştir. Ayrıca farklı yerlerde kayda geçmiş kısa veya kapsamlı görüşleri risâleler hâlinde yayınlanmıştır. Prof. Dr. Dilâver Gürer bu risâlelerden seçtiği metinleri tercüme ederek 14 X 21 santim ölçülerinde 308 sayfalık kitap hâlinde okuyucunun istifâdesine sunmakla isâbetli bir iş yapmış, üstün bir hizmet gerçekleştirmiştir.

Her ne kadar günümüz ilâhiyat profesörleri arasında mutasavvıflar için uygun olmayan yakıştırmalara tevessül edenlere rastlanıyorsa da, günümüzde ve çevrede İslâmiyet’e tasavvuf yoluyla alâka duymuş, ısınmış ve neticesinde tam ve mükemmel bir Müslüman hüviyetine kavuşmuş pek çok insan vardır. Hattâ Müslüman Türkler için milât kabul edilen 751 yılının Temmuz ayında Abbâsîler ve ortağı olan Karluklar ile Çinliler arasındaki Talas Meydan Savaşı’ndan önce Orta Asya Türkleri arasında oba oba, ev ev dolaşarak Türkleri İslâmiyet’le tanıştıran, ısındıran ve Müslüman olmasına vesile olan İbrâhim Edhem ve onunla aynı düşüncede olan sûfilerdir. Bilinmektedir ki sûfi ve mutasavvıf kelimeleri arasında sıkı bir bağ vardır.

Sûfilerin iki türlü tebliğ metodu vardı: 1-Dolaylı tebliğ, 2 Doğrudan tebliğ. Dolaylı tebliğde İslâmî hayat tarzı ile insanların dikkati çekilir, İslâmiyet’e ısındırılır. Bu yöntemi savunanlara göre Allah, hiç kimseye, bir gayrimüslime, İslâmiyet’i zorla kabul ettirme yetkisini vermemiştir. Peygamberlere bile… Müslüman, örnek teşkil edecek İslâmî bir hayat yaşarsa, bu; tebliğ yerine geçer. Örnek olan Müslüman, tebliğ vazifesini yapıp yapamadığı hususunda endişeye kapılmamalıdır. (Bu düşünce İslâm âlimlerine aittir. Âlimler, davranış sözden güçlüdür derler) Öğüt veren değil, örnek olan şahıs vazifesini bihakkın yapmıştır. Müslüman’ın vazifesi. Gayret etmektir. Neticeden sorumlu değildir. Netice dâima Allah’ın takdir ve yetkisindedir.

Prof. Gürer eserinin takdim yazısında tasavvufun; ‘İslâm’ın derûnî boyutu’ veya ‘Îslâm’ın özü’ olarak târif edilebileceğini belirtiyor.

Eser mündericatı, geniş bir yelpâze gibidir. Geylânî’nin hayat hikâyesi, eserleri ve eserlerinden Mektubat’ta yer alan 15 adet mektup, Gavsiye Risâlesi ve tercümesi ile ihtiva ettiği konular, peygamberler, tefsirler, İslâmî tâbirlerden: zikir, makâfeşe ve müşâhede, havâtır, ma’rifet, hırka, vasiyet, vuslat ve bir Müslüman’ın bilmesi gereken bilgilerden pek çoğu…

‘Sûfî ve Mutasavvıf’ başlıklı bölümden tadımlık birkaç satır:

Mutasavvıf, mübtedîdir (işin başlangıcında); sûfî ise müntehîdir (işin sonuna ulaşmış).

Mutasavvıf, vuslat yolunda yürüyendir; sûfî ise yolu katetmiş ve vuslata ermiştir.

Mutasavvıf, hamaldır/taşıyandır; sûfî ise taşınandır.

Mutasavvıf ağır ve hafif her şeyi taşır; taşır ki, nefsi erisin, hevâsı gitsin, dilekleri ve kuruntuları yok olsun. Böyle olunca sâf olur, ‘sûfî’ diye isimlenir ve ‘taşınan’ olur. Kaderin yükü olur; irâdenin küresi, tertemiz din merkezi, ilim ve hikmet kaynağı, hüküm ve nûr evi olur! Evliyâ ve abdâlın sığınağı, melcei, mercii olur; onların istirahat mahalli, nefeslendikleri yer ve neşelendikleri mekânları olur…

Sûfi, gerdanlığın gözüdür. Tâcın incisidir. Rabbin nazargâhıdır. Mutasavvıf ise, nefsiyle, hevâsıyla, dilekleriyle, şeytanıyla, dünyâsıyla ve âhiretiyle mücâdele hâlinde olan ve onlara katlanandır. Bu altı yön düyâsında dünyâlık işleri, dünyâya muvâfakati, dünyâyı kabûlü terk etmek ve bâtınını dünyâya meyletmekten ve onunla meşgul olmaktan tasfiye etmek / temizlemek sûretiyle rabbine kulluk etmek için çabalayan kimsedir.  (s: 223)

Fusûs’l-Hikem ve Mesnevî’de peygamber kıssaları ile Abdülkadir Geylânî’den Risâleler isimli eserler aynı yayınevinin etiketi ile hazırlanmıştır:

İNSAN YAYINLARI

 İstiklal Caddesi Nu: 96 Beyoğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-24955 55 Belgegeçer: 0.212- 249 55 56

 www.insanyayinlari.com.tr  / e-posta: insan@insanyayinlari.com.tr

 -3-

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Temel İslâm İlimleri; aynı zamanda Tasavvuf Ana İlim Dalı Bölümlerinin Başkanı Prof. Dr. Dilâver Gürer ile Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmeni Hayrettin Hayrullah Sofuoğlu tarafından müştereken hazırlanan eser; 17 X 24 santim ölçülerinde şömizli sert kapak içerisinde lüks Iwory kâğıda basılı 616 sayfadır.

Kur’ân Arapça’dır. Bu husus: ‘Biz Muhakkak bu kitabı okuyup anlamanız için Arapça olarak indirdik.’ (Yusuf. 12/2) ve ‘Bu Arapça bir Kur’ân olmak üzere âyetleri açıklanmış bir kitaptır.’ (Fussılet (41/3)  İfadelerini ihtiva eden âyetleri yorumlayanlar ‘Arapça değil ise, Kur’ân da değildir’ hükmüne varıyor. Peygamber Efendimizin (sav) Kur’ân açıklamaları mâhiyetindeki hadisleri bile Kur’ân değildir. Durum böyle olunca, ana dili Arapça olmayan bir kişinin, âlim bile olsa, yaptığı tercüme, aslının aynı olarak kabul edilemez. İslâm âlimi Mansur el Mâtürîdî dahî, hazırladığı kitaba ‘Kur’ân tefsiri veya meâli’ dememiş, ‘Te’vilâtü’l Kur’ân’ ismini tercih etmiştir. Din âlimi, tercüman, hattat, müfessir, müçtehit ve mütefekkir Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (1878-1942) Hocaefendi’nin bu konuda çok sert bir yazısı vardır.

Bu hususun üzerinde hassasiyetle durulmasının sebebi açıktır: ‘Bir takım oryantalist kafalı insanlar, mâdem ki Kur’an Türkçeye çevrilmiştir, namazlarda âyetler Türkçe okunabilir’ diyerek meseleyi gündeme getirirler, tartışmalar sebebiyle pek çok mukaddeslerimiz zarar görür. Hatırlanacağı üzere 10 sene kadar önce bir ilâhiyat profesörü, ‘âyetler Türkçe okunarak namaz kılınabilir’ iddiasında bulunmuş ve çok tartışılmıştı.

Bütün bunlara rağmen, (kötüye kullanılacağı hesaba katılmaksızın) bahsi geçen kitap, iyi niyetlerle hazırlanmıştır. Bazı, sûrelerin Türkçe metinleri ile heyet tarafından hazırlanan metin karşılaştırma suretiyle kontrol edilmiş, endişeyi gerektirecek farklılıklar görülmemiştir. Bütün mesele, kitabın adı ile sınırlıdır.

2017 yılında basılan kitabın. Muhtemelen tamamı satılmıştır. Yeni baskının aynı isimle yapılmaması, hiç değilse meâl isminin kullanılması ümit edilir.

***

Birkaç misal: (İlk sıradakiler D. Gürer ve H. H. Sofuoğlu kitabından, ikinci sıradakiler Diyânet İşleri Başkanlığı yayınlarından alınmıştır.

Fâtiha Sûresi:

1-Bismillâhirrahmânirrahîm. 2- Hamdolsun Âlemler’in Rabbi olan Allâh’a! 3-Rahmân’a, Rahîm’e. Din ‘günü’nün mâlikine. 5-Biz sana ibâdet eder ve senden yardım isteriz. 6-Bizi sırât-ı müstakîme eriştir; 7-Kendilerine nîmet verdiklerinin yoluna; gazaba uğramışlarınkine de sapmışlarınkine de değil!

1-Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla… 2-Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.                                    3-Rahmân ve rahîm. 4-Ödül ve cezâ gününün tek hâkimi. 5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. 6-Bizi dosdoğru yola ilet; 7-Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, dalâlete sapmışların yoluna da değil! Âmin!

Asr Sûresi:

1-And olsun asra! 2-Muhakkak ki insan hüsrandadır. 3-İman edenler, sâlih ameller işleyenler, birbirlerine Hakk’ı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler hâriç.

1-Andolsun zamana. 2-İnsan gerçekten ziyan içindedir. 3-Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).

Kevser Sûresi

1-Gerçekten de, biz sana ‘kevser’ verdik. 2-O halde Rabbin için ‘namaz kıl’ ve kurban kes. 3-Sana kin besleyene gelince: Odur soyu kesik.

1-Şüphesiz biz sana Kevseri verdik. 2-Rabbin için namaz kıl, kurban kes. 3-Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir. 

Nasr Sûresi:

1-Allah’ın yardımı ve o

1-Fetih geldiği zaman 2-Ve sen de insanların Allah’ın dînine grup grup girdiğini gördüğünde, 3-Hemen rabbine hamdederek tesbih et ve ona istiğfar et. Çünkü o Tevvâb’dır.*

*Tevvab: tövbeleri çok kabul eden.

1-Allah’ın yardımı gelip fetih gerçekleştiğinde; 2- Ve insanların akın akın Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde; 3- Rabbine hamdederek şânının yüceliğini dile getir ve O’ndan af dile; şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir.  

H YAYINLARI BASIM YAYIM DAĞITIM PAZARLAMA VE TİCÂRET LİMİTED ŞİRKETİ

Uncular Caddesi Azat Yokuşu Sokağı Nu: 10 Üsküdar, İstanbul.

Telefon:  0216-532 33 13  www.hyayinlari.com  //  hyayinlari@gmail.com    

Prof. Dr. DİLÂVER GÜRER: 1965 yılında Yozgat’ta doğdu. 1981 yılında Yozgat Lisesi’nden, 1986 yılında Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, Haziran 1987’de Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Dâire Başkanlığı’nda, uzman yardımcılığına tâyin edildi. 1992-1993 öğretim yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tasavvuf Bilim Dalı’nda doktoraya başladı. 1995’te Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde Tasavvuf Ana’ bilim Dalı’na araştırma görevlisi olarak tâyin edildi. 1997’de ‘Abdülkâdir Geylânî ve Kâdiriyye’nin Kolları’ isimli çalışması kabul edilerek doktor unvanına sâhip oldu. Fransa ve Mısır’da, ilim şubesi ile alâkalı araştırmalarda bulundu. 2002 yılında, alanında doçent, 2007 yılında profesör oldu. Yazar, hâlen Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Başkanı’dır. Arapça ve İngilizce bilmekte’dir. Yayınlanmış çok sayıda kitap ve makalesi vardır. Yayınlanmış Kitaplarından Bazıları: 1-Abdülkâdir Geylanî, Hayatı Eserleri, Görüşleri: İnsan Yayınları. 2-Peygamber Kıssaları: İnsan Yayınları. 3-Fusûs’l-Hikem ve Mesnevî’de peygamber kıssaları: İnsan Yayınları.  4-Cilâ’ül Hâtır – Yolun Esasları (Abdülkâdir’i Geylânî’den tercüme): Gelenek Yayınları. 5-Risâleler (Abdülkâdir’i Geylânî’den tercüme): İnsan Yayınları. 6-Düşünce ve Kültürde Tasavvuf. Ensar Yayınları. 7-Mesnevî-i Şerif Şerhi Seb‘a’dan Seçmeler: Rumi Yayıncılık. 7-Mevlânâ, Hayâtı ve Yolu: Rumi Yayınları. Yazarın bunların dışında, çeşitli toplantılarda sunmuş olduğu tebliğleri, dergi ve kitaplarda yayınlanmış makaleleri ve kitap bölümleri gibi çalışmaları ile çeşitli ilmî ve akademik faaliyetleri bulunmaktadır.    
Önceki İçerikToplumsal Yaşamda Etik
Sonraki İçerikArapça bir dildir, Farsça yemeğin sonunda yenen tatlı, Türkçe ise sanattır./İran Atasözü
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.