“Bir su getirmek için, bazıları küngan (su borusu) ile uzak yerden, dağlar altında kazar, su getirir. Bir kısmı da her yerde kuyu kazar, su çıkarır. Birinci kısım çok zahmetlidir. Tıkanır, kesilir. Fakat her yerde kuyular kazıp su çıkarmaya ehil olanlar; zahmetsiz, herbir yerde suyu buldukları gibi. Aynen öyle de: Ulema-i ilm-i kelâm (Kelâm âlimleri) esbabı (sebepleri), nihayet-i âlemde teselsül ve devrin muhaliyyeti (o ondan, o ondan geliyor demenin imkânsızlığı) ile kesip, sonra Vâcib-ül Vücûd’un (Allah’ın) vücudunu (varlığını) onunla ispat ediyorlar. Uzun bir yolda gidiliyor. Amma, Kur’an-ı Hakîm’in minhac-ı hakikisi (gösterdiği gerçek yol) ise, heryerde suyu buluyor, çıkarıyor. Her bir âyeti, birer Âsâ-yı Musa (Hz. Musa’nin âsâsı) gibi, nereye vursa âb-ı hayat fışkırtıyor.”
x
“Kâinattaki zeval, firak (ayrılık) ve adem (yokluk) zahiridir (görünüştedir). Hakîkatte (gerçekte) firak (ayrılık) yok, visal (kavuşma) var. Zeval (sona ermek) ve adem (yokluk) yok, teceddüd (yenilenme) var. Ve kâinatta her şey, bir nevi (bir çeşit) bekaya (bâki oluşa) mazhardır (nâil olacaktır). Ölüm, bu âlem-i fânîden (fâni âlemden) âlem-i bakiye (bâkî âleme) gitmektir. Ölüm, ehl-i hidayet (doğru yolda olanlar) ve ehl-i Kur’an (Kur’an’ı bilenler) için, öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbablarına kavuşmağa vesiledir. Hem hakîkî vatanlarına girmeye vâsıtadır. Hem zindan-ı dünyadan (dünya zindanından), bostan-ı cinana (Cennet bahçelerine) bir dâvettir. Hem, Rahman-ı Rahim’in (merhamet edici olan Allah’ın) fazlından (cömertlik ve ihsanından), kendi hizmetine mukabil (karşılık) ahz-ı ücret etmeye (ücret almaya) bir nöbettir. Hem vazife-i hayat (yaşamdaki görev) külfetinden (yükünden) bir terhis (bir çıkış)tır. Hem ubudiyyet (kulluk)ve imtihanın (deneme ve tecrübenin) talim ve talimatından bir paydostur. Azrail Aleyhisselam bugün gelse, hoş geldin, safa geldin diye gülerek karşılayacağım.”
x
İstiklâl ve Hürriyet içinde olmasaydı vatanım;
Güzellikler ortamında geçmezdi her ânım.
Olmasaydı dilimde, o güzelim Türkçe’m.
Öğretmeseydi ana dilimi, sevgili annem.
Olmasaydı, yarınların temelini atanlar ülkemde.
Kazandıklar zaferler, cirit atmasaydı dilimde.
Güzel görür, dinler ve düşünür müydüm acaba?
Temelimde olmasaydı, biricik canlarım ana – baba.
Bu azîz vatanı, yolda bulmadık bedava!
Aklımızdan çıkmamalı bu kutsal dâvâ!
Başta Gâzi Mustafa Kemal Paşa ve şürekası;
Kahraman Mehmetçiklerden örülmeseydi arkası;
Ben, sen, o; alırmıydık rahat bir nefes?
Öyle bir vatan bıraktılar ki, enfes mi enfes!
Evet siyasî, askerî bir deha olan Gazi Mustafa Kemal;
Yolunda olacak, istikbaldeki gazilere gelmesin zeval.


